İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla bugün (15 Eylül) saat 17.00’de Beşiktaş İskele Meydanı’nda öldürülen Narin için bir araya gelenler “Narin’in hesabı sorulacak” ve “Katilleri değil çocukları koru” sloganlarıyla eylemdeydi.
Açıklamayı Eğitim Sen 7 Nolu Şube Başkanı Eren Ertin okudu. Ertin şunları söyledi:
FAİLLERİ DEĞİL, ÇOCUKLARI KORUYUN!
NARİN İÇİN İSYANDAYIZ!
8 yaşındaki Narin 21 Ağustos Çarşamba günü, ailesi tarafından gönderildiği Kuran kursundan çıktıktan sonra 80 mette mesafede kayboldu, 120 hanelik köyde 19 gün boyunca bulunamadı. Günler sonra didik didik arandığı söylenen köye 3 kilometre uzaklıktaki bir derede cansız bedeni bulundu.
Günlerdir “çok kapsamlı araştırma yapıyoruz” diye açıklama yapanlar, ne hikmetse 8 yaşındaki bir çocuğu köyünden yalnızca 3 kilometre uzaklıkta günlerce bir türlü bulamadılar. Ama dün Narin için adalet isteyenleri darp etmekten, yürüyenlerin elindeki Narin fotoğrafını yırtmaktan da geri durmadılar.
Narin’in cansız bedenine ulaşılmasının ardından aile üyelerinden anne, baba, 3 amca, kardeşler ile tutuklu bulunan amcanın eşinin de aralarında olduğu 21 kişi gözaltına alınırken Ensarioğlu Narin Güran’ın katledilmesine ilişkin soruları yanıtladığı konuşmasında aileyle 40 yıllık dostluğunun bulunduğunu ifade etmişti.
Biz bu açıklamayı çok iyi tanıyoruz!
Tanıyoruz çünkü çocuklara karşı işlenen herhangi bir suçun failinin tarikat, cemaat ya da hükümet bağlantısı olduğunda konu hep “çok hassas” olduğu için soruşturmaların kapatıldığına, delillerin karartıldığına, faillerin aklandığına yıllardır tanıklık ediyoruz.
Siyasal iktidarın her seferinde çocukları değil failleri koruduğunu alenen söylemekten çekinmediği hassasiyetini: Ensar Vakfı’nda çocukların istismar edilmesine “bir kereden bir şey olmaz” diyenlerden, tüm delillere rağmen Rabia Naz cinayetinin üstünü örtenlerden, 6 yaşında evlilik yoluyla istismar edilen çocukların davasından, Kuran kurslarında, tarikat yurtlarında ölü bulunduğu ya da intihar ettiği söylenen onlarca çocukla ilgili yapılan açıklamalardan tanıyoruz.
Kaybolan çocukların sayısı giderek artıyor, veriler açıklanmıyor!
Bu coğrafyada günde yaklaşık 40 çocuk kayboluyor. TÜİK kaybolduktan sonra bulunan çocuk sayısını açıklıyor ama toplam kaç çocuğun kaybolduğunu 2016’dan bu yana açıklamıyor. Tarikatlarla çocuk koruma protokolü imzalayan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 6 Şubat depremleri sonrasında kaybolduktan sonra bulunan çocuk sayısını gün gün açıklarken toplam kaç çocuk hakkında kayıp bildirimi olduğunu hâlâ açıklamıyor. Bakanlık kamuoyuna kayıp hiçbir çocuğun olmadığını söylüyor ama Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınlarıyla Dayanışma Derneği’nin verilerine göre en az 38 çocuğun akıbeti halen bilinmiyor.
İçişleri Bakanlığı 2019 verilerine göre Türkiye’de yılda ortalama 10 bin çocuk kayboluyor. Ve son yıllarda kayıp çocukların sayısından üç kat artış gözleniyor.
Cezasızlık politikası çocuklara karşı işlenen suçları artırmaya devam ediyor!
Kadına yönelik şiddet gibi çocuk istismarı da politiktir çünkü failler gücünü yasalardan, cezasızlıktan, siyasal iktidarın söylem ve eylemlerinden alıyor.
Kadına yönelik işlenen suçlarda olduğu gibi, çocuğa karşı işlenen suçlarda da cezasızlık politikası failleri güçlendirmeye devam ediyor.
Narin’in katillerini biliyoruz! Narin’in katili hizbullah ve işbirlikçisi AKP’den hesap soracağız!
HÜDA PAR yöneticisi Vedat Turgut, cansız bedeni bulunan Narin için şu sözleri sarfetti:
“Bu tür vahşilikler, vandallıklar bizim kültürümüz değil; Avrupa’nın, Amerika’nın, İsrail’in kültürü.” diyerek aslında üstünü örtmekte olduğu tarikat, devlet, erkek hegemonya ortaklığıdır.
Diğer kayıp, istismar edilen, katledilen çocukların davasında, soruşturmasında bütün delillere rağmen kapatılan davaları bildiğimiz gibi Narin’in katillerini de biliyoruz.
Kadınları, LGBTİ+’ları, çocukları, hayvanları hedef haline getirirken tarikatlarla çocuk koruma protokolü imzalayanları, tarikat yurtlarında çocuklar istismar edilirken failleri aklamak için torba yasaları gece yarısı apar topar geçirmeye çalışanları biliyoruz. Çocuk istismarını evlilik adı altında meşrulaştırmaya çalışanların neden korktuklarını da çok iyi biliyoruz!
Tarikat, devlet ve erkek hegemonya ortaklığıyla gerçekleşen bu cinayetin üstünü kapatamayacaksınız!
Acilen talep ediyoruz!
- Narin’in tüm faillerinin yanı sıra, failleri koruyan milletvekilleri, bakanlar, mülki amirler hakkında etkin bir soruşturma yürütülmesini, yargılama sürecinin adil ve şeffaf ilerletilmesini,
- 2016’dan bu yana her yıl kaç çocuğun kaybolduğunun ve bu çocukların akıbetlerinin düzenli olarak açıklanmasını,
- Çocuklara karşı işlenen her türlü suçta; tarikat, cemaat, bürokrat, her türlü kişi, kurum ve yapılarla ilgili cezasızlık politikasına derhal son verilmesini,
- Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda çocuk istismarının önünü açan maddelerin çocuğun yüksek yararı gözetilerek acilen yeniden düzenlenmesini,
- Tarikat ve cemaatlerle yapılan çocuk koruma protokollerinin derhal iptal edilmesini,
- Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin CEDAW, Lanzorote ve BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ndeki tüm yükümlülüklerini yerine getirmesini,
Narin’i öldüren karanlığı yırtmak için ve her bir çocuk güvende olana dek mücadeleden vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha beyan ediyoruz! Tekrar ediyoruz: Narin’in katili hizbullah ve işbirlikçisi AKP’den hesap soracağız!