Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, gündemdeki gelişmelere dair partinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.
Geçmişin karanlık yıllarını anımsatan olayların yaşandığına dikkat çeken Doğan, DEM Parti Van İl Eş Başkanları’nın da aralarında olduğu çok kişinin sabah saatlerinde göz altına alındığını belirtti. Doğan, “Belli ki birileri bazı güçler ya da odaklar geçmişten çok iyi tanıdığımız bildiğimiz bir blok ya da bloklar harekete geçmiş durumda. Bir başka deyimiyle ırkçılar iş başında. Bir avuç olsalar da seslerini gür çıkarmaya çalışan linçler ve ırkçılık yapmak için yeni saldırılar düzenlemenin peşinde ve bunlar iş başına geçmiş durumda” dedi.
‘Olsa olsa sonunuzu hızlandırırsınız’
Doğan, sözlerine şöyle devam etti: “Belli ki bu iktidar da geçmiş iktidarlar gibi yaşananlardan ders çıkartmıyor. Türkiye’yi nasıl bir maliyetle karşı karşıya bıraktığını görmüyor. Bu politikalar onlarca yıldır sürdürüldü ama kimse sonuç almadı. Eğer böyle güç kazanacağını düşünenler varsa; özellikle onlara DEM Parti adına sesleniyorum, “Böyle, olsa olsa sonunuzu hızlandırabilirsiniz. Kürt düşmanısınız. Bunu bu şekilde adlandırmak zorundayız. Doğru bir haliyle ifade etmek zorundayız.
‘İnsanların günlük yaşamları üzerine suç icat ediliyor’
Neden iktidara sesleniyoruz; çünkü bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz. Olan biten her şeyin sorumlususunuz. Bugün yaşadığımız tablonun da sorumlusu sizsiniz. Günlük yaşamı üzerinden Kürtlere suç icat ediliyor. Böyle yaparak ırkçılık da normalleştirilmeye çalışılıyor. Günlük hayatın parçası rutiniymiş gibi bir algı yaratılmaya ve örülmeye çalışılıyor. Bu çok tehlikeli bir algı yaratma girişimdir.
‘Yeni bir operasyon süreci başlatıldı’
Mersin’den Hakkari’ye Siirt’ten Aydın’a farklı kentlerde süren yeni bir operasyon, süreç başlatıldı. Ne hikmetse Kürtlerin katıldığı düğünlerin, sokak etkinliklerinin görüntüleri taranıyor, bulunuyor, yine ne hikmetse sosyal medyada paylaşan, bunu arayan, tarayan, bulan ve şimdi nedense bir anda bunu bir şekilde servis eden bir akıl çıktı ortaya. Görüntülerin bazıları bugünlere, bazıları da geçmişe ait. Kadınlar, gençler, halay çektikleri için Kürtçe şarkı eşliğinde eğlendikleri için düğüne katıldıkları için tutuklanıyorlar. Onlarca insan şu anda tutuklu. Sebebi halay çekmişler. İstedikleri Kürtçe şarkı eşliğinde halay çekmişler. Ne yapalım? Sizin verdiğiniz playlistlerle mi halay çekelim? Bu mudur Türkiye’nin geldiği nokta. Hani siz nefret suçunu kaldırmıştınız?
‘Seçimlerde Kürtçe şarkılarla propagandalarını yaptılar’
Bakın tüm Türkiye kamuoyuna hatırlatayım. Bizatihi Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Türkçenin yanı sıra başka dil ve lehçeleri öğrenme fırsatı verdik’ diyor. Böyle mi öğrenme fırsatı verdiniz. ‘Bu dillerde siyasi propaganda yapma olanağı sağladık’. ‘Onlara radyo ve televizyon açtık’ diyor. Bitmiyor; Kürtçe yasaklanmış mıydı? Sorusuna ‘Evet yasaktı. Bugün Kürt vatandaşlarımız ve kardeşlerimiz Kürtçe her türlü siyasi propagandayı yapabilirler. Biz bu yolu açtık. Nefret suçu ilk kez dönemimizde ceza mevzuatına girdi’ diyor. Peki bugün yapılan nedir?
Bu arada hatırlatalım, bugün bunu savunanlar, buna sessiz kalanlar, görmezden gelenler, duymazdan gelenler, daha dün 31 Mart yerel seçimlerinden önce her yerde Kürtçe şarkılarla sözüm ona partilerinin propagandalarını yapanlar. Özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yöneticileri milletvekilleri aday adayları. Niye Kürtçe şarkılar eşliğinde propaganda yaptınız?
Ceza mevzuatımıza yeni bir şey daha girmiş. Kürt olmak suçtur. Dilini konuşamaz, halayını çekemez, seçilemez…Demek ki ceza mevzuatına nefret suçu Kürtler ve diğer halklar hariç şekilde girmiş.
‘Bijî Serok Apo demek suç değil’
Halay videosunda gözaltı ve tutuklama gerekçeleri arasında sayılan sloganlar var. Mesela “Bijî Serok Apo, ‘Yaşasın Başkan Apo’ demek. Bu bir hakikat. Bir gün bir şarkıda, bir gün sloganda, bir gün bir halayda, bir gün yürüyüşte, toplumsal etkinlikte, bir gün bir siyasi arenada ama mutlaka hakikat bir şekilde karşınızı çıkar. Bugün çıktığı gibi. Bir kere bu sloganı atmak, ‘Bijî Serok Apo’ ‘Yaşasın Başkan Apo’ demek suç değil. Bununla ilgili AYM; Yargıtay ve AİHM kararları var. Bu karalara göre bu sloganı atmak ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiriliyor.