“Arkadaşlar, kanalıma hoş geldiniz. Beğenmeyi ve abone olmayı unutmayın!
“Bugün sizin için Dubai çikolatası deneyimleyeceğiz. Paket açılışıyla başlayalım…”
Gün geçmiyor ki yeni bir Dubai çikolatası videosuyla veya denemek isteyenlerin beklediği uzun bir kuyrukla karşılaşmayalım.
Deneyim, çılgınlık, moda veya görgüsüzlük diyebilirsiniz. Ama son günlerde en çok konuştuğumuz konular Devlet Bahçeli’nin açıklamaları ve Dubai çikolatası.
“Büyük resimciler” ihracattan dönen Antep fıstıklarını hatırlatıyor. Küf, aflatoksin… Sarılık, mide ve karaciğer hastalıkları… Fıstık üreticilerinin eylemleri devam ederken konu TBMM gündemine taşındı bile.
Dubai çikolatası hakkında farklı şehir efsaneleri var. Benim en sevdiğim, Dubai’ye çalışmaya giden Diyarbakırlı bir kadayıf ustası tarafından icat edildiği.
Bir tatlının kısa sürede küresel şöhrete kavuşması aşçısının değil sosyal medyanın başarısı. Dubai çikolatası aslında milyonlarca tüketicisi olan dinlendirici videolar yani ASMR sektörünün bir parçası. Uzunlu kısalı videolar ve paylaşılan linkler sayesinde sosyal medya şirketleri kazandıkları paranın tadına doyamıyor.
Dubai’de ve diğer ülkelerde çikolata satışından büyük kar elde eden bir kurye firması var. Muhtemelen sosyal medya şirketleri ve bu küresel firma arasında özel bir anlaşma imzalanmış durumda.
Akışkan çikolata ve çıtırtılar arasında
Dubai sadece çikolatasıyla değil “en”leriyle meşhur. Dünyanın en yüksek binası, en büyük AVM’si… En pahalı restoranı, en gösterişli spor salonu… Dev oteller, çılgın partiler…
Her şeyin “en”i orada ama ne yok biliyor musunuz?
Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) temel insan haklarının kadayıf kırıntısı kadar güvencesi yok.
Dünyanın en büyük fosil yakıt tüccarlarından biri olan ülkenin vatandaşları arasında neredeyse işçi yok.
Toplam nüfusun %88’i göçmen işçilerden oluşuyor. BAE’de 8,7 milyon göçmen işçi çalışıyor.
Uluslararası fuarlar, kongreler, turnuvalar, alışveriş merkezleri, turizm cennetleri işte bu göçmen işçilerin emeği, sağlığı ve hayatı üzerinde yükseliyor.
Dubai acı vatan
Özellikle Bangladeş, Pakistan ve Nepal gibi ülkeler için Emirlikler önemli bir gelir kaynağı. Her yıl sadece bu üç ülkeden 500 bine yakın işçi BAE’ye geliyor. Buradan elde edilen “işçi dövizleri” Nepal’de GSYH’nin dörtte birine denk geliyor.
Emirlikler’e çalışmaya gelen bir göçmen işçi önce aracı firmalara komisyonu ödüyor. Çoğu örnekte işçiler ve aileleri bunu ödeyebilmek için borç alıyor.
Pasaportlar patrona veya aracıya teslim ediliyor. Böylece patron izin vermeden işçi memleketine dönemiyor veya iş değiştiremiyor. Ücretlerin eksik ve geç ödenmesi veya hiç ödenmemesi sık rastlanan bir durum. Çünkü böyle bir durumda başvurulabilecek resmi merci, iş mahkemesi veya sendika yok.
BAE, diğer Körfez ülkeleri gibi, iyileştirme, yasal düzenleme ve denetim konusunda vaatlerde bulunmasına ve ILO ile birlikte çalışmasına rağmen henüz koşullar düzelmemiş durumda. Özellikle ücret hırsızlığına ve iş kazalarına karşı gerekli önlemler alınmıyor. Ölümlü iş kazaları durmak bilmiyor.
Malum Dubai çölde bir vaha… Hava sıcaklığı bazen 50 dereceye kadar yükseliyor.
İnşaat, tarım, temizlik ve güvenlik gibi sektörlerde sıcak altında çalışmak ciddi hastalıklara yol açıyor. Denetim ve gerçekçi bir raporlama yok. “Teşvik primlerini” kabul etmeyen bazı uluslararası insan hakları örgütlerinin raporları ve ülke dışında çıkmış göçmen işçilerin aktardığı anekdotlar dışında bilgi bulmak oldukça zor.
Dubai’yi ziyaret eden influencerlar şehir merkezinde beyaz çorapla yürüyorlar ve şehrin ne kadar temiz olduğuna şaşırıyorlar. İşte o temizliğin bedeli göçmen işçilerin hayatı.
“Aşırı sıcakta çalışma yasağı” bulunsa da uygulanmıyor. Ne gam! İşçiler dinlenme saatlerini de serin bir ortamda geçiremiyor! Göçmen işçinin hayatı sağlıksız bir yatakhane ve klimasız balık istifi bir minibüste geçiyor.
Bu koşullarda çalışan işçiler memleketlerine sakatlıklar veya kronik hastalıklarla dönüyor. Bazıları hiç dönemiyor. Hastalanan ve yaralanan işçiler için sosyal güvenlik veya mali yardım sağlayan bir sistemi yok. Para kazanmak için gittikleri gurbetten, bakıma muhtaç olarak dönüyorlar.
Turistlerin altında keyif yaptığı klimaları tamir eden işçiler, kaskların bile eridiği sıcaklarda yiyecek-içecek taşıyan kuryeler, rezervasyon listeleri açılmadan dolmuş yeni otelleri yetiştirmeye çalışan inşaat işçileri ölümüne çalışıyor.
Çölde grev
Dubai’nin başka bir “en”i de grevler ve işçi eylemleri. Sendika kurmanın ve grev yapmanın yasak olduğu ülkede işçi eylemleri hız kesmiyor.
2022 ve 2023 yıllarında kurye grevleri ülke turizmini etkiledi. Dubai çikolatasını meşhur eden platform dâhil olmak üzere pek çok firmada kuryeler ücret kesintisi ve artan iş yüküne karşı iş bıraktı. Grevlerde sosyal medya ve kurye şirketlerinin kendi mesajlaşma uygulamaları kullanıldı. Sonunda işçilerin talepleri kabul edildi.
İnşaat sektöründe de büyük fuar ve kongre hazırlıkları sırasında grevler düzenlendi. İş cinayetleri, kötü çalışma koşulları, ödenmeyen ücretler ve hastalıklar işçilerin isyan etmesine sebep olmuştu.
“Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim? İşçiler hangi evinde oturmuş altınlar içinde yüzen Lima’nın? Ne oldu dersin duvarcılara Çin Seddi bitince?”
Brecht’in şiirinde olduğu gibi Burç Halife’yi soran yok! Oysa Dubai çikolatası tadını göçmen işçilerin sömürüsünden alıyor.