ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’un ziyareti sırasında ABD ve Türkiye arasında varılan ortak görüşler bir mutabakat metni olarak yayımlandı. Açıklanan mutabakatta YPG ve PYD’nin ‘terör örgütleri’ arasında adları anılmadı.
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu arasında yapılan görüşmeler sonrasında ortaklaşılan görüşler bir mutabakat metniyle açıklandı. Mutabakatta daha çok ABD’nin istediği ifadelerin yer aldığı görülüyor.
Mutabakat metninde öne çıkan bazı noktalar:
- Metinde “demokrasi, hukukun üstünlüğü ve bireysel özgürlüklerin teşviki” vurgusu yapıldı. (Bu vurgunun yaptığı sözlü açıklamalara bakılınca, Tillerson’un isteği üzerine metne konduğu anlaşılıyor.)
- İki ülke arasındaki sorunların çözümüne ilişkin olarak, ABD ve Türkiye “sonuç odaklı bir mekanizma oluşturulması konusunda anlaşmaya varmıştır. Söz konusu mekanizma en geç Mart ayı ortasına kadar hayata geçirilecektir.” (Bu madde, sorunların çözümünün ‘komisyona havale’ edildiği şeklinde yorumlanıyor.)
- İki ülke “Türkiye ve ABD DEAŞ, PKK, El-Kaide ve diğer tüm terör örgütleri ile bu terör örgütlerinin uzantılarıyla mücadele konusundaki kararlılıklarını tekrarlarlar.” (Görüldüğü gibi ‘terör örgütleri’ arasında PYD ve YPG’nin adı geçmemektedir. ABD’nin bu konuda Türkiye tarafının isteğini kabul etmediği anlaşılıyor.)
- İki ülke “Bu amaçla Suriye içinde oldubittiler yaratılmasına ve demografik değişimlere yönelik tüm girişimlere karşı kararlılıkla dururlar.” (Burada sözü edilen “oldubittiler” ve “demografik değişimler” ifadeleri; Suriye’deki diğer aktörler için de kullanılabilirse de, Türkiye’nin Afrin bölgesini ele geçirip buranın -Kürt yoğunluklu- nüfusu yerine Türkiye’deki -Sünni Arap ağırlıklı- göçmenleri yerleştireceğine ilişkin açıklamalarına yönelik olarak anlaşılabilir.)
- “Türkiye ve ABD Suriye krizi için yalnızca siyasi bir çözümün sözkonusu olabileceği ve bunun yaşayabilir bir siyasi dönüşüm gerektirdiği hususunu teslim ederek, BM Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararında belirtilen yerleşik parametreler ve Cenevre Süreci çerçevesinde bu sonucun elde edilmesi için işbirliklerini yoğunlaştırmayı kabul ederler." (Metinde Astana Süreci’ne hiç değinilmeyip Cenevre Süreci’nde bir sonuç elde edilmesi için ortak çaba gösterilmesinden söz ediliyor.)
Sözkonusu Mutabakat Metninin tamamı şöyle:
Türkiye Cumhuriyeti ve ABD, müttefik ve stratejik ortak olarak, birbirlerinin güvenliklerine ve savunmalarına karşılıklı ve tartışma bağlılıklarını teyit ederler. 65 yıldır NATO müttefikleri ve stratejik ortak olarak, iki halk, ilişkilerini, paylaştıkları hedeflerin ve çıkarların ilerletilmesi, ayrıca dünya genelinde demokrasi, hukukun üstünlüğü ve bireysel özgürlüklerin teşviki için hayati görmektedir. ABD, Türkiye'de 15 Temmuz 2016 tarihinde meydana gelen hain darbe girişimini kınar ve Türkiye'nin demokratik yollarla seçilmiş hükümetiyle ve Türk halkıyla tam dayanışma içerisinde olduğunu belirtir. İki devlet, uzun süreli müttefikliğinin ışığında, ikili ilişkilerde öne çıkan meseleleri çözme konusundaki vaadini teyit eder. İki taraf bu amaca yönelik olarak sonuç odaklı bir mekanizma oluşturulması konusunda anlaşmaya varmıştır. Söz konusu mekanizma en geç Mart ayı ortasına kadar hayata geçirilecektir. Ortak gündemin küresel bir gündem olduğu, bunun terörle mücadele, kitle imha silahlarının yayılmasına karşı koyma, Suriye ve Irak dahil Ortadoğu'ya kalıcı barış ve istikrar getirme, enerji güvenliğini sağlama, radikalleşme ve şiddete varan aşırıcılık ve İslam karşıtlığıyla mücadele gibi birçok kritik konuyu kapsadığı teyit edilir. Türkiye Cumhuriyeti ve ABD uzun süreli müttefikler olarak terörizmin her türü ve biçimiyle ortak mücadeleyle olan kararlılıklarını teyit ederler. Türkiye ve ABD DEAŞ, PKK, El-Kaide ve diğer tüm terör örgütleri ile bu terör örgütlerinin uzantılarıyla mücadele konusundaki kararlılıklarını tekrarlarlar. İki taraf, iki ülke halkını doğrudan hedef alan terör tehditlerine karşı meşru müdafaa hakkını tanırlar. Türkiye ve ABD Suriye'nin toprak bütünlüğü ve ulusal birliğinin muhafazasına olan bağlılıklarını teyit ederler. Bu amaçla Suriye içinde oldubittiler yaratılmasına ve demografik değişimlere yönelik tüm girişimlere karşı kararlılıkla dururlar. Suriye'nin dönüşümü ve istikrarlaştırılması konusunda eş güdüm içinde olmaya kararlıdırlar. Türkiye ve ABD Suriye krizi için yalnızca siyasi bir çözümün sözkonusu olabileceği ve bunun yaşayabilir bir siyasi dönüşüm gerektirdiği hususunu teslim ederek, BM Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararında belirtilen yerleşik parametreler ve Cenevre Süreci çerçevesinde bu sonucun elde edilmesi için işbirliklerini yoğunlaştırmayı kabul ederler.