Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, devam eden Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına dair partinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.
‘Yenidoğan çetesi’ gündemi
Doğan, bebek ölümlerine neden olan ‘Yenidoğan Çetesi’ne işaret ederek, “Adeta bir seri cinayetten söz ediyoruz” dedi. Doğan, “Kamuoyuna yansıyanlar korkunç, korkunç kelimesi bunu ifade etmeye yetmiyor” diye kaydetti. Doğan, ortaya çıkan tabloyu “çürümenin fotoğrafı” olarak yorumladı. Doğan, Sağlık Bakanlığı’nın söz konusu soruşturmaya dair iddialara yanıt vermesi gerektiğini vurguladı. Doğan, soruşturmaya ciddiyetle yaklaşılmadığı, yeteri kadar önem verilmediği ve titizlikle ele alınmadığına dair konulara açıklık getirilmesi gerektiğini ifade etti.
‘Çözüm tarihi yaklaşımla mümkün’
Doğan, Kürt sorununun çözümü ve kalıcı bir barış için yıllardır mücadele verdiklerini belirtti. Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de yeni yasama yılında partisinin milletvekilleriyle tokalaşmasına dikkati çeken Doğan, Kürt sorununun çözümü gündeminin 1 Ekim gelişmeleriyle partinin gündemine gelmediğini vurguladı. Söz konusu çözümün uzun yıllardır partinin gündeminde olduğuna vurgu yapan Doğan, “1 Ekim’de ne oldu? Meclis açılışında bir el sıkışması sonrasında başlayan bir takım tartışmalar. Doğru tanımlamak gerekirse tartışmalar demek gerekiyor. Şunu tekrar ifade edelim; Kürt sorunu Türkiye’nin en büyük, en temel sorunu. Sadece Türkiye’nin değil, bölgesel ve uluslararası bir sorundan bahsediyoruz. Dolayısıyla bu kadar tarihsel ve köklü bir sorunun çözümü de tarihi ve derinlikli bir yaklaşımla ancak mümkün olabilir” dedi.
‘Tecrübelerden ders çıkarmak gerekiyor’
Doğan, şunları söyledi: “Çözümü için iyi niyet, sahicilik çok önemli, fakat yetmiyor. Sadece iyi niyet ve sahicilikle Kürt meselesini çözmemiz mümkün değil. Ciddiyet gerekiyor, derinlikli, tarihi bir yaklaşım gerektiriyor. Geçmiş tecrübelerden ders çıkararak, yeni şeyler söylemek gerekiyor Kürt meselesinin demokratik çözümüne dair. Kürt meselesinin demokratik çözümü gerçekleşmezse Türkiye’nin ne ekonomisi düzelir ne de ülkeye demokrasi gelebilir. Ya da demokratikleşmede bir ilerleme sağlanabilir. Niye? Çünkü yoksul bir ülke haline geldi. Zengin potansiyeli çok yüksek bir ülke Türkiye.”
(MA)