Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Çand Amed Kültür ve Kongre Merkezi’nde halk buluşması düzenliyor. Çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi de buluşmaya katıldı.
Buluşmada konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, kapitalist sisteminin büyük bir bunalım içinde olduğuna işaret ederek, “Dünya hiç olmadığı kadar çok adaletsiz bir anlayışla karşı karşıyadır. Birkaç büyük şirketin elde etmiş olduğu kar bile bir kıtada yaşayan insanların bütün gıda ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeydedir. Birkaç insan birkaç yüz milyon insanın tüketeceği gıda kadar kar edebiliyor. Bu kardan da taviz vermeden daha fazla elde etmeye çalışıyorlar. Bu da ciddi bir krize sebebiyet veriyor” dedi.
Barış vurgusu
Yaşanan krizin çatışma ve şiddetle aşılmaya çalışıldığına dikkati çeken Bakırhan, çatışmaların merkezinin ise Ortadoğu ve Kurdistan coğrafyasının bulunduğunu kaydetti. Bakırhan, “Türkiye’nin son 40 yılda yaşadıkları ortada. Savaş neredeyse her yere sıçrama ihtimali taşıyor. Biz de hem Kürdistan coğrafyası olarak hem de Türkiye olarak bu savaş girdabının tam merkezinde yaşıyor. Kaos kriz ve ciddi bir girdap var. Bulaşanı içine alan değiştiren dönüştüren bulaşanın yıkıldığı yakıldığı bu süreçte Türkiye bu girdabı atlatabilir mi? Evet tehlikeli bir girdap var bu girdaptan kurtulmanın tek yolu kim olursa olsun hangi ülke olursa olsun kendi toplumsal barışını sağlamalıdır. Kendi toplumsal barışını sağlamayan, kendi içindeki farklılıkları yok sayan, şimdiye kadar klasik inkar anlayışı ile devam eden ülkeler bu girdaba kapılabilir” diye kaydetti.
“Biz Ortadoğu’da bu çatışma ve kaosa hem Türkiye’deki iktidar ve muhalefet arasındaki kutuplaşmaya üçüncü yol olarak bir fikriyat öneriyoruz” diyen Bakırhan, ülkenin en büyük meselesinin Kürt sorunu olduğunu vurguladı. Bakırhan şunları söyledi:
“Şimdi yönetenlere soruyoruz; ülke, dediğimiz anlamda güvenli bir ülke midir? Oturup bunun üzerine muhakeme etmek, tartışmak gerekiyor. Kendi sorununu çözen hiçbir ülke ne girdaba girer ne de uluslararası hegemonik güçlerin hayata geçireceği oyunlara gelmez. İç barışını, toplumsal barışını sağlayan hiçbir ülkenin güvenlik sorunu olmaz. Güvenlik sorunu olan ülkeler kendi içinde sorun yaşayan ülkelerdir. Güvenlik kaygısı duyan ülkeler kendi içinde ki sorunları çözmeyen ülkelerdir. Onun için Türkiye’nin önünde tarihsel fırsatlar bulunuyor. Tarihsel fırsat demişken, Türk-Kürt ilişkileri, Türklerin Anadolu’ya girdiği günden bu ayna kadar yeniden mercek altına alınmalıdır. Türkilerin Kürtlerle kurmuş olduğu doğru temeldeki ilişkiler her zaman tarihte yeni atılımları açılımlara, yeni süreçlerin başlangıçlarına sebebiyet vermiştir. Malazgirt’ten Kurtuluş savaşına kadar tarihe iyi bakarsak Kürtlerle doğru temelde saygın onurlu kurulan ilişkiler her zaman Türkiye’de yaşayan halkların ve inançların lehine sonuçlar yaratmıştır. Ama birileri bunu görmemiştir, görmek istememiştir. Kürt ve Türk tarihsel ilişkilerini kendi iktidarı için araçsallaştırmışlardır bugüne kadar ama artık önümüzde ki günlerde ya bu ilişkileri reddedecekler ya da demokratik bir temelde Kürt-Türk ilişkilerini yeniden bir zemine vesile yapacaklar.
Öcalan’ın verdiği mesaj
Biz nerede miyiz? Biz buradayız, bu konudaki düşüncelerimiz hiçbir zaman değişmedi. Kürt-Türk ilişkilerinin demokratik bir zemine oturmasını savunuyoruz, destekliyoruz. Yakın zamanda bunun için çok önemli bir fırsatta ortaya çıktı. 44 aydır ailesi ve avukatlarıyla hukuksuzca görüştürülmeyen sayın Öcalan’ın vekilimiz Ömer Öcalan ile görüşmesinden sonra hem bizler hem de alkış çaldığınız gibi hem emin olun yaşayan emekçiler, Tekirdağ’daki fabrikada yaşayan işçileri, tarım ve hayvancılıkla uğraşan, geçimini sağlayamayan esnaf da bile büyük bir umut yarattı. En son Bursa’da bir etkinliğe katılmıştım. Görüşmeden sonra Kürtlere negatif bakan insanlar dahi artık bu mesele bir biçimiyle çözülsün, önemli bir zemini var dediler. Evet, Sayın Öcalan çok net bir şey söyledi. ‘Bu çatışma ve şiddet zemininden çıkmak için hukuki ve siyasi bir zemine evrilirse ben de elimden gelen bütün katkıyı sunmaya hazırız, bu konuda kendime güveniyorum’ dedi. Biz diyoruz ki ne güzel bir büyük bir şans ortaya çıktı. Sayın Öcalan bu meselenin diyalog ve müzakere ile çözülmesini istiyor. Onun kurmuş olduğu parti KCK de üst düzeyde açıklamalar yaparak Sayın Öcalan’ı işaret etti.
Değerli arkadaşlar henüz bir süreç yok. Kimi kanalları açtığımızda maşallah her şeyi konuşuyorlar, çözüyorlar bizim olmadığımız ortamlarda. Türkiye’de böyle bir gelenek de var. Muhatabının dahil olmadığı tartışmalarla sorunlar tartışılıyor. Muhatabının kendisi orada yok, muhatabın ne dediği orada yok ama birileri onun üzerine defalarca yorumlar yapıyor. Henüz bir tartışma düzeyindedir. Bir sürece evrilir mi evrilmez mi bu konuda çok emin değiliz. Karşımızda bir iktidar ve ortakları var. Ne kadar tutarlılar, samimiler, Ortadoğu’daki bu girdaba kapılmamak için bu meseleyi kapılmamak için samimi bir şekilde meseleyi masaya yatırıp diyalogla müzakere ile çözmeye çalışacaklar emin olun biz de bilmiyoruz. “
(MA)