Yıldız TAR Gazete Duvar için yazdı: “Taliban’ın Afganistan’ı ele geçirmesi, halihazırda ülkede çok zor koşullar altında hayatta kalmaya çalışan LGBTİ+’lar için işkence ve ölüm cezalarının yoğunlaştığı yeni bir dönemi işaret ediyor.”
Afganistan’da Taliban’ın başkenti Kabil’e girmesinin ardından ülkede yaşananlar insanlık krizine dönüştü. Taliban’ın baskıcı uygulama ve katliamlarından kaçmak isteyen binlerce kişi yollara döküldü. Uluslararası Hamid Karzai Havalimanı’ndaki görüntüler ülkede yaşananları ortaya koysa da; fotoğraflara yansımayan şiddet ve işkencenin olduğu, ülkeyi terk edemeyenlerin adeta “ölümü beklediği” uluslararası medyada yer almaya başladı.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) önderliğinde işgal kuvvetlerinin çekilmesiyle Taliban, çok hızlı bir şekilde geri döndü. Bölgedeki Pakistan, Rusya, Çin gibi devletlerin desteğiyle Taliban’ın yükselişi ve Afganistan’ı ele geçirmesi, halihazırda ülkede çok zor koşullar ve yaptırımlar altında hayatta kalmaya çalışan LGBTİ+’lar için yeni zorluklar, işkence ve ölüm cezalarının yoğunlaştığı yeni bir dönemi işaret ediyor.
Peki Afganistan’da Taliban’ın ülkeyi ele geçirmesinden önce LGBTİ+’lar için durum neydi?
Ülkede, evli olmayanlar arasındaki cinsel ilişki yasak. Beş yıldan on beş yıla kadar hapisle cezalandırılıyor. Evliliği “kadın ve erkek arasında” tanımlayan yasalar gereği bu yasa doğrudan LGBTİ+’ları etkiliyor. Afganistan Ceza Kanunu’nun çeşitli maddeleri de hemcinsler arası cinsel ilişkiyi cezalandırmak için kullanılıyor.
Öte yandan Afganistan Anayasası, Şeriat yasasını üstün tutuyor. Ve ülkede uygulanan Şeriat kuralları, eşcinselliğin ölümle cezalandırılmasını öngörüyor. Human Rights Watch (İnsan Hakları İzleme Örgütü), 2001 yılından beri ölüm cezasının uygulanmadığını söylese de, ülkede LGBTİ+’ların yaşadıklarını aktarabilecekleri medya organları ya da insan hakları örgütleri bulunmadığından neler olduğunu tam olarak bilebilmek mümkün değil.
ILGA’nın 2019 raporuna göre Afganistan’da LGBT’ler devlet, aile ve toplum baskısı altında; şiddet ve ayrımcılık yaygın. Buna karşılık cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği alanında savunuculuk yapan herhangi bir kurum ya da ağ bulunmuyor. Aynı rapora göre ise HRW’un dediklerinin aksine 2015’te üç eşcinsel erkek üzerlerine eski bir duvar yıkılarak öldürülmek istendi. Bir kişi kurtuldu.
2014’te gey akademisyen Nemat Sadat, cinsel yöneliminden dolayı binlerce ölüm tehdidi aldı. Afganistan Amerikan Üniversitesi’nde görevli olan Sadat hakkında fetva da yayınlandı. LGBTİ+ haklarını savunduğu ve açık eşcinsel olduğu için işinden kovulan Sadat, ülkeyi terk etmek zorunda kaldı: “(Onlar) başıma fetva koydular ve Müslümanlara beni öldürmelerini emrettiler. Suçum: onurlu bir eşcinsel olmak ve sevgili anavatanımda LGBT hakları için mücadele etmek.”
Ülkede LGBTİ+’lar sık sık devlet yetkilileri ve dini liderler tarafından hedef gösteriliyor. En yakın örneklerinden biri 2016’dan. Önde gelen din adamlarından Shams-ul Rahman, “LGBT’larin üzerlerine eski bir duvarın yıkılması gibi en sert yöntemlerle öldürülmesi gerektiğini” söyledi.
Afganistan’da LGBTİ+’ların tam olarak neler yaşadıklarını ancak iltica edebildiklerinde Avrupa ve ABD medyasına verdikleri röportajlardan öğrenebiliyoruz: Asılma tehlikesi, şiddet, ayrımcılık…
2015’te Afganistan’dan Almanya’ya iltica eden trans kadın Shakira, “Afganistan’da kalsaydım öldürülürdüm” diyor: “Ailem öldü ve ben sadece Afganistan’daki kız kardeşlerim ve erkek kardeşimle iletişim kuruyorum. Afganistan’da çok sayıda gey ve transeksüel var ama kimliklerini açıklayamıyorlar. Sadece partilere gittiklerinde gizlice kadın kıyafetleri giyerler ve makyaj yaparlar, ancak cezalandırılırlar ve birçok sorunla karşılaşırlar. Hükümet tarafından da tacize uğruyorlar, örneğin bir erkekle cinsel ilişkiye girerlerse ve polise haber verilirse üç yıl hapis cezasına çarptırılırlar.”
Deyim yerindeyse, Afganistan’da LGBTİ+’lar sürekli üzerlerinde sallanan idam ihtimaliyle yaşamak zorunda bırakılıyor. Din ve ona göbekten bağlı devlet, LGBTİ+’ların çevresine duvarlar örüyor ve ardından o duvarları üzerine yıkmakla tehdit ediyor.
Bütün bunların üzerine Taliban’ın Afganistan’ı ele geçirmesi LGBTİ+’lar için çok daha zor günlerin habercisi. Taliban, neler yapacaklarının sinyallerini temmuz ayında verdi. Bir Taliban “yargıcı”, Taliban’ın Afganistan’ın kontrolünü yeniden kazanması durumunda “eşcinsel erkeklerin üzerlerine duvar yıkıp ezilerek öldürüleceğini” söyledi. Bild’e Taliban’ın Afganistan genelinde şeriat yasasının uygulanacağından emin olduğunu belirterek, “Bunun için yirmi yıldır savaştık ve birçok arkadaşımızı kaybettik. Bu bizim hedefimizdi ve her zaman da öyle olacak” dedi.
Taliban işgalinin ardından Sadat, Twitter hesabından Afganistan tartışmasında görünmezleşen LGBTQ+ Afganların durumuna dikkat çekti: “Taliban’ın Nazilerin eşcinsellere yaptığını yapacağını söylemek abartı olmaz”
Ülkedeki LGBTİ+’lardan haber alabilmek çok zor olsa da ABD’de yaşayan üç Afgan, Afganistan’daki LGBTQ’lar için acil eylem başlattı. Birbirlerini nasıl buldularsa, Afganistan’daki LGBTQ’ları da öyle bulduklarını yani “gizlilik içerisinde” çalışmak zorunda olduklarını belirten aktivistlerin kampanyası devam ediyor.
Taliban’ın hamlesi, İslamcı rejimlerin gün geçtikçe güç kazanması, dünyanın her yerine sirayet eden ırkçılık ve sağ popülizmin ilk hedefinin LGBTİ+’lar olmasıyla birlikte sadece Afganistan’da değil yerkürenin dört bir tarafında LGBTİ+’lar eşi benzeri görülmemiş küresel bir savaş ilanıyla karşı karşıya. Bu savaşı sonlandırmak ise şimdi, tam şu anda Afgan LGBTİ+’ları Taliban zulmüne karşı yalnız bırakmamaktan geçiyor…