Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar geçtiğimiz gün yaptığı bir açıklamada, Türkiye’nin 50 yılda ürettiği doğal gazın bir yılda Karadeniz’deki sahadan üretileceğini iddia ederek, “Uluslararası petrol ve doğal gaz şirketlerinden Sakarya sahasında ortaklık için teklifini veren var, teklif verme hazırlığı içerisinde olan var. Mevcut sahaya ortak olmak isteyenler var” [diyerek] dikkat çekti. Diğer yandan eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in yerli-milli süslemesiyle yaptığı bir açıklamadaki “Gazı bulduk, vatandaşımız müsterih olsun. Bu faydayı 84 milyon insanımız hissedecek” sözleri Bayraktar’ın açıklamasıyla ters yüz edildi.
Kamusal yanı yok
Bugüne kadar ucuz elektrik kullanacağız açıklamalarıyla inşa edilen yüzlerce santral halka değil sadece şirketlere kazandırırken yapılan son açıklamada da doğal gaz üretiminin kamusal hiçbir karşılığı olmadı açığa çıkmakta. Bayraktar’ın Habertürk TV kanalında yaptığı açıklamalarda, Sakarya Gaz Sahası’nda yapılan faaliyetlerin ticari olarak çok karlı bir iş olduğuna dikkati çekerek, bunun en önemli kanıtlarından birinin yabancı şirketlerden gelen ortaklık talepleri olduğunu belirtmesi kamusal yatırımlarla yerli-yabancı şirketlere yağma alanı açıldığını gösteriyor.
Ekolojik yıkım her yerde!
Türkiye’nin 50 yılda ürettiği doğal gazın bir yılda Karadeniz’deki sahadan üretileceğini söyleyen Bayraktar, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltarak ithalat faturasını düşürmeyi hedeflediklerini iddia ederek, Karadeniz’deki üretimin yıllık 7,5 milyar metreküpe ulaştığında enerji ithalat kalemini doğal gazda yüzde 15 düşüreceğini söyledi. Bayraktar, “Karada Gabar’ın yanında Hakkari’de, Van, Siirt, Şırnak üçgeninde Körkandil’de yeni sahalarda aramalarımız devam ediyor” sözleriyle yıkımın tüm Türkiye coğrafyasında farklı faaliyetlerle sürdüğünü gösterirken, diğer yandan Trakya’da kaya gazı üretimleri genişletilerek büyük bir ekolojik yıkım yaratılmakta.
Küresel ısınma ve doğal gaz!
Doğal gaz küresel ısınmanın baş müsebbibi olan metan (CH4) gazından oluşmakta. Doğal gaz, geçirimsiz kaya (caprock) tarafından yer altında tutulur ve çıkarılıncaya kadar orada hapsolmuş durumdadır. Bir bölgenin yüzey jeolojisine, sismik enerjiye (enerjinin Dünya’nın içinden yüzeyine nasıl hareket ettiğine) ve hatta yer altı kaya oluşumlarının manyetik özelliklerine bakılarak doğal gaz varlığı tespiti yapılmaktadır. Muhtemel bir doğal gaz varlığı tespit edildiğinde, ona ulaşmak için binlerce metre sondaj yapılır. Bu sondajlar sırasında ve sonrasında deniz ekosistemi kirletilirken, metan içeren doğalgaz kullanımıyla küresel ısınma giderek artmaya devam etmektedir.
Doğal gaz sondajları
Yeraltı kayasının içinde bulunan doğal gazın serbest bırakılması için kayalar kırılır. Bir delik açtıktan sonra mümkün olan en fazla gazı elde etmek amacıyla gazı içeride tutacak kimyasal malzemelerle delik doldurulur. Daha sonra, kuyuya elektrik yükleri gönderilerek etrafındaki kayaları etkilerler. Elektrik yüklemeleri kapatıldıktan sonra, kuyuya yüksek basınçlı bir sıvı kırma çözeltisi (zehirli kimyasallar) gönderilir. Bu çözelti, doğal gazı serbest bırakarak kayaları kırar. Gaz, kırma çözeltisinden hafif olduğu için kuyunun tepesine yükselir. Bu süreçte aynı zamanda kimyasal sondaj çamurları sondaj boyunca yüklenir ve bu kimyasal çamurlar karasal ortamlar için belirlenmiş kriterler gereği alıcı ortama bırakılmazken, atıklar deniz ortamına bırakılmaktadır.
Karadeniz ölürken!
Dünya petrol tekellerinden biri olan Shell TPAO’nun birlikte Karadeniz’de petrol aramalarına katkı verirken, Bayraktar’ın açıklamalarında Shell şirketinin bölgede boy göstereceği şimdiden belli. Karadeniz deniz suyu ısısı 30 dereceye çıkarken, bunun Karadeniz’i tamamen ölü bir denize dönüştürebileceği için önlemler alınması yönünde uyarılar yapıldı. Deniz üstünden 10-20 metre derinliğe kadar oksijenlenme görülebildiği, daha derinlerde ise oksijenin tükendiği açıklamaları yapılırken, Karadeniz’de yaşamın yok olmasını göze alarak doğalgaz sondajlarının yapıldığını ve petrol sondajlarının da başlatılacağını belirtmek gerekiyor.
İlk müşteri SOCAR
Türkiye’nin tek başına bu süreci gerçekleştirdiğini iddia eden eski bakan Dönmez’i SOCAR şirketinin açıklamaları boşa düşürmüştü. SOCAR Türkiye Yönetim Kurulu Başkan Vekili Vagif Aliyev’in, SOCAR Türkiye Üst Yöneticisi Zaur Gahramanov ile birlikte yaptıkları bir açıklamada, SOCAR’ın denizlerde petrol ve doğal gaz arama ve sondaj konusunda çok tecrübeli olduğunu, Karadeniz’in derinliği ve dalga şiddeti sebebiyle klasik bir platform kurmaya uygun olmayabileceğini, ancak insansız üretimi de içeren yeni teknolojilerle üretimin gerçekleştirilebileceğini ifade etmeleri dikkat çekiciydi.
Kiralık padişah isimli makineler!
Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan faaliyetlerin padişah isimleri verilmiş olan kiralık sondaj gemileriyle yürütüldüğü Türkiye’de enerji arz güvenliğini çözeceklerini iddia ederken tarih olarak 2026’yı işaret etti. SOCAR yöneticilerinin Karadeniz için ifade ettikleri tehlikelerden hiç söz etmeyen Erdoğan ve ekibinin bir göz boyama operasyonu yaptığı belirtiliyordu. Doğal gaz vaatleri aralıksız sürerken bunun kamusal hiçbir yanı olmadığı daha net görünmeye başladı. Karadeniz ekosisteminin yüzde 90 suyunda oksijen tükenirken atılan tüm adımlar yabancı şirketlerin katılımıyla ekolojik yıkımın büyütüleceğine işaret etmekte.