KORKUT AKIN Yazdı: Yakın tarihin en acımasız, en kanlı, en acı katliamlarından biri 20 Temmuz 2015’te Suruç’ta yaşandı, 33 canımızı aldı aramızdan. Onlar muhakkak ki yüreklerimizde, barış mücadelemizde yaşıyor. Unutursak unutuluruz!
KORKUT AKIN
Yakın tarihin en acımasız, en kanlı, en acı katliamlarından biri 20 Temmuz 2015’te Suruç’ta yaşandı,
33 canımızı aldı aramızdan. Onlar muhakkak ki yüreklerimizde, barış mücadelemizde yaşıyor.
Unutursak unutuluruz!
Barış için sadece işlerini, sevdiklerini değil yaşamını da bırakan insanlardı onlar. Çocukların mutlu olması için oyuncak, kitap götürüyorlardı Kobane’ye… Suruç’ta toplanmışlar, şenlik yapacak, birlikte barış türküleri söyleyeceklerdi… Barışı sevmeyenler, insanların yüzlerinin gülmesini istemeyenler, kandan beslenen caniler bırakmadılar onları… İşte, onlardan biriydi, “Adı Hogir’di”.
Arkadaş, dost anlamına geliyordu Kürtçe’de… Nüfus memurunu ikna edemeyince, ses benzeşikliğinden Uğur demişlerdi. Hep cesur hep atak hep yardımsever hep duyarlı hep dayanışmacı olmuştu kısacık yaşamı boyunca.
Uğur Özkan da aralarındaydı barış yolcularının… İstanbul’dan yola çıkmışlardı, başka kentlerden gelenlerle Suruç’ta buluşmuş, hemen de kaynaşmışlardı… Ama o kadar.
Saygın bir geçmiş…
26 yaşındaydı Hogir, Cizreli’ydi… Babası koruculuğu kabul etmediği için, kentin en saygın ismi olmasına rağmen göç etmek zorunda kalmışlardı; hâlâ sevgi ve saygıyla anılıyordu orada, babası ”Mala Hemede Sor”. Mersin’de başlayan hayat savaşımı İstanbul’da sürmüş… Senegal’den Kobane’ ye, Sivas’tan Erzincan’a dayanışmış, yardımlaşmış… Büyük küçük, kadın erkek herkesle iletişim kurmuş, onlara destek olmuş.
Ağabeyini -ki, kitabı yazan ve hazırlayan- örnek almış kendine… Onunla yeni bir yol kurmuş, daha aktif daha cevval daha örgütlü ve daha güçlü olmuş. Öyle bir dayanışma sergilemiş ki, farklı bir yapılanmanın örgütlediği Kobane’ ye destek için Suruç’a gelmiş.
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun amaç ve hedeflerini duyunca hemen girmiş aralarına, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi düşüncelerini paylaşıyor olsa da… Dayanışma ve barış söz konusuysa Hogir’i kim tutabilir ki!
Ölüm, sen de ölesin!
Suruç’ta bombayla yok edilen 33 genç, 33 dayanışmacı, 33 barış diye atan yürek… Muhakkak ki, acıyla yandı yürekler ve dört bir yanda öfkeyle haykırdı insanlar… Hemen hepsi 20’li yaşlardaydı, umutları, beklentileri büyüktü kendilerinden, omuzlarda taşındılar ağıtlarla… Ağlarsa analar ağlar zaten…
Barış aileleri…
Girişinde, HDP Eşbaşkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş’ın da yazıları bulunan, Suruç’ta katledilen 33 arkadaşın resimleriyle tanıtımlarının da yer aldığı kitap, Uğur Özkan özelinde tüm barış yolcularını anlatıyor… Samsun’dan Ağrı’ya, İstanbul’dan İzmir’e, Diyarbakır’dan Trabzon’a Suruç’ta ölenlerin ailelerinin oluşturduğu Suruç Aileleri İnisiyatifi adalet arayışında hemen her etkinlikte sesini duyuruyor, duyurmaya çalışıyor. Aynı şekilde İnsan Hakları Derneği ile birlikte Cumartesi Anneleri ile kayıplarının peşine düşüyor. Barış herkesin beklentisi, herkesin umudu… tam da bu nedenle barış talebinin yükseldiği her yerde onlar da yer alıyor.
Bireysel tarihi ele alan kitaplar, hele de böylesi kitlesel olaylarla ilişkiliyse sadece anı olarak kalmıyor, bir yol göstericiye dönüşüyor. Çünkü Suruç’ta sırf barış talebini haykırdıkları için katledilenler HES’lerden doğa korumacılığına, iş ve kadın cinayetlerinden LGBTİ+’ye sokak çocuklarından sokak hayvanlarına hemen her kesimden bütün haksızlıklara ve insanlık dışı tutumlara karşı çıkanlardı.
Hepimizin hepimize gereksinimi var, okuyarak, destekleyerek, dayanışarak kazanabiliriz.
Adı Hogir’di
Suruç Şehitleri Anısına
Süleyman Özkan
Ceylan Yayınları
Şubat 2017, 196 s.