Diyarbakır’da görülen “KCK davası” duruşması ile Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) 12 bağımsız adayı veto etmesine dönük protestolarda gözaltına alınarak 22 Nisan 2011’de “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” iddiasıyla tutuklanan İsmail Kardaş, gözaltı biriminde, “güvenlik” görevlilerinin aracında, hastane koridoru ve doktor odasında işkence ve darba maruz kaldı. Gözaltına alındıktan sonra yaşadığı işkenceden ötürü Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) 2020’de avukatı Rehşan Bataray Saman bireysel başvuruda bulundu. Başvuruyu karara bağlayan AYM, “Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine” ve “…eziyet yasağının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine” dair karar verdi.
Avukat Rehşan Bataray Saman, davanın süreciyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Daha sonuç alınamadı
Rehşan Bataray Saman, müvekkilinin 19 Nisan 2011’deki toplantı ve gösteri yürüyüşünde kitleye müdahale sonrasında gözaltına alındığını, sonrasında hem polis aracında, hem gözaltı biriminde hem de muayeneye götürüldüğü hastane ve doktor odasında yoğun işkenceye maruz kaldığını belirtti. Müvekkilinin yargılandığı ceza dosyasının çok hızlı yürütüldüğünü, maruz kaldığı işkence dosyasının ise henüz kesinleşmediğini ve kimsenin cezalandırılmadığını belirten Rehşan Bataray Saman, işkenceyle ilgili yaptıkları suç duyurularının sonuçsuz kalması, çok uzun süre sürüncemede kalması, raporların dikkate alınmaması nedeniyle birçok itirazda bulunduklarını kaydetti. Rehşan Bataray Saman, “İşkence nedeniyle ilgili Adli Tıp’a sevk talebi vardı, o an muayene eden doktor da Adli Tıp’a sevk etmişti. Maruz kaldığı işkence ve kötü muamele doktor raporlarıyla da sabit” şeklinde konuştu.
Dosya sürüncemede bırakıldı
Yaptıkları suç duyurularıyla ilgili sadece doktor muayenesine götüren “güvenlik” görevlileri ile ilgili soruşturma başlatıldığını ifade eden Rehşan Bataray Saman, “Yıllar sonra ifadeleri alındı, teşhis işlemleri yapıldı, haklarında ‘basit yaralama’ suçundan dolayı yargılama yapıldı ve beraat kararı verildi. Hem delillerin tespitli olması hem de bunun ‘basit yaralama’ olmadığı ve işkence suçuna yönelik itirazlarımız sonucunca karar bozuldu ve Ağır Ceza Mahkemesi’nde uzun yıllar süren davaları devam etti. Tekrar beraat kararları oldu, bozuldu ve devam etti. Bu uzun süren yargılama sürecinde 2011’de meydana gelen olayı 2020 yılında yargılaması devam etti. Yargılamanın etkisiz olduğu, yargı makamlarının ceza verme niyetinde olmadığı, etkili bir yargılamanın söz konusu olmadığını, işkence suçu sabit olmasına rağmen ceza yargılaması devam ederken güvenlik görevlileri hakkında disiplin soruşturması da yürütülmedi, görevlerine devam ettiler” diye belirtti.
AYM’den karar
Bu nedenlerle AYM’ye başvurduklarını belirten Rehşan Bataray Saman, “Güvenlik görevlilerinin Kötü muamele ve eziyet yasağını ihlal ettiği ve bununla ilgili etkili bir kovuşturma ve soruşturma yürütülmediğini, yargılamanın uzun süre sürüncemede kaldığı, tarafsız bir soruşturma yürütülerek delillerin toplanmadığı gibi birçok tespite yer veren AYM, ihlal kararı verdi” dedi.
Zaman aşımı kararına karşı itiraz
Uluslararası sözleşmelerde zaman aşımına tabi olmadığı tanımlamanın işkence suçu ile ilgili Türkiye yargı sisteminde çok sistemli bir cezasızlık politikasının olduğunun altını çizen Rehşan Bataray Saman, dava açılmasının bile çok büyük bir başarı olduğunu kaydetti. Buna karşı uzun yıllardır hukuki mücadele yürütüldüğünü dile getiren Rehşan Bataray Saman, şöyle devam etti: “Müvekkilin işkenceye uğradığı ilk andan itibaren suç duyuruları yapıldı. Bu hukuk dosyasının arkasında Adli Tıp’a sevkine kadar çok büyük mücadeleler var. Maalesef cezasızlık nedeniyle zaten bu suçlar sürekli devam ediyor. Tarihe dikkat çekersek hükümetin ve ilgili birimlerin ‘işkenceye sıfır tolerans’ açıklamalarının en yoğun yapıldığı dönemdir. Deliller ve raporlar tespitli olmasaydı dava yine açılmayacaktı. Normalde iç hukuk yolları tüketilip, kararlar kesinleştikten sonra AYM’ veya AİHM’e gidilir ama etkisiz bir yol olduğu için biz devam ederken AYM’ye başvurduk. Dosya uzun süre devam ettikten sonra zamanaşımı nedeni ile düşme kararı verildi. Bu düşme kararına karşı İstinaf yoluna başvurduk. İstinaf başvurusunda da bir sonuç alamazsak tekrar AYM ve AİHM yoluna gideceğiz.”
Ne olmuştu?
19 Nisan 2011’de Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından adaylıkları kabul edilmeyen milletvekillerine destek vermek ve KCK davalarını protesto etmek için Amed Büyükşehir Belediyesi önünde bir araya gelen grup içerisinde yer alan Kardaş, aynı gün gözaltına alınarak 22 Nisan 2011’de tutuklandı. Yapılan yargılama sonucunda Kardaş’a, “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” iddiasıyla 5 yıl 2 ay 15 gün, “Görevi yaptırmamak için direnme” iddiasından ise 10 ay hapis cezası verilirken, “İzinsiz gösteriye taş ile katılmak” iddiasından beraat kararı verildi. Kardaş, “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” iddiasından AYM’nin verdiği ihlal kararı sonrası yeniden yargılandığı dava sonucunda beraat etti.
İşkenceyle yaşamı tehlikeye sokuldu
Gözaltına alındığı gün işkenceye uğrayan Kardaş’ın, hastanedeki muayenesi yapılmadı. Hastane sonrası tekrardan emniyete götürülen Kardaş, akşam saatlerinde muayene edilmek üzere yeniden hastaneye götürüldü. Muayene sonrası Kardaş’ın gözünde, kolunda ve sırtında işkence izlerine rastlandı. Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 20 Nisan 2011 tarihli raporunda da Kardaş’ın gözünde kimi hasarlar tespit edildi. Diyarbakır Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nün Kardaş’ın yaralanması sonucu hazırladığı 19 Mart 2014 tarihli nihai adli raporunda, yaralanmanın kişinin yaşamını tehlikeye soktuğu, basit tıbbi müdahale ile giderilecek nitelikte olmadığı, kemik kırıklarının kişinin yaşam fonksiyonlarına etkisinin orta düzeyde olduğu hususlarına yer verildi.
İhlal kararı
Başsavcılık, düzenlenen 13 Temmuz 2015 tarihli iddianame ile dört polis memurunun “ağırlaşmış kasten yaralama” suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açtı. Yargılamayı yürüten Diyarbakır 11’inci Asliye Ceza Mahkemesi 25 Nisan 2016’da, söz konusu eylemlerin işkence suç oluşturabileceğini belirterek görevsizlik kararı verdi. Görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dosya Diyarbakır 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edildi. Yargılama sonucunda 26 Eylül 2018’de şüpheli polis memurlarının “kesin delil bulunmaması” gerekçesiyle beraatlarına karar verdi. Verilen beraat kararı 21 Mart 2019’da mahkemece yapılan suç duyurusunun beklenmesi ve kamu davasının açılması halinde dava dosyalarının birleştirilmesine karar verilerek, sonucuna göre tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle bozuldu. Aradan geçen süreye rağmen mahkemece yapılan suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturma sonuçlandırılamamış, dört polis hakkındaki yargılama da nihayete erdirilemedi.
Kardaş bunun üzerine 22 Eylül 2020’de AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. Kardaş’ın başvurusunu değerlendiren AYM, 11 Haziran’da, 2024’te “Kötü muamele yasağının” ve “…eziyet yasağının maddi ve usul boyutlarının” ihlal edildiğine karar verdi.
(Müjdat Can / MA)