Eğer dönüp dolaşıp aynı yere geliyorsa anlatılan, anlatılandan çok daha farklı anlamlar yüklenmiştir. O çizilen “daire” sadece daire değil, bir çerçevedir, yaşamı belirleyen.
Kitap, ilk bakışta futbolla ilgiliymiş izlenimi veriyor. İlk yarı 10-0 ise sonucu tahmin edilebilse de bambaşka şeyler olacak demektir. Acaba sorusu kemirince beynimi, alıp şöyle bir karıştırdım sayfaları. Sahi, eskiden beri elime aldığım kitaplara şöyle bir göz atarım, sayfalar havalanır, içerdiği öykünün kokusu gelir burnuma. Sevinç dolar içime.
İlk izlenim…
İlk sözcükler ilk cümle yakaladı beni… sürdürdüm. “Hepimizin beyninde toplumun ördüğü örümcek ağları vardır ve çok azımız bunları söküp atabilir.” (s.24) Muhalif olmak itiraz etmekse, gözü kapalı itiraz ederiz; ama bu, muhalif olmaklığı aştığı gibi, karşı çıkmak pek akılcı da gözükmüyor. Benim beynimde örümcek ağı yok dedim önce. İki satır kadar sonra dönüp bir daha okudum o cümleyi. Doğruydu valla, hepimizin beyni örümcek ağı ile döşenmişti, ama şu ama bu şekilde. Hak verip vermemek sizin sorununuz, ama önce şu “İlk Yarı 10-0”ı okumalısınız.
Kaybedenler tutunamayanlar mıdır?
Bir an, o bir an ya yiğitlikten ya dalgınlıktan ya da gururdan, aşktan da olabilir, ne gelecek görünür gözünüze ne de geleceğe dair hayalleriniz canlanır… toplumun büyük bir kesimini karşınıza alırsınız, o kalan küçük kesim ise sizi savunamayacakları için sessizliği seçer. Yalnızsınızdır. Yalnızlık içinizi acıtsa da duymamak için daha çok çaba harcarsınız ve o daha bir acıtır içinizi. Romandaki gibi fasit bir daire içine kapanırsınız. Hemen bildirmekte yarar var; ucu kapalı değil Fatih Kaynak’ın bu ilk romanının… Anlattığı öykünün/olayın başına dönmesi, sadece olayla sınırlı kalmamak, okuru o duyguyu da yaşatmaya zorlamak aslında. Okurken yaşananlar canlanıyor gözünüzde, döndüğündeyse bu kez daha derinlere girip işin altında yatan duygulara, düşüncelere, çevre etkilerine bakıyorsunuz. Onların katkısı varsa eğer ne kadar diye düşünüyorsunuz. Sahi, ya siz olsaydınız? Sizin de geçmiştir muhakkak başınızdan, aynısı değilse de benzeri…
Geri dönülemez hatalar olur mu?
Aile olmasaydı… Aile olmasaydı, romanın kahramanı olur muydu? Olurdu tabii, çünkü aile ile üreme arasında doğrudan bir bağ yok. Ailenin (ve devletin) tarihin marangoz hatası olmasıyla bir bağlantısı var ama. Yukarıda değindiğimiz, o örümcek ağlarının sarıp gelişmesini engellediği beyinler, aile ile oluşuyor. Toplum ile daha bir giriyor yaşamın içine…
Özyaşam…
Bazı şeyler vardır, sözcükler yetersiz kalır anlatmaya, bazı şeylerse yavanlaşır ister istemez. Yaşayan sözseniz, etkisi muhakkak gösterir kendisini, çarpıcılığını isteseniz de gizleyemezsiniz. Fatih Kaynak, belli ki kendi yaşamından çıkarak kaleme almış “İlk Yarı 10-0”ı. Dili yalın, anlatımı sade, ama bir o kadar da çarpıcı, bir o kadar da sürükleyici. O yazarken belki yabancılaşmış kendisine, ama siz okurken bağlantı kuruyorsunuz, kendi yaşadıklarınızla bağdaştırıyorsunuz. İnsan ruhuna biçtiğiniz elbise dar geliyor (s. 49). Yine geri dönüp bakmanın tam sırası… bol gelen elbise hiç olmadı değil mi?
Fatih Kaynak, okuru yakalamayı başaran bir yazar. Birçok eleştirmenin “kült eserler” arasında gösterdiği “Hiçliğin Aynasıydım Ben” ile “Köpekler Gibi Yalnız Öleceğiz” adlı yapıları da var. “İlk Yarı 10-0” önce Stüdyo İmge yayınları arasından çıkmış; bu, ikinci baskısı. Böylesi başarılı bir kitapla okurun karşısına çıkan Liber Kitap da güçlü bir desteği hak ediyor: “Hoş geldin Liber Kitap, bu dipsiz kuyuya… Yayınların da okurların da bol olsun.”
Umutlu umutsuzluk, geçmişle gelecek…
Hep beklentimiz var, hep bir umudumuz… Aileden başlayarak hepimizin beynine bir şekilde işlenmiş. Okul da, iş de, kahve muhabbetleri de hep aynı beklentiyi destekliyor. Kuşkusuz iyi bir şey insanın umutlu olması, ama hep o umut peşinde koşunca yaşanmıyor ki… Gençliğini bir şekilde yaşamamış bir kuşağın üyesi olarak çok daha iyi kavrıyorum “İlk Yarı 10-0”ı. Bütün karamsarlığına karşın “gelecek güzel günler”in yolunu çiziyor.
Hem içinde hem dışında olabilmek/kalabilmek çok zordur anlatılan o öykünün. Fatih Kaynak başarmış bunu, gerçekten de sizinle birlikte nefes alıp veriyor her satırda.
İlk Yarı 10-0, Fatih Kaynak, roman, Liber Kitap, Mayıs 2015, 176 s.