Bir köylünün samanlığında yangın çıkar. Köy ahalisi samanlığın içinde bir adam olduğunu fark eder. Yangını el birliğiyle söndürdükten sonra, adamı ağır yaralı olarak apar topar hastaneye götürürler.
Hastanede bulunan doktor, adamı muayene etikten sonra bir de röntgen çekilmesini ister. Çekilen röntgeni incelediğinde adamın her tarafında kırıklar olduğunu görür.
Doktor şaşkınlıkla adama sorar :
─ Siz hastanemize yanık tanısıyla gelmişsiniz ama vücudunuzda yanıktan çok kırık var.
─ Bu nasıl oluyor ?
Adam cevap verir :
─ Samanlık yanarken alevler bana da sıçradı.
─ Köy ahalisi samanlığa girdiğinde kıyafetlerim yanmaya başlamıştı.
─ Beni kürekle söndürdüler.
Hükümetin açıkladığı 2025 yılı bütçesi insana bu fıkrayı hatırlatıyor. Hükümet sözüm ona ‘ekonomik yangını’ söndürmek için bir program uyguluyor. Ona uygun bütçe hazırlıyor. Ama bütçede yazanlara bakınca, bir avuç sermayedar dışındaki yurttaşların fıkradaki köylüden daha beter duruma düşeceği görülüyor.
Ülkenin işçisi, memuru, emeklisi, esnafı, çiftçisi hem yanmaya devam edecek hem de tümünün kemikleri kırılacak!
Abartıyor muyuz?..
Yangın artacak
Yangın: Hayat pahalılığı krizi altında yoksullaşma!
Kimleri yakıyordu?
Yüksek enflasyon altında ücret ve maaşları eriyen işçi ve memuru…
Ürettiği ürününü geçen yılki fiyattan ya da az üzerinde satmak zorunda bırakılan çiftçiyi…
Milyonlarca emekliyi…
Küçük esnafı… Dar gelirliyi…
Şimdi 2025 bütçesi diyor ki siz daha çok vergi vereceksiniz.
2025 yılı vergi geliri hedefi 11 trilyon 139 milyar lira.
İçinde bulunduğumuz yıl hedefi ne kadar?.. 7 trilyon 407 milyar TL…
Vergi hedefi artış oranı yüzde 50!
Kim ödeyecek bunu? Tabii ki yananlar yani ülkenin emekçileri.
Öyle yazıyor, bütçede.
Şirketlerin, bankaların kârlarından ödedikleri kurumlar vergisinin, toplam vergi gelirleri içindeki payı sadece yüzde 12.78!
İçinde devasa banka ve şirketlerin yer aldığı 1 milyon 100 bin kurumlar vergisi mükellefi sadece 1.6 trilyon ödeyecek.
Patronlar masraf gösterip ödemediği için çoğunu emekçilerin ödediği KDV bunun 3 katı olacak.
Nedeyse tamamına yakınını yine bordro mahkumu emekçilerin ödediği gelir vergisi bunun 1.5 katı olacak.
Vergide adaletsizlik aynen sürecek!
***
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek isyan ediyor: “Kimse vergi vermek istemiyor. İspat yükümlülüğünü devletten alıp mükellefe yüklememiz gerekiyor.”
İyi de bu isyan kime?
Asıl alınması gerekenden vergi almak isteyen bir irade, bir hükümet, bir bakan yok ortada!
İspata da gerek yok. Her şey ortada.
Aksine… Muafiyet, istisna, teşvik adı altında zenginden vergi almak istemeyen bir devlet var; önümüzdeki yıl, 2.8 trilyon TL’lik vergiyi alabilecekken almayacak, bağışlayacak. Bunun en az 2 trilyonu sermayeye kıyak!
Tüm bunları orta vadeli programa yazan, bunun yazılı olduğu programın uygulama şefi Şimşek’in ta kendisi değil mi?
İsyan ediyor çünkü yolunacak kaz arıyor!
***
İşin bir de finans sermayeye bolca faiz ödeme boyutu var.
Ödenecek faiz: 1 trilyon 950 milyar lira.
İçinde bulunduğumuz yıl için iç ve dış borç faizleri için 1 trilyon 254 milyar lira ayrılmıştı.
Önümüzdeki yıl yüzde 55 artmış olacak.
Görüldüğü gibi daha çok vergi, daha çok faiz ödemesi… Yangın büyüyecek!
Söndürme aparatına bak
Rakamları hatırlayalım!
Bütçe bu yıla göre yüzde 40 genişleyecek (14 triyon 380 milyarlık büyüklüğü ile.)
Vergi yüzde 50 artacak.
Faiz ödemeleri de yüzde 55.
Gel gör ki hedeflenen enflasyon yüzde 17.5.
Nasıl olacak. Enflasyon nasıl düşürülecek?
Bütçe açık açık diyor ki… Ücretler enflasyonun sebebidir, kürekle döveceğiz.
Bütçe gerekçesindeki bu cümle başka ne anlama gelebilir ki: Ücret-fiyat sarmalının önlenmesine yönelik asgari ücret artışlarının dezenflasyon süreciyle uyumu gözetilmeye devam edilecektir.
22 yıllık iktidarları boyunca hiç bu kadar açık ücretleri enflasyonun suçlusu ilan etmemişlerdi; ‘Ücretleri düşük tutacağız’ itirafını programa yazmamışlardı.
Yazıyor ki ayrıca…
Tarımsal ürünlerin alım fiyatları, kamu maliyesine etkileri, piyasa dinamikleri ve program hedefleri de dikkate alınarak, geçmiş enflasyona endeksleme davranışının azaltılmasına yardımcı olacak şekilde belirlenecektir.
Bu sözler çiftçinin ürettiğine, yüzde 17.5’lik hedef enflasyona göre artış yapacağız, çiftçinin belini kıracağız demektir.
Kürekle dalacaklar!
Bütçeden anlıyoruz ki asgari ücret en fazla yüzde 25 artacak.
2025 bütçesinin detaylarını paylaşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz dedi ki… “Asgari ücreti vergi dışı tuttuk. Bu kapsamda 2025 yılında 810 milyar lira vergi istisnası öngörüyoruz”.
Bu yıl asgari ücretin vergiden muaf tutulan kısmı 650 milyar liraydı. Bu istisnanın yüzde 25 artacak olması ücretin de aynı oranda artacağına işaret.
Yıl sonu enflasyon resmi rakama göre bile yüzde 45’e yakın olacak. Aylık ortalamalara göre yüzde 60’ın üzerinde… Ama asgari ücrete sadece yüzde 25 artış. Kemik kıran cinsten!..
Asgari ücret yılbaşında açıklandığında dahi açlık sınırının altında kalacak, muhtemelen.
***
Asgari ücretliye yok ama müteahhide var.
2025 yılında şehir hastaneleri müteahhidine 104.6 milyar TL garanti ödenecek.
Köprü ve otoyollara 94.6 milyar TL…
Avrasya Tüneli’ne de 3 milyar TL.
Tam da IMF’nin buyurduğu gibi
IMF heyetinin 11 Ekim 2024 Türkiye raporu diyor ki…
Aferin, kemer sıkmaya devam…
Asgari ücrete hedef enflasyona göre zam yapılmalı…
Asgari ücrete yılda bir kez zam yapılması ve emeklilere fazla zam yapılmaması enflasyon düşüşünde etkili oldu!
Tabii bunu süslü laflarla söyledi.
‘Daha sıkı gelir ve fiyat belirleme politikalarına geçiş devam etmelidir.’
‘Hükümet yetkilileri, ücret-fiyat sarmalı etkisini azaltmak için enflasyon beklentileri doğrultusunda artışlar yaparak ve rekabet gücünü de göz önünde bulundurarak yıllık ayarlamalara devam etmelidir.’ vb.
IMF’nin ruhu bütçede… Ve o ruh emekçinin canına okuyacak!