YÖK’ün verilerine göre 175 bin 553 akademisyenin 96 bin 153’ü erkek, 79 bin 417’si ise kadın. Ayrıca üniversitelerin 13’ünde hiç kadın profesör yok.
Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) verileri, akademideki cinsiyet eşitsizliğini ortaya koyuyor.
YÖK’ün güncel verilerine göre 175 bin 553 akademisyenin 96 bin 153’ü erkek, 79 bin 417’si ise kadın.
BirGün’den Mustafa Kömüş’ün haberine göre araştırma görevlisi ve öğretim görevlisi kadrolarının yüzde 50’sinden fazlası kadınken bu oran profesörlerde oldukça düşüyor. 29 bin 376 profesör kadrosunda sadece 9 bin 451 kadın var.
Ayrıca 13 üniversitede tek bir kadın profesör yok. YÖK’ün verilerine göre yalnızca bir ya da iki kadının profesör kadrosunda yer aldığı üniversitelerin sayısı da oldukça fazla.
Hiç kadın profesörün yer almadığı yükseköğretim kurumu ve buralardaki erkek profesörlerin sayıları şöyle:
Ankara Bilim Üniversitesi: 7 erkek
Artvin Çoruh Üniversitesi: 18 erkek
Ataşehir Adıgüzel MYO: 1 erkek
Bayburt Üniversitesi: 7 erkek
Bingöl Üniversitesi: 44 erkek
Hakkari Üniversitesi: 7 erkek
Iğdır Üniversitesi: 27 erkek
İzmir Kavram MYO: 1 erkek
Kilis 7 Aralık Üniversitesi: 22 erkek
Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi: 4 erkek
Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi: 4 erkek
Şırnak Üniversitesi: 16 erkek
Türk Hava Kurumu Üniversitesi: 7 erkek
Öte yandan sadece Demiroğlu Bilim Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, İzmir Demokrasi Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve TED Üniversitesi’nde kadın profesörlerin sayısı erkek profesörlerin sayısından daha fazla.
Bilgi Üniversitesi ile İzmir Tınaztepe Üniversitesi’nde ise kadın ve erkek profesörlerin sayısı eşit. Bunun dışındaki bütün üniversitelerde erkek profesörlerin sayısı kadın profesörlerin sayısını geçiyor.
Cinsiyetçi tutumlar görmezden geliniyor
Bu verilerin yanı sıra geçen günlerde Bilim Akademisi tarafından yayımlanan Akademik Özgürlükler Raporu’nda da akademideki cinsiyetçi uygulamalara değinildi.
Raporda “Cinsiyetçi tutumlar erkek faillere yönelik olarak görmezden gelme, etkili yaptırım uygulamama ya da hiç yaptırım uygulamama biçiminde ortaya çıkmaktadır. Cezasızlık, soruşturma ya da ceza davası sürerken ödüllendirme/taltif etme yoluyla fail kolayıcılık ve ayrıca mağdur suçlayıcılık gibi cinsiyete dayalı ayrımcı örüntüler bu tür tutumların yansımasıdır” ifadeleri kullanıldı.