Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 10 Aralık 2024 Salı günü toplanacak. 2025 yılı asgari ücret görüşmeleri resmen başlamış olacak. Ancak komisyonun ciddi bir yaptırım gücü yok. Zaten komisyonda hükümet ve işveren temsilcileri çoğunlukta olduğu için işçi temsilcilerinin oyunun bir kıymeti bulunmuyor, hükümet ve işverenin dediği gerçekleşiyor.
Öte yandan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 10 Temmuz 2018’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle İş Kanunu kapsamından çıkarılıp Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısı içine alındı. Böylece komisyon, doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmış oldu.
Bu durumda Cumhurbaşkanı, komisyonun yapısını istediği gibi değiştirme yetkisine sahip. Komisyon, aslında etkisiz ve yetkisiz bir konumdadır. Oradaki müzakereler “laf olsun, torba dolsun” şeklinde yapılmaktadır. Son karar mercii, komisyon kararlarını değiştirme yetkisi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.
Açlık sınırının altında
Gerek AKP, gerekse de işveren örgütleri, asgari ücretin hedeflenen enflasyon çerçevesinde yüzde 25 oranında artırılmasından yana gözüküyorlar. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in 2025 programı da bu doğrultudadır.
Halen 17 bin 2 liralık asgari ücrete yüzde 25 oranında bir zam yapılması halinde en az ücret, 21 bin 252 liraya yükselebilecektir. Türk-İş’e göre Kasım 2024 sonu itibariyle açlık sınırı ise, 20 bin 562 TL’dir. Açlık sınırı, dört kişilik bir ailenin sadece gıda harcamalarından oluşuyor.
Yeni asgari ücret 21 bin 250 lira dolayında belirlense bile açlık sınırı birkaç ay sonra bu ücretin de üstüne çıkacaktır. Nitekim Ocak 2024’te 17 bin 2 TL olarak belirlenen asgari ücret, o dönem 15 bin 48 lira olan açlık sınırının üstündeydi. Ancak Nisan 2024’te açlık sınırı 17 bin 725 lira olunca asgari ücret yine altta kaldı.
Aşağıdaki tabloda da, 2020-2024 yıllarını kapsayan beş yıllık dönemde bir asgari ücret – açlık sınırı karşılaştırılması yapılıyor. Görüldüğü gibi başlangıçta asgari ücret açlık sınırının üstünde olsa bile örneğin Mart 2020’de, Mayıs 2021’de, Şubat 2022’de, Nisan 2024’te açlık sınırının altında kalabiliyor.
Düşük asgari ücretin etkisi
Asgari ücretin hedeflenen enflasyona göre belirlenmesi, 2025 yılında diğer emek gelirlerinin de aşağı çekilmesinde etkili olacaktır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi AKP ve işverenlerin asgari ücrete yüzde 25 oranında zam yapılması yönündeki görüşü, kamu işçi ücretleri, memur maaşları ve emekli aylıklarına da daha düşük zam yapılması anlamına gelebilecektir.
Çalışanların yarıya yakın kesiminin asgari ücret aldığı bir ortamda düşük ücret politikasıyla geniş kitlelerin daha da yoksullaşmasına sebebiyet verilecektir. 2025 yılında ekonomideki durgunluğun daha da hissedilir hale gelmesi, işsizliğin de daha artmasına yol açacaktır.
AKP hükümeti, seçim zamanlarında, örneğin 2015 seçimlerinde resmi enflasyon yüzde 8 iken asgari ücrete yaklaşık yüzde 30 oranında zam yapmıştır. Seçimler nedeniyle 2022 ve 2023 yıllarında da asgari ücret yıl içinde iki kez artırılmıştır.
Ancak 2025 yılında bir seçim söz konusu değildir. Nitekim daha önceki yıllarda asgari ücrete yılda iki kez zam yapılırken Temmuz 2024’te ikinci bir zam yapılmamıştır. Enflasyonu düşürme iddiasıyla ücretlerin baskılanması politikası çerçevesinde asgari ücretin düşük tutulması amaçlanmaktadır.
Enflasyon yüzde 47, zam yüzde 25
Resmi enflasyon, yani TÜİK’in enflasyon oranı, Kasım 2024 sonu itibariyle yüzde 47’dir. AKP Hükümeti’nin 2025 yılı için belirlediği Yeniden Değerleme Oranı da, yani harçlar, trafik cezaları ve benzeri kamu alacakları için öngördüğü oran da yüzde 44’tür.
Fakat hükümetin 2025yılı için hedeflediği enflasyon oranı ise yüzde 21’dir. AKP, bu koşullarda sermaye kesiminin de istediği doğrultuda asgari ücret zammı için yüzde 25’lik bir oranı benimsemiş gözüküyor. Zam oranı, en fazla yüzde 30 dolayında olabilir.
22 bin liralık, hatta 25 bin liralık bir asgari ücret de, bugünkü hayat pahalılığı koşullarında alım gücü son derece düşük bir miktar olarak kalacaktır. Yoksulluk sınırı 70 bin lira dolayında olan bir ülkede, asgari ücretin sefalet ücreti olarak belirlenmesi kabul edilemez.
Ne kadar olmalı?
Aslında asgari ücret, kamu kesimi çerçeve toplu sözleşmeleri bağlamında en az ücret alan işçinin aylığına denk gelecek şekilde belirlenmelidir. AKP öncesi dönemde asgari ücret ile memur aylıkları arasında yasal bir bağ söz konusuydu. Asgari ücret, en düşük memur aylığından daha düşük olamazdı.
Bu yaklaşımın çerçevesinde bakıldığında asgari ücretin en düşük memur aylığı ile eşitlenmesi ya da kamudaki toplu sözleşmelerde belirlenen en düşük kamu işçi aylığının asgari ücretle aynı düzeyde olması mantıklı bir taleptir.
Kamu veya özel sektördeki en düşük aylığın işçi, memur dahil aynı seviyede bulunması Anayasa’nın da eşitlik ve adalet ilkelerine uygun olacaktır. Keza bu bağlamda en düşük emekli aylığının da asgari ücret düzeyinde bulunması gerekir.
Bir başka hesap olarak da, madem yoksulluk sınırı 70 bin liradır, dört kişilik bir ailede iki asgari ücretlinin çalıştığı dikkate alındığında yeni asgari ücretin de en az 35 bin lira olarak saptanması uygun olacaktır. Ancak AKP ve sermaye sınıfının böyle bir hesabı yoktur, onun için emekçi sınıfların mücadelesi gerekmektedir…