Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Başkanı Başkanı Emin Koramaz, İzmir, Aydın, Muğla, Manisa, Tunceli, Bolu, Uşak, Mersin başta olmak üzere yurtta çıkan yangınlara ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Koramaz, orman yangınlarına ilişkin “Tüm uyarılara rağmen yaşadığımız tüm afetlerde olduğu gibi orman yangınlarında da bir kere daha gördük ki; bütünlüklü bir afet ve risk yönetim planlaması, bunca kayıp ve acıya rağmen yapılmamıştır” dedi. Orman yangınlarını önlemek için alınması gereken tedbirlerle ilgili önerilerde bulunan Koramaz, yangınlar sonucu ormansızlaşan alanların hiçbir şekilde başka bir kullanıma tahsis edilmemesi gerektiğini belirtti.
Orman yangınlarına engel olmanın ortak sorumluluk olduğunu belirten Koramaz, “Biliyoruz ki günlerdir sadece ormanlarımızın yanmasını değil, ülkemizin ve dünyamızın geleceğinin de yok edilişini izliyoruz. Orman yangınlarına engel olmak ortak sorumluluğumuz olmakla birlikte, yangınlarla mücadele etmek, önleyici çalışmalar yapmak başta Tarım ve Orman Bakanlığı olmak üzere kamu kurumlarının ve siyasi iktidarın görevidir. Afet tehdidi altındaki bölgelerde risk analizlerinin yapılması, gerekli tedbirlerin alınması, acil durum eylem planlarının oluşturularak yürürlüğe konması en az acil kurtarma ve yardım seferberlikleri kadar önemli konulardır” diye ifade etti.
“Özelleştirme uygulamaları nedenlerden biri”
Orman yangınlarındaki tedbirsizliğe dikkat çeken Koramaz, “Tüm uyarılara rağmen yaşadığımız tüm afetlerde olduğu gibi orman yangınlarında da bir kere daha gördük ki; bütünlüklü bir afet ve risk yönetim planlaması, bunca kayıp ve acıya rağmen yapılmamıştır. Bütün bu tedbirsizlikler sonucu bugün binlerce yurttaşımız evlerinden tahliye edilmiş, çoğunun dönecek bir evi dahi kalmamış, hayvanlar yangında can vermiştir. Yangınların kontrol altına alınmasını ve kayıpların en alt seviyede tutulmasını engelleyen bu zafiyetin nedeni, hiç şüphesiz özelleştirme uygulamaları nedeniyle Orman Yangınlarıyla mücadele ekip, ekipmanlar ve kurumlarının tasfiye edilmesidir” dedi.
“Yangınları önlemeye ilişkin kalıcı politikalar oluşturmalı”
Orman yangınlarını önlemeye ilişkin kalıcı ve kamucu politikalar oluşturmaya ihtiyaç olduğunun altını çizen Koramaz, şu önerileri sıraladı:
- 150 yılı aşkın deneyimle kuruluşundan itibaren yangın önleme, mücadele ve koordinasyon görevini üstlenen Orman teşkilatı, orman mühendisi, orman muhafaza memuru, işçisi, orman köylüsü ile bir bütün olarak ve topyekûn mücadele edecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.
- Yangın ile mücadele teknik olduğu kadar riskli bir alandır. Coğrafya hakimiyeti en önemli unsur olduğu için, bölgelerde görevli personelin devamlılığı kadar orman köylüsünün katkısı vazgeçilmezdir. Bu nedenle mükelleflik sistemi yeniden uygulamaya sokulmalıdır.
- Yangın önlemede sivil vatandaşların, gönüllülerin katkısı tek merkezden koordine edilen görevlilerin ihtiyacı ile sınırlandırılmalıdır.
- Her ne kadar ormanların korunması görevi yasalarla Orman Genel Müdürlüğü’ne verilmiş olsa da yangın sırasında yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, diğer kamu kurum ve kuruluşları koordineli bir çalışma yürütmeli, gerekmesi durumunda yerel halk ve gönüllülerin çalışmalara hangi çalışmalara nasıl dahil edilebileceğini planlanmalıdır.
- Yangının ortaya çıkma koşullarının ortadan kaldırılabilmesi için orman köylerinde ve kasabalarında yaşayan halkın ve kamu görevlilerinin yangın çıkmaması için neler yapılması ya da yapılmaması gerektiği konusunda eğitimi kadar kasıtlı olarak çıkarılan yangınlar için ağır cezai yaptırımlar uygulanması da önem taşımaktadır.
- Yangınların önlenmesi çalışmalarında ormancılık sektörü dışındaki arazi kullanımları da (tarım ve mera) dikkate alınmalı, önlemler bütünlüklü olmalıdır.
- Türkiye’de yangınların çoğu anız yangınlarının ormana sıçraması nedeniyle gerçekleşmektedir. Tarım alanları ve orman kesitleri arasında en az 5 m genişliğinde boşluk bırakılmalı, çiftçiler bu konuda bilinçlendirilmelidir.
- Yangın emniyet yol ve şeritleri, su ikmal havuzları gibi tesislerin yapımı ve bakımı yangın sezonundan önce mutlaka yapılmalıdır.
- Bölgelere ve hassas lokal alanlara göre, coğrafi konum, topoğrafik yapı, ağaç yangın duyarlılığı, toprak yangın duyarlılığı ve meteorolojik parametreler dikkate alınarak yangın tehlike derecelendirmeleri yapılmalı, orman alanlarındaki her türlü yatırımda Çevresel Etki Değerlendirmesi sırasında öncelikli olarak meteorolojik koşullar dikkate alınmalıdır.
- Orman yangınları genellikle söndürme bakımından gündeme gelmektedir. Entegre yangın kontrolü çalışmaları, yani yangın önleme ve söndürme birlikte ele alınmalıdır. Yangın sadece söndürme olarak ele alındığında, ekonomik sosyal boyutları ile çok ağır sonuçlar yaşanmaktadır. Yanan alanlar ve müdahale şekilleri dikkate alındığında, önleme ve söndürme ile ilgili mevzuatın yeniden gözden geçirilmesi ve bu konudaki yapılanmanın güncellenmesi gerekliliği açıktır.
- Orman yangınları için duyarlı olunan zamanlarda orman alanları için etkin kısıtlamalar getirilmeli, orman alanlarındaki faaliyetler için yaptırımlar ortaklaştırılmalıdır. Bazı sektörlere kesin kısıtlama yapılan, hatta hayvan otlatmasına dahi izin verilmeyen orman alanlarının bazı sektörlere olduğu gibi açılması gibi uygulamalardan vazgeçilmelidir.
- Orman yangınları sonrasında yapılan raporlama çalışmalarında, yangının oluşma tarihi, yanan alanların coğrafi konumu, arazinin topoğrafik yapısı, çıkış nedeni, meteorolojik koşullar, yangın sonrasında yanan alanın hangi amaçla kullanıldığı gibi bilgilere yer verilmesi bundan sonra oluşabilecek yangınlar için kapsamlı önlemler almayı sağlayacaktır.
- Anayasa’nın 169. Maddesi kapsamında Bakanlığın ve Genel Müdürlüğün öncelikli görevi yanan ormanları ağaçlandırmaktır. Yangınlar sonucu ormansızlaşan ve zamanla ağaçlandırılamayan alanlar hiçbir şekilde başka bir kullanıma tahsis edilmemelidir. Yanan ormanların yeniden ormanlaştırılmasında bölgenin ekosistemi dikkate alınmalıdır.”
(ANKA)