“Ölmek Var, Dönmek Yok” bir kararlılığın ifadesidir. Ölüm olsa bile istediğimi almak için sonuna kadar ısrarlı olacağım demektir.
52 gündür direnişte olan Fernas Madencilik Şirketinin Soma’daki kömür madenleri çalışanı işçilerin Ankara’ya taşıdıkları eylemde sık, sık kullandıkları slogan “Ölmek Var, Dönmek Yok” sloganı. Oysa Bağımsız Maden-İş sendikası üyesi işçilerin direnişlerinin ana gerekçelerinden birisi, çalıştıkları maden ocağında işçi sağlığı güvenliği önlemlerinin alınmadığı, ölümle karşı karşıya oldukları, 2014 yılında Soma Kömür İşletmeleri A.Ş tarafından işletilen kömür maden ocağında meydana gelen ve 301 işçinin can verdiği, çalıştıkları madende ölümlerin meydana gelmemesi için kamuoyu ile de paylaştıkları önlemlerin alınması isteği.
Bağımsız Maden-İş sendikasının son olarak direnişlerinin 44. gününde kamuoyu ile paylaştığı, “ Bir daha 301 olmasın diye Fernas’ta İş Sağlığı ve İş Güvenliği Raporu”nda işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin talepleri yer almakta. Söz konusu talepler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına iletildi mi bilmiyorum. İletilmemiş olsa bile yazılı basında yer alan bu taleplerin iki bakanlığın ilgili birimlerince bilinmemesi mümkün değil.
Sendika,
– Ocaktaki üretim metodunun gerektirdiği, delme-patlatma, kazı, nakliyat, tahkimat, havalandırma işlemlerinin işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uygun şekilde yapılmadığı,
– Yer altında kullanılan, dizel motorlu araç ve ekipmanların çıkardıkları egzos gazı nedeniyle karbon monoksit zehirlenmesi yaşanabileceği,
– Ocak havalandırmasının tekniğe uygun şekilde yapılmadığı,
– Yer altında, su içinde bulunan ortamda kullanılan elektrikli ekipmanlarda alınmayan önlemler nedeni ile elektrik akımına kapılanabileceği,
– Ocaktaki, gaz izleme sensörlerinin uygun yerlerde konumlandırılmaması nedeniyle, biriken metan, karbon dioksit, karbon monoksit gazlarının bulunduğu seviyenin doğru şekilde izlenemediği,
– Kaynak vb. ateşli işlerin yapılabilmesi için gereken gaz ölçümünün yapılmadığı,
– Ocakta gerektiği kadar işçi ile üretim yapılmadığı için işçilerin uzmanlığı olmayan işlerde çalıştırıldığı,
– Yüksekte yapılan çalışmalarda önlemler alınmadığı için yüksekten düşerek ölümlerin yaşanabileceği,
– Yanlış çalışma metodu nedeniyle, ocağı su basabileceği iddiasındadır.
Kömür madenlerinde çalışanların karşılaşacakları önemli sağlık problemlerinden birisi de pnömokonyozdur. Her zaman olduğu gibi meslek hastalığı olgusunun değerlendirilmediğini görüyoruz.
Örgütlenme, sendikal haklar, ücret artışı taleplerinin yanında öne çıkan talep, çalışırken ölmeme talebi idi. Sendikalaşan işçiler, işten atıldı, farklı direnişler ortaya koydu, çıplak ayakla, Soma’dan Ankara’ya günlerce süren yürüyüş yaptı. İlgililerle görüşme talepleri karşılanmayınca Ankara Kurtuluş Parkı’nda oturma eylemine başladılar.
Önceden izin almaksızın toplu gösteri ve yürüyüş yapmak anayasal haktır, güvenlik güçlerinin Anayasayı, Uluslararası Sözleşmeleri, yasaları, Anayasa Mahkemesi’nin bu yönde kararlarını yok sayan müdahaleleri kabul edilemez. 14 Ekim günü açlık grevine başlayan işçiler 15 Ekim’i, 16 Ekim’e bağlayan gece gözaltına alındı. Bu yazının yazıldığı saatlerde serbest bırakıldılar.
Anayasa, Uluslararası Sözleşmeler, Yasalar çerçevesinde sendikalaşma bir haktır.Özak Tekstil, Polonez, YK Enerji, As Plastik, Ekol Ofset, İbraş Kauçuk, Gemlik Azot başta olmak üzere birçok işyerinde sendikalaşan işçilerin işten çıkartıldığı gerekçesiyle direnişler yapıldı.
İşçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin taleplerin ön planda olduğu direnişlere Türkiye işçi sınıfı tarihinde çok rastlanmamakla birlikte Bağımsız Maden-İş’in paylaştığı talepler teknik olarak yerine getirilmesi gereken taleplerdir. Aksine bir durum söz konusu ise bunları ispat etme ve kamuoyu ile paylaşma başta işveren olmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın sorumluluğundadır. İşveren sendikanın işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin paylaştığı taleplere tek tek yanıt vermemekle birlikte, madende işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda problem olmadığını açıkladı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı hem işten çıkarmalar hem de işçi sağlığı ve güvenliği konusundaki taleplerde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı da işçi sağlığı ve iş güvenliği konusundaki taleplerde sessizliğini sürdürüyor. Sınıflı toplumlarda kamu makamlarının sınıflar arasındaki uyuşmazlıklarda tarafsız olmadığı bilinen bir gerçekliktir. Sessiz kalmak işten atılmaları onaylamak, işçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin talepleri görmezden gelmek anlamına gelir.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı denetim yapmayarak görev ihmali yapmaktadır.
Unutmayalım ki, 2014 yılında 301 işçinin öldüğü Soma katliamından birkaç ay önce muhalefet partilerinin Soma Kömür Madeni İşetmesinde işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda TBMM araştırması yapılması önergesi AKP oyları ile reddedilmişti, sendikanın belirttiği hususlar ve işçi sağlığı güvenliğine ilişkin diğer hususlar ilgili bakanlıkların denetimi ve TBMM tarafından oluşturulacak komisyonca araştırılarak gerçekler ortaya çıkartılabilir.
Başarmanın yolu, direnenleri yalnız bırakmamaktan geçiyor. Sendikalar, meslek örgütleri, sol, sosyalist, devrimci partiler 2009 yılında Tekel Direnişinde, 2005 yılında SEKA direnişinde, 2018 yılında Flormar direnişinde gösterdikleri dayanışmayı gösterdikleri taktirde, işçiler başaracak.
Bağımsız Maden İşçileri Sendikası Başkanı Tahir Çetin ve maden işçisi Ali Faik İnter, ihbar tazminatları ve ücret alacakları için gittikleri Ankara’dan dönüş yolunda geçirdikleri trafik kazası sonucu yaşamlarını yitirdi. Onlar ölünceye kadar mücadele ettiler. Yollarından giden mücadele arkadaşları işyerinde ölmemek için çıktıkları yolda “Ölmek Var, Dönmek Yok” diyor, ben de diyorum ki, bu kararlılığa ölmek değil, yaşamak yaraşır.
ÖLMEK YOK, DÖNMEK YOK.