Kayıp yakınları ve insan hakları savunucularının “Kayıplar bulunsun failleri yargılansın” şiarıyla düzenledikleri eylemler bu hafta da Diyarbakır ve Batman’da devam etti.
Diyarbakır
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarını, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemini 814’üncü haftasında Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi.
Eyleme kentte bulunan sivil toplum örgütü temsilcileri ve çok sayıda kişi katıldı. Eylemin yapıldığı alana kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankart açılırken, ellerde ise kayıpların fotoğraflarının olduğu dövizleri taşıdı. Bu haftaki eylemde 12 Eylül 1995 tarihinde Diyarbakır’da gözaltında kaybedilen Mehmet Zafer Demirkıran’ın akıbeti soruldu.
‘Örgütlü kötülüğün neler yaptığını izliyoruz’
İHD Diyarbakır Şubesi Sekreteri Ömer Saman, yıllardır Kürt sorununun yarattığı çatışmalı süreçte kaybettirilen faili meçhul cinayetlerin hesabını sormak için burada olduklarını ve eylemlerini sonuna kadar sürdüreceklerini ifade etti.
Saman, “12 Eylül 2006’da şurada bulunan utanç duvarının dibinde, duvarda isimleri olan onlarca Kürt yurttaş yaşamını kaybetti. Bu anıt ‘Yaşam Hakkı Anıtı’, insan yaşamının korunması için tarihe not düşülmesi için yapılmış bir anıt. Ama ne yazık ki o gün küçücük yaşta hayatını kaybedenlerle bugün Narin’in acımasızca katledildiğini hep beraber örgütlü kötülüğün neler yaptığını izliyoruz. Biz sivil toplum örgütleri, çocuk kurumları hak arayıcıları olarak her zaman savaşın şiddetin durması ve bunun yarattığı toplumsal travmaların ortadan kalkması için mücadele edeceğiz” dedi.
Ardından kaybettirilen Mehmet Zafer Demirkıran’ın kardeşi Sabahattin Demirkıran söz alarak kardeşi ve kardeşinin katledilme sürecinde yaşananları dile getirdi. Mehmet Zafer Demirkıran’ın hikâyesini İHD Kayıp Komisyonu üyesi Berfin Elçi okudu.
Yanıt hep aynı: Bizde yok
Demirkıran’ın hikayesi şöyle:
“12 Eylül 1995 tarihinde saat 22.00 civarında Demirkıran ailesinin evi kendilerini polis olarak tanıtan silahlı 6-7 kişi tarafından basılır. Plakasız bir Toros ve yalnızca ön tarafında 21 R 789 plakası bulunan beyaz Şahin araçla gelen bu kişiler, Mehmet Zafer’i ‘İfadesi alınıp bırakılacak’ diyerek beyaz Toros araca bindirip götürür. Gitmeden önce de Demirkıran ailesinin telefon kablolarını keserek, onların haberleşmelerini engeller. Hemen karakola giden aile ‘Bizde yok’ cevabını alınca Amed’deki bütün karakol noktalarına giderek oğullarını sorar. Aldıkları cevap hep aynıdır; ‘Bizde yok!’ OHAL Valiliği, DGM Savcılığı, Jandarma ve Emniyet’e yaptıkları başvurular da sonuçsuz bırakılır.
Başvurular sonuçsuz kaldı
Aile, Mehmet Zafer’in Saraykapı’da ki JİTEM merkezine götürüldüğü duyumunu alır. Bunun üzerine anne Behiye Demirkıran, sürekli JİTEM merkezinin bulunduğu Jandarma Merkez Komutanlığı’na giderek, oğlunu sorar. Annenin ısrarlı soruları üzerine kapıdaki nöbetçi asker, ona oğlunun tarifine uyan birinin oraya getirildiğini söyler.
Başvuruları sonuçsuz kalan aile İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’ne başvurur. Yasal girişimlerde bulunan İHD, Uluslararası Af Örgütü ile de temasa geçer. Gerekli araştırmaları yapan Uluslararası Af Örgütü, 18 Ekim 1995 tarihinde yayınladığı ‘kayıp’ başlıklı raporla gözaltına alındığı kabul edilmeyen Mehmet Zafer Demirkıran’ın can güvenliğinden endişe ettiklerini uluslararası kamuoyuna duyurur.
Ailenin, İnsan Hakları Derneği’nin ve Uluslararası Af Örgütü’nün girişimleri sonuçsuz bırakılır. 29 yıldır Mehmet Zafer’i arayan aile inkâr ve cezasızlıkla karşılaşır. Baba Demirkıran, oğlunun akıbetine ve adalete ulaşamadan 2001 yılında vefat eder. 89 yaşındaki anne Behiye Demirkıran ise oğluna ve adalete ulaşmak için mücadele etmektedir.”
Açıklama yapılan oturma eylemi ardından sona erdi.
Batman
İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 650’inci haftasında Gülistan Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde açıklama yaptı. “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” pankartının açıldığı eyleme, insan hakları savunucularının yanı sıra kayıp yakınları ile çok sayıda kişi katıldı.
Bu haftaki eylemde Diyarbakır’ın Hani ilçesine bağlı Hurê köyünde 15 Ağustos 1994’te gözaltında kaybedilen İbrahim Kartay’ın hikâyesi okundu. Kartay’ın hikâyesini İHD Batman Şube Eşbaşkanı Ahmet Şiray okudu.
‘Oğlunu soran babaya ateş açtılar’
İbrahim Kartay’ın hikâyesi şöyle:
“1965 Licê doğumlu İbrahim Kartay, Hani ilçesinin Hurê köyünde ikamet eder. Evli ve üç çocuk babası olan Kartay’ın köyüne 15 Ağustos 1994 tarihinde askerler tarafından baskın düzenlenir. Askerler, köylüleri meydanda toplayıp, köyü boşaltmalarını ister. Köylülerin eşyalarını almalarına izin verilmeden evler yakılmaya başlanır. Köylülerin geçim kaynağı olan hayvanlar da silahlarla taranarak, öldürülür.
Köy çıkışında eşini bekleyen Salime Çakır’a köylüler eşinin gözaltına alındığını söyler. Çocuklarıyla komşu köye sığınan Salime Çakır, eşinden haber alma umuduyla 10 gün bekledikten sonra kayınpederi ile birlikte Hêne’ye giderek, Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulunur.
Savcılıktan haber alamayan aile, Hani Jandarma Karakolu’na gider. Burada karakoldaki yetkililer, aileye ‘İbrahim Kartay gözaltına alınmadı’ cevabını verir. Bir süre sonra baba Kadri Kartay tekrardan karakola gider fakat karakoldaki kişiler tarafından kendisine ateş edilir ve oğlunun bir daha sormaması için tehdit edilir.
Ailenin tüm başvuruları sonuçsuz kalır. Gözaltına alınırken ve gözaltında tutulurken insanlar tarafından görülmesine rağmen gözaltına alındığını inkâr edilen İbrahim Kartay’dan bir daha haber alınmaz.”
Açıklama oturma eylemiyle son buldu. (MA)