Faşizm, birçok Avrupa ülkesinden sonra Britanya’da da başını kaldırmaya çalışıyor. Son seçimlerde “Reform UK” gibi faşist özellikler sergileyen bir parti meclise girdi. Geçen hafta faşist serseriler birçok kentte sokaklardaydılar. İşçi Partisi hükümeti bu eylemleri durdurmakta zorlanıyor.
Tory hükümetleri ve ‘süreç olarak faşizm’
Tory hükümetlerinin Boris Johnson, Liz Truss gibi liderleri, Sue Breverman, Kemi Badenoch gibi bakanları, sık sık göçmenleri ulusal güvenlik tehdidi olarak göstermeyi amaçlayan konuşmalar yaptılar, politikalar önerdiler. Böylece ırkçılığın, Müslüman düşmanlığının gelişmesini, kültürler arası kutuplaşmayı hızlandırdılar. Dikkatler işçi sınıfının, genel olarak çalışanların, emeklilerin gerçek sorunlarından uzaklaştı; çeşitli faşist çevre ve grupların gelişmesine, güçlenmesine, “süreç olarak faşizmin” hızlanmasına uygun bir ortam oluştu.
Brexit sürecinde belirleyici bir oynayan Nigel Farage, son seçimlerde, kurduğu Reform UK partisiyle 4 milyon oy aldı, birçok seçim bölgesinde Tory adaylarını geride bıraktı, meclise girdi. Bu gelişme, “süreç olarak faşizmin” hem bir ürünüydü hem de bir hızlandırıcısı. Gerçekten de 9 Temmuz’da, faşist hareketin liderlerinden Tommy Robinson’un çağırdığı bir mitinge 20 binden fazla kişi katıldı. Geçen hafta, Southport kentinde, bıçakla üç küçük çocuğun öldüren, Cardiff doğumlu, Ruanda kökenli, Hıristiyan saldırganı, sosyal medyada Müslüman sığınmacı olarak sunan mesajların ardından faşist serseriler sokaklara indiler. Belfast, Manchester, Leeds, Liverpool, Nottingham, Hull gibi çeşitli kentlere yayılma eğilimi gösteren kitlesel sokak eylemleri, “süreç olarak faşizmin” ideoloji ve “gruplar” aşamasından, “hareket” ve “parti” aşamasına geçmeye çalıştığını gösteriyordu. Dağınık faşist gruplaşmaların, sosyal medya üzerinden daha örgütlü bir “harekete” dönüşme potansiyeli büyük bir tehlike oluşturuyor.
Direniş dinamikleri
Faşist hareketin bir kitle partisi aşamasına geçişine direnebilmek için, çok yönlü bir yaklaşımla, öncelikle de İslamofobi, ırkçılık karşıtı güçlü, aktif bir hareket yaratmak gerekiyor. Geçen hafta antifaşist güçlerin faşistlerin karşısında sokaklara inmeye başlaması umut verici bir gelişmedir. Faşist sokak eylemlerine karşı, İşçi Partisi hükümetinin, bir “özel müdahale” birimi kurması da olumlu bir gelişmedir. Ancak bu birimin, antifaşist güçlerin direniş eylemlerine müdahale etme olasılığı da yüksektir.
Sosyal demokrat hükümetler, tarihsel olarak her zaman “süreç olarak faşizmi” devletin güvenlik güçleriyle durdurabileceklerine inanırlar. Halbuki polis teşkilatları içindeki kurumsal ırkçılık, cinsiyetçilik, bu zeminde, faşist hareketin polisi etkileme, polise sızma kolaylığı göz önüne alındığında, bunun yanlış hatta zararlı bir inanç olduğu anlaşılır. Sosyal demokrat hükümet, güvenlik güçlerine dayanmaya çalışır, “tarafsızlık” fantezisinin etkisiyle, antifaşist hareketin eylemlerini de bastırırken, faşist hareket devlete sızmaya, büyük sermaye ile ilişki kurmanın yollarını aramaya başlar. Sosyal demokrat ya da liberal partinin hükümeti bir aşamada başarısız olup da seçimleri kaybettiğinde faşist hareketin önü açılır.
“Süreç olarak faşizme”, özellikle partileşme ve kitleselleşme aşamasında etkin biçimde direnebilmek için, ırkçılığın ve ekonomik sorunların kökenine inen taban hareketlerinin inşa edilmesi esastır. Bu hareketler, sosyal adaleti, ekonomik eşitliği ve çeşitli topluluklar arasında dayanışmayı teşvik etmeye, güçlendirmeye odaklanmalıdır. Sendikaların, toplum örgütlerinin ve ilerici siyasi grupların direniş çabalarında daha proaktif, sosyalistlerin de daha kapsayıcı olması, eylemlerini koordine etmesi gerekecektir.
İP’nin, Farage gibi tiplerin öncülük ettiği bir faşist hareketin giderek daha fazla ilgi gördüğü karmaşık bir siyasi manzarayı yönetmeye çalışırken, emekçi sınıfların ekonomik kültürel sorunlarına, kaygılarına cevap vermeye çalışması, faşist söylemlerin normalleşmesine karşı çok dikkatli olması ve topluluklar arası uyumu, kapsayıcılığı teşvik eden, sosyal politikalara öncelik vermesi gerekiyor. Ancak İP hükümetinin faşist hareketin 21. yüzyılda yeniden doğuşuna ebelik eden neoliberal politikalardan kopamadığı görülüyor.