Hasan KUL yazdı: AKP Genel Başkan Vekili sayın Numan Kurtulmuş, Ordu’da yaptığı konuşmada şöyle buyurmuş: “Devletin verdiği parayla döviz almak ahlâksızlıktır.”
Önce “Devletin verdiği para” muhabbetine bir bakalım. Malûm kamu çalışanları devletten maaş alırlar. Genellikle bu maaş, -istisnaları bir yana- çalışanlara ay ortasına kadar yetmez. O nedenle bu kesimin döviz alıp spekülasyon yapma olasılığı yok.
Merkez Bankası her gün Bankalara yüzde 15 faizle 350 milyar lira veriyor. Sonra da Hazine bu bankalardan yüzde 22 faizle borçlanarak para alıyor. Şimdi bu yazıyı okuyanlar şöyle düşünüyor: “Hazine neden bu parayı MB’dan doğrudan almayıp araya aracı koyuyor?” Ben bu soruyu, “Halkımız neden Antalya’da üretilen sebze, meyveyi üreticinin kooperatiflerinden alamaz da aracılardan alır boyutuyla düşünmüşümdür. Hâlâ da düşünürüm.” Diyeceksiniz ki, “Devletin işine fakirin aklı ermez” Haklısınız.
Devlet, özel sektöre ya da özel sektörün seçilmiş bir kaç temsilcisine, hasta garantili hastane, yolcu garantili havaalanı, araç geçiş garantili köprü, otoyol, alt geçit yaptırır ve bu müteahhitlere döviz cinsinden ödemeler yapar. Döviz ABD doları ise ABD’deki enflasyon oranını, Euro cinsindense AB’ deki enflasyon oranını esas alarak kur farkı öder. Uyuşmazlık durumunda başvurulacak mahkeme neresidir? Londra’daki İngiliz Mahkemeleri. Diyeceksiniz ki, “İşi yapan TC Vatandaşı, işi veren TC Devleti. Neden borç/alacak TL cinsinden değil de döviz cinsinden ve neden uyuşmazlık halinde yetki İngiliz Mahkemelerinde?
Sayın Kurtulmuş’un sözüne bir, iki istatistiki bilgiyle katkı sunayım. Dostlarımla zaman zaman bir iki kadeh parlatırım ama bu bilgileri o masadan değil, TÜİK’in verilerinden aktarıyorum: An itibariyle asgari ücret 2.825 TL. Abdülkadir Selvi’ye göre bu rakam 4.070 TL olacak. Bu durumda 1/4’ünden 3000 ek göstergeyle emekli olmuş bendenizin aylığı asgari ücretin altında kalmaktadır. TUİK verilerine göre asgari ücret ülkemizde ortalama ücret olmuştur. Yani bağımlı çalışanların yarıdan çoğu asgari ücret düzeyinde maaş almaktadır. Bu oran Batı ülkelerinde yüzde 2-3 dolayındadır.
Nasrettin Hoca bir gün elindeki çıngıldan kaşıkla yoğurt alıp Akşehir Gölü’nün sularına karıştırmış. Bunu gören bir köylü, Hoca’ya ne yaptığını sorunca “Göle maya çalıyorum” demiş. Köylü, “Hocam koca göl maya tutar mı?” deyince, Hoca da “Ya tutarsa” demiş. Akşehir Nasrettin Hoca şenliklerinde arkadaşım Erdoğan Özbakır, başında kavuğuyla göle maya çalardı ama şimdilerde Akşehir Gölü’nde maya çalacak su kalmadı. Göl kurudu. Sayın Kurtulmuş, insanlar 1.25 kuruşa Halk Ekmek büfelerinden ekmek alabilmek için saatlerce sırada bekliyorlar. Lütfen ahlâk sorgulamasını başka yerde yapın.