CHP Genel Başkanı Özgür Özel kayyım atamalarının ardından ilk grup toplantısında açıklamalarda bulunuyor.
Özgür Özel, konuşmasının başlangıcında vefatının 18. yıl dönümünde ziyaret ettiği CHP eski Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti eski başbakanlarından Bülent Ecevit’i andı.
Özel’in açıklamalarından satır başları şöyle:
Bu sabah tüm seçmenlere ulaşıp onlara sosyal demokrasinin ne olduğunu yoksulluğun etnisite tanımadığını ancak bu ayrımı yapanların halkı yoksul bıraktığını anlatmış ve hissettirmiş ve CHP’ye kulağı kapalı seçimle konuşmayı başarmış Bülent Ecevit’in huzurundaydık.
Geçen sene de Ecevit’in mezarına 81 il başkanımla birlikte gitmiştik. Ona CHP’yi birinci parti yapacağım demiştim bugün o sözü tutmanın onurunu taşıyorum. Bugün Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi CHP Türkiye’nin birinci partisi.
Geçtiğimiz yıl buraya ilk çıktığımda diyabet hastası bebeklerin durumunu gündeme getirmiştim. Artık Türkiye’deki çocuklar hariç bütün dünyada çocuklara bir sensör takılıyor anneye babaya uyarı gidiyor.
İnsülin olması gerekiyorsa iğne oluyor. Bizim Sosyal Güvenlik Kurumumuz bununla ilgilenmiyor. Bakan çıkıp sorunu çözeceğiz demişti.
1 yıl geçti bebeklerin günde 10-12 kez parmakları deliniyor. Sayın Bakan sözünüzün tutulması bekleniyor.
Bir yılın sonunda kamp yapmak üzere Antalya’ya gidiyorduk ancak o sırada Esenyurt’un seçilmiş başkanına bir darbe girişimi başlayınca kampı iptal ettik.
Hiçbir partiye ait olmayan abonelik sistemiyle çalışan firmanın anketiyle CHP kah düşmüş kah çıkmış. Eylül ayında biraz düşmüş biz içine kapanıp da kurultay konuşunca. Yani biz kurultay delege dedikçe halk korkmuş 9 firmanın dokuzunda parti ekim ayında yine birinci parti olmuş
3 büyük saldırı var Türkiye’ye ve CHP’ye.
Saldırılardan birincisi Meclis başkanını da alet ederek ittifak ortaklarını konuşturarak yeni anayasa tartışmaları. Cevabımız net oldu hem Kurtulmuş’a hem Erdoğan’a mevcut anayasa uymayandan anayasa yapılmaz dedik.
Dedik ki Gezi tutukları ailesine kavuşmadan, AİHM kararları uygulanmadan tam bir anayasal uyum olmadan bu kapıyı bir daha bu maksatla çalmayın dedik. Amaç yine anayasayı değiştirmek.
Amaç anayasa tartışmayı yeniden kendi gündemine almak.
Biz emekli konuşuyoruz, biz yoksulluk, umutsuzluk konuşuyoruz.
Tam o gündem kapandı, toplum hayat pahalılığı altında ezilirken bu sefer ‘3. Dünya Savaşı’nı’ konuşmaya, İsrail’in Türkiye’ye saldıracağını söylemeye geldik.
Kapalı toplantıda konuşulanları söylemedik, konuşulmayanları ifşa ettik.
Biz asgari ücrete zam diyoruz. Asgari ücretin alım gücü düştü 10 bin liraya. Biz umutsuzluğu umuda çevirmeye çalışıyoruz. Aman dediler bunlar bütün anketlerde ileride. Anayasa sisi hem gündemi ele alacak hem de Tayyip Bey’in gönlünü yapacak. Sonra 3. Dünya Savaşı’nı konuşmaya, İsrail’in Türkiye’ye saldıracağını Meclis kürsüsünden söylemeye başladılar. Başta bazı liderlerin, bazı kıdemli siyasetçilerin de söylediği şey tecrübemiz sayesinde ortaya çıktı. Kapalı oturum yapılacak dedik. Eğer hak verirsek susacağız ve destek vereceğiz ama sen bunu siyaseten yapıyorsan; söylemediğini ifşa edeceğiz. Gördük ki orada hiçbir şey konuşulmadı. Konuşulmayanı ifşa ettik. millet bunun korkuyu örgütlemek için olduğunu anladı. Kanun teklifi vardı. Hepimizden 60 milyar toplayacaktı. bütçe var, koy lazımsa. yok senden benden alacak. niye aidat, aidiyet yaratsın diye. Maskelerini düşürdük. Şimdi o kapalı oturumu eleştiren yok.
Tehlike büyük denirken o sırada savunma sanayii fonu teklif edilirken, TUSAŞ’a yapılan hain terör saldırsının hangi algıyı pekiştirdiğini ve örgütün hangi amaca hizmet etttiğini de aklımızda tutalım. PKK’nın bu eylemi kime yarıyor bunu kenara not edelim. PKK’yı ve bunları tanımak açısından. partimiz sürekli halkın gündemini konuşurken yeni bir saldırı ve hamle ülke gündemini meşgul etmeye başladı. Bahçeli önce el sıkıştı. Sonra Öcalan’ı kendi konuştuğu kürsüye davet etti. Bugün Bahçeli ‘Sözümün arkasındayım’ dedi. Esas bunu ömrüm boyunca saklayacağım aklındaki baklayı çıkarıyor. Birbiriyle huzura kavuşamayanlar, birbirleri ile bir arada yaşayamayanlar ayrımcılığı nasıl giderecek? Bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mı? Sayın Erdoğan güvencedir, milletin sevdalısıdır, bize göre tek seçenektir diyor Bahçeli. Bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru değil midir diyor. Erdoğan’ın kürk sorunu vardır. bunlarca dost sorunu yoktur, Erdoğan’ın post sorunu vardır. Sırf Erdoğan geçmişte ‘Balda tuz bulunmaz bir tek senden cumhurbaşkanı olmaz’ dediği Erdoğan için bir kez daha başkan seçilsin diye Öcalan’ı Meclis’e getirmekten bahsetmektedir.”
Meğer asıl dertleri Kürt sorunu değil asıl dertleri Erdoğan’ın seçilmesiymiş”
“Kuyumcudan kayyuma 418 bin liralık hediye faturası”
“Şimdi tekrar göstermenin, tüm Türkiye’ye göstermenin zamanıdır” diyerek Soylu ile Yaman’ın Mardin’de esnafla fotoğraflarını gösteren Özel şunları söyledi:
“Büyük bir keyifle birlikte gezerlerken kuyumcu sesleniyor: ‘Bakanım, size bir tespih hediye etmek istiyorum.’ Biz o kısmını görüyoruz ve bize şunu söylüyorlar: ‘Soylu kayyum atadı ama vatandaşla arası iyi. Bak, Mardinli esnaf yoldan çevirip tespih hediye ediyor.’ Sonra bu kuyumcu, Eyüp Altın Fırat Silver adlı kuyumcu, kayyumun yönettiği belediyeye fatura kesiyor. Fatura tespih ve takı faturaları. Açıkça yazmış. Utanmak yok. Demişler ki ‘Geçerken çağır, ajans çeksin, servis edelim, parası sorun değil.’ Bakın, Süleyman Soylu’ya Eyüp Altın’ın kestiği faturayla 39 bin 883 liraya tespih. Sadece Soylu’ya mı kesmiş? Mehmet Özhaseki’ye, eski gençlik kolları başkanı Abdurrahim Boynukalın’a, Fikri Işık’a, İsmet Yılmaz’a. Verilenlerin hepsi 2017 yılında. Bir tane de bir şehit ailesine verilmiş, onu hesaba katmıyoruz. O kuyumcudan o kayyuma 418 bin liralık hediye faturası.”
“Düzmecenin faturasını bile Mardin’e ödetecek kadar vicdansızlar”
Eski Bakan ve şimdiki AKP Milletvekili Süleyman Soylu’ya “Bu tespih nerede” diye soran Özel, şöyle devam etti:
“Parasını Mardin ödedi, bu tespih nerede? İşte kayyum bu. Bunu yapmaya geliyorlar. Gidin, görün. Mardin’de belediyecilik hizmeti diye bir şey yok. Enkaz kaldırılmaya çalışılırken bir kez daha atıyorlar. Süleyman Soylu’ya o tespih 39 bin liraya verildiğinde, 2017’de dolar 3 buçuk lira. Bugün 35 lira. Bugünün parasıyla 350 bin lira güya. Etmez, edemez. Kim bilir daha ne pislikler, o faturanın içinde daha neler neler var? Ama Mardinli esnaf, kayyum belediye başkanıyla Süleyman Soylu’yu yoldan çevirdi. ‘Sayın Bakanım sizi çok seviyorum. Size bir tespih hediye etmek istiyorum’ dedi. Bu düzmecenin faturasını bile Mardin’e ödetecek kadar vicdansız bunlar.”