Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 7 Temmuz parlamento seçimlerinin birincisi Yeni Halk Cephesine (NFP) hükümet kurma görevini vermeyi reddederek sağcı bir siyasetçi olan Michel Barnier’i başbakan atamasının yankıları sürüyor. Macron özellikle aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisi ve Lideri Marine Le Pen’in onayını alan bir hükümetin kurulmasını sağladığı gerekçesiyle eleştiriliyor.
Avrupa sermayesinin sevdiği bir siyasetçi olan Fransa’nın yeni sağcı Başbakanı Michel Barnier’in partisi Cumhuriyetçiler seçimlerde yüzde 7’nin altında oy alarak yenilgiye uğramıştı. Partinin bir bölümü ise aşırı sağcı RN’nin ittifakına katılmıştı. Mevcut mecliste Yeni Halk Cephesinin 192, Macron blokunun 166 ve Le Pen ile müttefiklerinin 142 sandalyesi bulunuyor.
RN yeniden ‘oyunun Merkezi’nde
Cumhurbaşkanı Macron erken seçim kararını RN’nin Avrupa Parlamentosu seçimlerinde en çok oyu alan parti olması gerekçesine ve aşırı sağın yükselişine karşı aldığını ileri sürüyordu. Gelinen noktada asgari ücreti yükseltecek, bazı neoliberal reformları iptal edecek sol ittifakı hükümet yapmamak için RN ile uzlaştığına dikkat çekiliyor. Böylece seçimlerde Yeni Halk Cephesinin seçim taktiğiyle üçüncü sıraya kadar gerileyen RN’nin iktidar yürüyüşünün de kaldığı yerden devam etmesine zemin sağladığı tartışılıyor.
“Barnier’in atanması: Macron’un işçi ve halk hareketine karşı büyük bir provokasyonu” başlıklı bir açıklama yapan Fransa İşçileri Komünist Partisi (PCOF) “Macron’un, RN’ye bu seçimi nihai olarak birlikte kararlaştırma yetkisi vererek onu yeniden ‘oyunun’ merkezine yerleştirdiğine” işaret etti. Açıklamada “Barnier’in atanması için ‘yeşil ışık’ Le Pen tarafından yakıldı” denildi.
Bunun karşılığında ise Barnier’in göreve başlarken yaptığı konuşmada, parlamentoda temsil edilen tüm gruplara “saygı” gösterilmesi gerektiğini söyleyerek RN’nin dışlanmaması mesajı verdi. Barnier ayrıca seçimlerinin ikinci turunda “RN’yi engelleme” taktiğini de reddetmiş ve göç konusunda da RN ile benzer bir ırkçı pozisyonu savunmuştu.
Humanıte: RN, Macron’a can simidi oldu
Humanite gazetesinin Anthony Cortes imzalı bir analizde de “RN gerçek yüzünü gösteriyor ve Emmanuel Macron ile güçlerini birleştiriyor” yorumu yapıldı:
“Son demlerini yaşayan bir hükümetin gelecekteki dinamosu olduğunu iddia eden RN nihayet can simidi olduğunu kanıtlıyor. Marine Le Pen’in partisi, gensoru vermeyeceği vaadiyle Michel Barnier’in başbakan olarak atanmasına izin vererek, şimdiye kadar kemer sıkma politikasına, ‘Brüksel’e boyun eğilmesine’, dikey iktidarına ve işçi sınıfını ‘hor görmesine’ karşı olduğunu iddia ettiği bir devlet başkanının paçasını kurtarıyor.”
Humanite, iki tarafın Yeni Halk Cephesini (NFP) engellemek için birleştiğine dikkat çekiyor. Yazıda, Fransa Komünist Partisi (PCF) Sözcüsü Ian Brossat’ın sözlerine de yer veriliyor: “Cumhurbaşkanı ile ittifak kuran RN, Macronlaşarak seçmenlerine ihanet etmiştir. Seçmenlerinin Marine Le Pen ve (Partinin diğer lideri) Jordan Bardella’nın kesinlikle burjuva cephesine katıldığını bilmesi gerekiyor. Bu cephe, Macron döneminden sosyal anlamda kopacak bir politikanın ortaya çıkmasının önünde duran cephedir.”
Revolution Permanente dergisinde Pierre Michel imzalı ve “Le Pen: Macron’un en iyi müttefiki, işçilerin en kötü düşmanı” başlıklı analizde de Barnier’nin RN’nin desteğiyle atanmasının, Macron ile aşırı sağ arasındaki iş birliğinde bir sıçramaya işaret ettiği vurgulanıyor:
Yazara göre Le Pen “Hükümetin iki temel konudaki çizgisini de etkilemeyi amaçlıyor: Barnier’nin hızlandırmayı planladığı göçmen karşıtı saldırılar ve seçimlerde çoğunluk oylarının aşırı sağın parlamentodaki temsili üzerindeki etkisini sınırlayacak bir tür nispi temsilin getirilmesi.”
Le Pen’in 31 Ekim’deki parlamento oturumunda emeklilik reformunun yürürlükten kaldırılmasını önerme hazırlığı ise bir taktik olarak yorumlanıyor: “Bunun nedeni sadece işçi sınıfı seçmenlerini cezbetmeye devam etmek değil, aynı zamanda böyle bir parlamento manevrasının başarılı olma şansının olmadığını bilmesidir. Senato Başkanı Gérard Larcher, Macron’a meclisinin ‘uyanık kalacağı ve Ulusal Meclis tarafından kabul edilebilecek herhangi bir tasarıyı engelleyeceği konusunda güvence verdi.”