25 Temmuz Cumartesi günü Eğitim Sen’e yapılan polis baskını mahkeme kararıyla da boşa düştü! Genel Merkez’den gözaltına alınan 12 kişiden 11’i dün çıkarıldıkları mahkeme tarafından serbest bırakıldı!
Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu bugün Mülkiyeliler lokalinde, dün yürütülen polis operasyonuyla ilgili açıklama yaptı. Açıklamayı, katılan yürütme kurulu üyeleri adına Genel Sekreter Sakine Esen Yılmaz yaptı.
Eğitim Sen açıklamasının tam metni :
Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu’nun “Yalanlarınıza Boyun Eğmeyecek Önünüzde Diz Çökmeyeceğiz!” başlıklı açıklama metni.
25 Temmuz Cumartesi günü mesnetsiz iddialar üzerine sendikamıza yapılan polis baskınının hukuksuzluğu mahkeme kararıyla da gözler önüne serildi! Sendikamız Genel Merkezi`nden gözaltına alınan 12 kişiden 11`i dün çıkarıldıkları mahkeme tarafından serbest bırakıldı!
Birçok basın yayın organında yer alan ve “sahte kimlikli” kişileri misafirhanemizde “saklayıp”, “tedavi ettiğimiz” yönündeki haberlerin altına imza atanlar ve bu haberleri dolaşıma sokanlar, bir kez daha yalanlarıyla baş başa kaldılar.
Misafirhanemizden Gözaltına Alınanlar AFAD`ın Verdiği Kimlik Kartlarıyla Devlet Hastanelerinde Tedavi Görüyordu!
Sendikamıza yönelik polis baskını küçük akılların oldukça basit senaryoları üzerine kurulmuştur. Yaralıların misafirhanemizde gizlice tedavi edildiği gibi gülünç bir iddiayı beslemek için SES Ankara Şubesi Kadın Sekreteri Rona Temelli de evinden gözaltına alınmıştır.
Halbuki gerçek şudur. Misafirhanemizde kalanlar AFAD`ın verdiği kimlikle, devlet ve üniversite hastanelerinde tedavi görmektedir. Aldığımız nefesi dahi takip eden, sağlık hizmetini fişleme düzeyinde kayıt altına alan bir devlet aklı, elbette ki bu kişilerin şeceresini, nerede tedavi edildiklerini çok iyi bilmektedir. Dolayısıyla hükümetin asıl amacının Suruç katliamındaki sorumluluğunu örtmek ve yarattıkları savaş yangınını körüklemek olduğu bilinmelidir.
Ayrıca belirtmek isteriz ki bugüne kadar Suriye`den Türkiye`ye göç etmek zorunda kalmış tüm insanların, mazlumların yanında da sendikamız gerekli dayanışma ilişkisini kurmuş, mülteci kamplarını ziyaret etmiş, çeşitli yardımlarda bulunmuş ve rehber öğretmenlerimiz aracılığıyla travma yaşayan çocuklara yardımcı olmayı eğitimci kimliğimizden önce bir insanlık görevi olarak görmüşüzdür. IŞİD canilerinin Kürtlere, Türkmenlere, Ezidilere, Alevilere, Ermenilere yönelik tüm katliam girişimlerine ve Ortadoğu`daki emperyalist müdahalelere karşı demokratik ve barışçıl tepkimizi kamuoyuyla paylaşmaktan bir an olsun geri durmamışızdır.
Altını çizerek bir kez daha belirtmek isteriz ki sendikamızın kapıları dil, din, ırk, cinsiyet gözetmeksizin tüm mazlumlara açıktır! Sendikamızın meşru olmayan, hukuksuz herhangi bir faaliyeti olmamıştır, olmayacaktır. Meşru olmayan ve hukuksuz faaliyet arayanlara önerimiz, MİT tırlarına, kaçak saraya, örtülü ödeneklere, savaş politikalarının karar vericilerine bakmalarıdır!
Polis Operasyonuyla Farklı Kesimlere Mesaj Verilmek İstendi!
Polis baskınının ve sonrasında birçok basın organındaki haberlerde kullanılan kasıtlı dilin tek amacı, Suruç katliamı sonrasında AKP`nin başlattığı savaş atmosferini beslemek ve sendikamızı kriminalize etmektir.
7 Haziran yenilgisinden savaş politikalarıyla çıkacağını düşünenler, İç Güvenlik Yasası`nın sunduğu imkanlar üzerinden tüm emek ve demokrasi güçlerini baskı altına almaya ve susturmaya çalışmaktadır.
Sendikamıza yapılan operasyonla ayrıca emekçilere de bir mesaj verilmektedir. Yandaş sendikacılıkla yapamadıklarını polis operasyonlarıyla yapmaya çalışanlar, savaş politikasının faturasını ödeyecek olan emekçilerin örgütlü mücadelesine darbe indirmek istemektedir. Kamu emekçileri için yakalaşan Toplu Sözleşme döneminde emekçilerin örgütlü ve güçlü mücadelesi, kamu kaynaklarını tırlarla silah sevkiyatına ayıran bir hükümeti oldukça zora sokacaktır.
Ayrıca sendikamızın hedef seçilmesindeki bir başka neden ise IŞİD canilerine yönelik göstermelik operasyon içinde olanların IŞİD`çi zihniyeti 4+4+4 düzenlemesi ve zorunlu/seçmeli din dersleriyle nasıl beslediğini teşhir eden ve buna karşı mücadele eden en önemli güç olmasıdır! Dolayısıyla AKP, yürüttüğü savaşı yaşamın her alanına çekeceğini ve karşısına çıkacak tüm demokrasi güçlerini baskı altına alacağını tüm topluma ilan etmiştir!
Unutulmamalıdır ki dikta rejimleri, yarattığı baskı ve şiddetten güç alarak varlıklarını sürdürebilir. Gece yarısı yapılan bir telefon ihbarına dayanarak, arama kararı olmadan, hukuksuzca Genel Merkezimize adeta çıkarma yapılması bunun en açık kanıtıdır!
Sendikamız Sömürüye Karşı Emeğin, Savaşa Karşı Barışın, Zulme Karşı Demokrasinin Sesi Olmayı Sürdürecektir!
AKP`nin erken seçimde alacağı her oyun hesabını insanların canları üzerinden yaptığı bir dönemde, emek ve demokrasi güçlerine düşen sorumluluk giderek artmaktadır. Bizler biliyoruz ki insanların dilleri, inançları, renkleri farklı da olsa akan gözyaşlarının acı tadı aynıdır! Bu bilinçle, savaş politikalarının en ağır yükünü her zaman emekçilerin omuzlarına bırakanların yalanlarıyla da baş edeceğimiz, önlerinde de diz çökmeyeceğimiz herkes tarafından iyi bilinmelidir. Hala bu gerçeği anlamayanlar varsa, sendikamıza üye olmanın gururunu taşıyan her bir üyemizin gözlerinin içine bakmaları yeterli olacaktır!