Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirdikleri eylemlerinin 1013’üncüsünü gerçekleştirdi. Ellerinde kırmızı karanfil ve kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarının yer aldığı dövizleri taşıyan Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemlerinde Mehmet Yaşar’ın akıbetini sordu. Eylemde açıklamayı gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in yeğeni Setenay Yarıcı okudu.
‘Beyaz Toros’a bindirilerek götürüldü’
Galatasaray Meydanı’nın yine polis bariyerleri ile kapatılmasına dikkat çeken Yarıcı, unutturma pratiklerinin her çeşidinin devreye sokulmasına karşı hikayelerini anlatmanın, unutmamanın inkara ve cezasızlığa karşı bir direniş biçimi olduğunu ifade etti. Yarıcı, “Bize yaşatılanların duyulmasını, bilinmesini istiyoruz. 1013. haftamızda da ‘30 yıl önce gözaltında kaybedilen Mehmet Yaşar’ı unutmadık’ diyerek bir araya geldik. Fiziken aramızda olamasalar da tüm kalpleriyle bizimle olan Yaşar Ailesi’nin Galatasaray’daki sesiyiz. 32 yaşındaki 6 çocuk babası Mehmet Yaşar, Hakkari Yüksekova’da yaşıyordu. Esnaftı ve bir lokanta işletiyordu. Defalarca evi basıldı, gözaltına alındı ve ağır işkencelere maruz kaldı. Ortağı olduğu lokanta ateşe verildi ve ‘önce malın, sonra canın’ şeklinde tehdit notları bırakıldı. Yüksekova Merkez’deki evin bulunduğu mahalle, asker ve polisler tarafından saat 20.00 civarında kuşatıldı. Mehmet Yaşar’ın bulunduğu eve gelen silahlı dört kişi, kendilerini polis olarak tanıttı ve kimlik kontrolü yaptı. Eve gelen polisler kimlik kontrolünün ardından ‘Bizimle emniyete geleceksin, ifadene başvuracağız’ diyerek Mehmet Yaşar’ı gözaltına aldı. Beyaz Toros’a bindirilerek götürülen Mehmet Yaşar’dan bir daha haber alınamadı.”
‘30 yıldır Mehmet Yaşar’ın akıbeti karanlıkta bırakıldı’
Ailenin tüm başvurularının sonuçsuz kaldığını ifade eden Yarıcı, Mehmet Yaşar’ın gözaltına alındığının inkar edildiğini söyledi. Yarıcı, “Arayışlarını sürdüren aile, tehdit ve baskıyla karşılaştı. Ailesinin tüm çabalarına rağmen, 30 yıldır Mehmet Yaşar’ın akıbeti karanlıkta bırakıldı; suçun failleri ve sorumluları cezasızlık zırhıyla korundu. Tüm çabaları sonuçsuz kalan baba Hamit Yaşar, 23 yıl önce mücadelesini çocuklarına ve torunlarına devrederek aramızdan ayrıldı. Mehmet Yaşar’ın annesi Reyhan Yaşar, eşi Mehsima Yaşar ve çocuklarının hakikati bilme ve bir mezar taşına sahip olma talepleri, bizim de talebimizdir. Gözaltında kaybetmeler, zamanaşımına tabi olmayan suçlar kapsamındadır. Adli makamlardan, Mehmet Yaşar’ın akıbetini açığa çıkaracak, suçun failleri ile sorumlularını yargılayarak cezalandıracak etkinlikte bir soruşturma başlatmalarını talep ediyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin Mehmet Yaşar için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
‘Özgür yarınlarımın beyaz güvercinisin’
Ardından Mehmet Yaşar’ın kızı Evin’in gönderdiği mektubu gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Jiyan Tosun okudu. Mektup şu şekilde: “Ben altı yaşımı basma kumaşlarından dikilen bir faili meçhulün kızıyım, evlatlarıyız. Biz, hayatın sunduğu hiçbir renkten nasibini alamayan, griden öteye bir mezar sahibi olacak kadar hak ve adaletten nasibini almayan güçlü evlatların. Bir akşam vakti Beyaz Toros ile sorgusuz, sualsiz altı evladından aldılar seni. Çocukluğumdan, sevincimden, özgürlüğümden aldılar. Yetimleşti bütün kelimeler, çaresizlik desen üç öğün aş misali. Oysa her kız evladı, kahramanı olan baba duygularıyla büyümeli, sevilmeliydi. Bunu çok gördüler yarınlarımıza. Evlatların olarak seninle her daim gurur duyduk. Sen benim 30 yıldır büyümeyen altı yaşımsın. Sen benim imkansızlıkları maviye çalan şiirimsin. Sen benim özgür yarınlarımın beyaz güvercinisin. Sen benim acımın rengi, anamın bitmeyen bekleyişisin. Sen benim başımın dik duruşusun. Cumartesi Anneleri’nin Mehmet Yaşarı’sın.”
Eylemde son olarak abluka altındaki meydana karanfiller atıldı.