Sanatçı Ferhat Tunç’un yargılandığı İstanbul Adliyesi 36’ncı Ağır Ceza Mahkemesi 25 Eylül 2018 tarihindeki gerekçeli kararında, Tunç hakkındaki iddiaları hatırlatarak, “örgüt propagandası yapmak” suçunu işlediğinin sabit olduğunu öne sürmüştü. 5 Eylül 2016’da “milyonlarca bir halkın Önderim dediği Öcalan ile ilgili endişeler giderilmelidir, tecridin son bulması için..” sözlerini paylaştığı için Tunç’a dava açılmıştı.
Mezopotamya Ajansı’ndan Ömer İbrahimoğlu’nun haberine göre, Tunç’a, sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek verilen ceza Yargıtay tarafından onandı.
‘Düşünce ve ifade özgürlüğüne inanıyorum’
20 Haziran 2017 tarihli Tunç’un savunmasının da yer aldığı gerekçeli kararda, “35 yıllık bir sanat hayatım vardır. Bugüne kadar 23 albüm yaptım. Sadece sanatımla değil sosyal ve siyasal paylaşımlarımla yer aldım. Düşünce ve ifade özgürlüğüne sonuna kadar inanıyorum ve bunun eksiksiz olarak kullanması taraftarıyım. Malumunuzdur ki bir ara PYD özellikle Suriye’deki olaylar sırasında hükümet tarafından Suriye’de destekleniyor ve sınırda da ülke topraklarından geçiş sağlanıyordu. O tarihlerde de Salih Müslim Ankara’da ağırlanmıştı hatırlanacağı üzere” diye belirtmişti.
Tunç’un 24 Mayıs 2016 tarihinde X ve Instagram paylaşımlarında, YPG ve YPJ’lilerin fotoğrafını paylaştığını ve “övdüğünü”, YGP ve YPJ flamalarını paylaştığını, 5 Eylül 2016’da “milyonlarca bir halkın önderim dediği Öcalan ile ilgili endişeler giderilmelidir, tecridin son bulması için..” sözlerini paylaştığını ve bu paylaşımlarla Tunç’un “örgüt propagandası yapmak” suçunu işlediği öne sürülerek, 1 yıl 11 ay 12 gün hapis cezası verildiği belirtildi.
‘Abdullah Öcalan paylaşımı ifade özgürlüğüdür’
Abdullah Öcalan ile ilgili yaptığı paylaşımlara dair ise Tunç, savunmasında şunlara yer verdi:
“Abdullah Öcalan ile ilgili tweet paylaşımı yaptım. Tam olarak hatırlamamakla birlikte tecrit koşullarını protesto etmek adına cezaevlerinde açlık grevlerinin başladığı bir dönemdi. Bende bir sanatçı olarak insanların cezaevlerinde ölmesine karşı çıkıp tepkimi dile getirmiştim. İfade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Öcalan ile hükümet ve devlet yetkilileri çözüm sürecinde İmralı adasında defalarca görüştüler. Çözüm sürecinin tekrar başlatılmasını umut ediyorum. Rojava demokratik özerk yönetiminin Norveç’in başkenti Oslo’da temsilcilik açtığını kutladığım içinde suçlandım. DAİŞ’e karşı birlik kuran Suriye halklarının bu oluşumunu hayırlı buldum ve internet ortamında ifade ettim. Oslo’ya davet edilmiştim ancak gidememiştim. Hayırlı olsun temennisinde bulunmuştum. Kürtlerle temas kurulup Rojava ve Türkiye arasında kültürel ve ticari köprüler kurulmuş olsaydı kimin zararına olacaktı. Aslında yargılanmak istenen ben değilim, Kobanê ve Rojava yargılanmak istiyor.”
Yargıtay’a taşındı: Hukuka ‘aykırılık’ bulunmadı
Tunç’un avukatı yerel mahkemenin kararını, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2’nci Ceza Dairesi’ne taşıdı. Bölge Adliye Mahkemesi de yerel mahkemenin kararını yerinde bulurken, Tunç’un avukatı dosyayı Yargıtay’a taşıdı. Tunç’un avukatı, Yargıtay’a yaptığı başvuruda paylaşımların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmesi gerektiğini belirtti.
Dosyayı inceleyen Yargıtay, Tunç hakkında verilen cezayı onadı. Yargıtay onama kararında, hükme esas alınan delillerin “hukuka uygun” olarak elde edildiğini öne sürerek, “Aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla, yargılanan müdafinin yukarıda ilgili bölümde ileri sürdüğü temyiz sebepleri ve sair hususlar yerinde görülmemekle, sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır” denildi.