Türkiye Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan partisinin grubunda konuştu.
”Bahçeli’ye grubum adına, aziz milletim adına selam ve şükranlarımı ifade ediyorum” diyen Erdoğan, ”Devlet Bey, feraset ve tecrübesiyle, akıl dolu cümleleriyle daima tarihe not düşen ve istikamet çizen bir liderdir. Son çağrılarını bu çerçevede okuyanlar tarihi fırsat çerçevesini görmekte ve heyecanlanmaktadır. Kendi şahsi gündeminde olanlar boş laf bataklığında çırpınmayı sürdürmektedir. bizim muhattabımız milletimizdir. Gerisi laf-ı güzahtır. Bizim Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki bölücü terör örgütüne, kandan beslenen Kandil’deki terör baronlarına hiçbir çağrımız yoktur. Olamaz” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:
“TUSAŞ çalışanlarımızın yaşadıkları kalleş saldırıya rağmen daha güvenli gördüm. Gözlerinde tam anlamıyla bir adanmışlık duygusu vardı. Bizzat kendi ifadeleriyle hainlere rağmen şehit arkadaşlarının ruhlarını şad etmeyi sürdüreceklerine inanıyorum. Cumhuriyet, belli bir şahsın, etnik kökenin cumhuriyeti değildir. Bu cumhuriyet zenginin olduğu kadar yoksulun da cumhuriyetidir. Bu cumhuriyet inancı, düşüncesi, yaşam biçimi, hayat tarzı her ne olursa olsun kendisinin bu topraklara ait hisseden her bir ferdin cumhuriyetidir. Bu cumhuriyet, Türk’ün olduğu kadar Kürt’ün de cumhuriyetidir. Geçtiğimiz bir asır boyu yaşadığımız sorunlar cumhuriyetten değil fikrin arkasına saklanarak onu istismar edenlerden kaynaklandı. Cumhuriyet fikrinin arkasına saklanıp zulmettiler, ötekileştirdiler, bu ülkenin huzuruna, birliğine, ezeli ve ebedi kardeşliğine en büyük zararı verdiler.
Sevr’de bize bir harita dayatarak sizin ülkeniz şurası olacak dediler, Hayır, biz haritamızı kendimiz çizeriz dedik. Milli mücadele ile haritamızı şehitlerin kanıyla çizdik. hür irademizle toprağımız için savaşarak bağımsız vatanımızı inşa ettik. Yakın coğrafyamızdaki bazı ülkeler aynı başarıyı gösteremedi. bu coğrafyada tam bir asırdır kan, savaş, çatışma dinmiyor. Türkiye de bu kaostan ister istemez etkileniyor. Coğrafyamızdaki kaosa bakanlar ürkmüş, tedirgin olmuş ve cumhuriyetimize ürkek bir kuş muamelesi yapmışlardır. Kapanmaya, kısıtlamaya ve iç düşmanlar üretmeye yol açmıştır. Özellikle gençlerimiz şunu çok iyi bilmeli; Türkiye sıradan bir devlet değildir. 29 Ekim 1923’te ilk defa sahneye çıkmış değil, sahneye yeniden çıkmış bir milletiz. 29 Ekim çok önemlidir, tarihin kritik bir dönüm noktasıdır. bu aziz millet yüz ve bin yıllardır hem tarih sahnesinde var olan, tarih yazan bir millettir. şu yeryüzü üzerinde korkuyu korkutan ve korkutacak olan yegane millet mensubu olduğumuz asil millettir. Son örneği; 15 Temmuz’dur. iftiharla yürümeyi hak eden yegane millet bizim milletimizdir. Bu millet değil kendinin bütün coğrafyanın, ezilenlerin ve hatta tüm insanlığın umudu bir millettir. Unutmayın düşersek yeniden doğruluruz. Yanarsak; küllerimizden yeniden doğarız. Yıkılırsak yeniden dimdik ayağa kalkarız. kolumuzu, kanadımızı kesseler daha güçlü bir fidana dönüşürüz. kimse bizi yalnız bellemesin. İşte onun için söylüyorum; bu cumhuriyet korkmaz. Korku cumhuriyetimizin bir vasfı asla olamaz. İstiklal Marşı bile korkma diye başlayan bir milletiz. Kucaklayarak kollanır büyütülür ve yüceltilir.
Cumhuriyetimizin mayası kardeşliktir. Onu ayakta tutacak olan da şüphesiz içinde bulunduğumuz kardeşliğimizdir. Cumhuriyetimiz önemli mesafeler katetti. Savaştan çıkmış bir ülke bugün dünyanın 11. ekonomisidir. Ülkemizin her köşesini imar ettik. yurdumuzu okullarla, hastanelerle, yollarla, köprülerle donattık. İddialarımızı, ideallerimizi sımsıkı muhafaza ettik. Hatay’daydık, o büyük deprem darbesinin geçirmiş olan Hatay’da yeniden diriliş, ayağa kalkış var. Bize durmak yok, küllerimizden dipdiri ayağa kalkarak yola devam edeceğiz.
Belli dönemlerde cumhuriyetin öz evlatları ötelendi, hırpalanadı. Elbet güzel günler de gördük ama daha fazla hüzün gördük. AK Parti’mizi kurarken en büyük hedefimiz devlet ile milleti kucaklaştırmak, milletimizin kardeşliğini yüceltmekti. Bu ülkede dindarlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılıyordu, ayrımcılığa son verdik. Yoksulun sesi, nefesi olduk. Yaşanan ihmal ve acılardan nemalanlar sorunları istismar ettiler fakat biz yılmadık. Kardeşliği büyütmekten asla vazgeçmedik. Doğu ve Güneydoğu illerimize en fazla yatırımları biz yaptık. Hak ve özgürlükleri genişletme konusunda en cesur adımları biz attık.
Kardeşliğin önüne set çektiler, tuzaklar kurdular. Emin olun çok ihanet gördük. Hatta kelimenin tam anlamıyla sırtımızdan hançerlendik. Ancak umudumuzu kaybetmedik. Kardeşlik hukukundan asla ve asla ayrılmadık. Türkiye’nin ve milletimizin aydınlık geleceği için ne yapılması gerekiyorsa asla geri durmadık. Topyekün nesillerin hayatını etkileyecek bir meseledir bu. Rabbim ömür verirse bu meseleyi milletimizin gündeminden tamamen çıkaracağız.
Türkiye bugün düne göre çok farklı bir yerde. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle devlet içindeki uyumu ve koordinasyonu güçlendirdik. özellikle ordumuza, emniyetimize, istihbaratımıza sızmış olan hain FETÖ örgütünü temizledik.
Buradan Sayın Bahçeli’ye grubum adına, aziz milletim adına selam ve şükranlarımı ifade ediyorum. Devlet Bey, feraset ve tecrübesiyle, akıl dolu cümleleriyle daima tarihe not düşen ve istikamet çizen bir liderdir. Kendisi vatan sevgisinin, millet sevgisinin, en önemlisi de cumhuriyetçiliğin ne olduğunu en çarpıcı şekilde ifade etmiştir. Son çağrılarını bu çerçevede okuyanlar tarihi fırsat çerçevesini görmekte ve heyecanlanmaktadır. Kendi şahsi gündeminde olanlar boş laf bataklığında çırpınmayı sürdürmektedir. bizim muhattabımız milletimizdir. Gerisi laf-ı güzahtır. Bizim Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki bölücü terör örgütüne, kandan beslenen Kandil’deki terör baronlarına hiçbir çağrımız yoktur. Olmaz da… TUSAŞ’a yapılan kalleş ve alçakça saldırı gösterdi ki teröristin anlayacağı dil terör ile tavizsiz mücadeledir.