Görevinden alınan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin gerçekleştirdiği bağımsızlık referandumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Mardin Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı görevi yaparken yerine kayyum atanan Ahmet Türk, Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin 25 Eylül'de gerçekleştirdiği bağımsızlık referandumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
IKBY yaptığı referandumdan sonra gösterilen tepkilerin abartılı olduğunu savunan Türk, Türkiye’nin Musul ve Kerkük üzerinde hak iddia edemeyeceğini söyledi.
Amerika’nın Sesi'ne açıklama yapan Türk, “Musul-Kerkük meselesi geçmişte kalan bir mesele. O dönemde de Türkiye’ye müdahale etme hakkı vermemişti 1926’da. Hele 1946’da o yasa tamamen ortadan kalktı. İki devletin işbirliğiyle, bir sorun ortaya çıktığı zaman oturup tartışacaklar, önlem alacaklar diye 1926’da bir madde var ama 1946’da bu madde kaldırılmış. Bu tamamen Kürtlere karşı kullanılan bir karttır. Kerkük diyelim Kürtlere ait olmasa da, Irak halkının yaşadığı ve Irak’a bağlı bir bölgedir. Bu kart sadece Kürtlere karşı bir koz olarak kullanılıyor” dedi.
‘Mesele Kürtler olunca Türkmen kartı ortaya çıkıyor’
Türkiye’den referanduma gösterilen tepkilerin yeni çatışmalara zemin yaratabileceğini uyarısı yapan Türk, şöyle konuştu:
“Irak Kürdistan’ında Kürtler kendi kaderlerini tayin etmek için bir referandum yaptılar. Bunun Türkiye'yle bir ilgisi yok, geçmişten beri bir dostlukları var ama hak talebi gündeme gelince birden bire böyle düşmanca bir tavır ortaya çıktı. Açlıkla terbiye etme, sınırları kapatma gibi politikayı gündeme soktular. Şimdi Kerkük’ten söz ediyorlar, orada Türkmenler var diyorlar. Türkmenler çok uzun süre Saddam’ın zulmüne uğradı, Saddam’ın zulmünden kaçan Türkmenleri çok iyi biliyoruz. O dönem niye ses çıkmadı? Mesele Kürtler olunca hemen Türkmen kartı ortaya çıkarılıyor.
Saddam döneminde Türkmenlerin yaşadığı zulüm karşısında hiçbir sesleri çıkmıyordu. Musul-Kerkük meselesi geçmişte kalan bir mesele. O dönemde de Türkiye’ye müdahale etme hakkı vermemişti 1926’da. Hele 1946’da o yasa tamamen ortadan kalktı. İki devletin işbirliğiyle, bir sorun ortaya çıktığı zaman oturup tartışacaklar, önlem alacaklar diye 1926’da bir madde var ama 1946’da bu madde kaldırılmış. Bu tamamen Kürtlere karşı kullanılan bir karttır. Kerkük diyelim Kürtlere ait olmasa da, Irak halkının yaşadığı ve Irak’a bağlı bir bölgedir. Bu kart sadece Kürtlere karşı bir koz olarak kullanılıyor”
‘Referandum kararına saygı duyulmalı’
Referandum kararına herkesin saygılı olması gerektiğini ifade eden Türk, tepkilerin yeni çatışmalara yol açabileceğini savundu:
“Tabi ki referandumla ilgili bir zaman içinde birçok eleştiri yaptık. Parlamento kapalıyken referandum kararını siyasi partilerin alması eksiktir dedik. Kürdistan parlamentosunun bu kararı meşrulaştırma imkanı varken toplanmadı. Kerkük meselesinde ön referandum yapılmadı. Ama halkın sandık başına gitmesi referanduma gitmesi onun hakkıdır. Herkesin saygı göstermesi gerekiyor biz de saygıyla bakıyoruz. Türkiye’nin tepkileri elbette abartılı. Ortadoğu’da yeni bir savaşın çıkması o kadar kolay değil. Bir yere girmek orada kalıcı olarak kalmanın koşulları yok. Öyle kolay değil günümüz dünyasında. Örgütlü bir halk, bu konuda kararını vermiş bir halk bunu kabul etmez. Bu doğru da olmaz, böyle bir şey hem Kürtlere hem Türkiye’ye Türk halkına büyük zararlar verir. Umut ediyorum diyalogla aklıselimle tartışılır ve gündeme gelir ve çözüm formülleri bulunur”.
‘Ortadoğu’ya askersiz çözüm lazım’
Referandum sonucunun Türkiye’yi etkilemeyeceğini ifade eden Türk, Irak ve Türkiye’deki Kürtlerin şartlarının aynı olmadığını söyledi.
Ortadoğu’da yaşanan sorunlara Batı’nın askeri müdahalesinin yanlış olduğunu savunan Ahmet Türk şöyle devam etti:
”Sorunların çözümünde baskıdan çok diyalog ortamını hazırlanmasına katkı sunmaları gerekir. Dünya, Avrupa ve ABD’nin, bölgede sorunlar çıktığı zaman, çözüm asker, silah vs göndererek müdahale değil, bu sorunları demokratik yöntemlerle çözümü konusunda olmalı. Uzun süredir bir şiddet dalgası içindeyiz. Bunun nedenleri nedir? Bu konuda neler yapılabilir? Aslında bugün Avrupa’nın da bu bölgenin istikrarsızlaşmasında büyük rolü var. Bir demiryolu çizilmiş Kürt aşiretinin yarısı Suriye’de yarısı Türkiye’de kalmış. Sonuçta bu karar geçmişte Avrupalıların vermiş olduğu bir hatalı karardır. Bunu görmek lazım. Türkiye Ortadoğu’da önemli bir ülke. Türkiye Kürtlerle barışık bir siyaset izleseydi Ortadoğu’nun demokratikleşmesine katkı sunardı. Ama maalesef bu coğrafyada Kürtler yaşadığı için kendileri de demokrasi inşa edemiyor. “
‘Avrupa, çözüm sürecinde gözlemci olmalıydı’
“Geçmişte bir barış süreci oldu. Bu barışçıl süreçte karşılıklı suçlamalar oldu. Cumhurbaşkanı ‘Kürtler bana ihanet etti’ dedi. Kürtler ‘hayır bizi uyutamaya aldatmaya yönelik bir süreçti’ dedi. Barış sürecinde gözlemci mekanizması olsaydı bu tartışmalar açığa çıkardı. Barış sürecini kim bozdu? Barış sürecini kimin bozduğu tartışmaları olmazdı. Türkiye’ye baskı yapmanızı istemiyoruz gözlemci olun. Kürtler mi barıştan yana değil yoksa devlet mi barışı sağlamak istemiyor? Bu konuda gereken çalışmayı yapın, demokratik bir şekilde müdahil olun. Bugünkü süreç karanlık bir süreç olsa da uzun süre böyle gitmeyeceği inancındayım”