DEM Parti Milletvekili Cengiz Çiçek, son yıllarda açılan ve “Kuyu Tipi” diye nitelendirilen yüksek güvenlikli S ve Y tipi hapishanelerin işkence, kötü muamele ve hak ihlalleri zemininde incelenerek kapatılması ve yapımlarının durdurulması amacıyla Meclis’te bir araştırma komisyonu kurulmasını talep etti.
Çiçek’in Meclise sunduğu önergede şu ifadelere yer verildi:
“Mahpusların büyük çoğunluğunun tek kişilik hücrelerde tutulduğu yeni tip hapishanelerin en belirgin özelliği mimari yapısı ve uygulama rejimi ile mahpuslara yönelik tecrit/izolasyon koşullarının derinleştirilmiş olmasıdır.
Hapishanelerin pencerelerinde demir parmaklıklar ve sık örülmüş tel örgüler bulunduğundan mahpusların hem hava almaları hem de güneşten yararlanmaları engellenmektedir. Bununla birlikte yasalara aykırı biçimde günlük havalandırma hakkı 1,5 saat ile kısıtlanmış, dahası mahpusun hücresi ile havalandırma alanının direkt ilişkisi bulunmadığından bu kısıtlı sürede yağmurdan ve güneşten korunma, tuvalet gibi acil ve kişisel gereksinimlerinin karşılanması da mümkün olmamaktadır. Yani mahpusların insanca havalandırma hakları da ellerinden alınmaktadır.
‘Mahpusların en mahrem halleri bile izlenmektedir’
S tipi hapishanelerin kabul edilemez bir diğer özelliği de hücrelerde kamera bulunmasıdır. Gün içerisinde en az 22.5 saatini bir hücrede geçiren mahpusların her hareketleri, en mahrem halleri bile izlenmektedir.
Mahpus ve yakınlarının aynı mekânı paylaştıkları açık görüşmeler yerine ziyaret günlerinin her mahpus için ayrı ve tek olması, mahpusların diğer mahpus ve aileleri ile temasını engellemekte, mahpuslar sosyal izolasyonla cezalandırılmaktadır.
Bununla birlikte bu hapishaneler, sadece ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilenlerle sınırlı tutulmayarak, hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı olmayan mahpusları dahi kapsayacak şekilde sistemi eleştiren herkes için olağan kapatılma mekanına dönüştürülmüş durumdadır. Böylece tedbiren hapishanede tutulan mahpuslar da İdare ve Gözlem Kurulu kararı ile “tehlikeli” kapsamına sokularak, ağırlaştırılmış müebbet infaz rejimine tabii tutulmaktadır.
‘Mutlak tecrit ile kısmi benzerlikler gösteren yeni tip hapisaneler’
Sayın Abdullah Öcalan’a uygulanan mutlak tecrit ile kısmi benzerlikler gösteren bu yeni tip hapishanelerin kaynağını tam da İmralı Ada Hapishanesi’nden aldığı, mahpusların tecridi ve cezalandırılması üzerine kurulu bir sistem olduğu görülmektedir.
Sayın Öcalan’a özgü tasarlanıp uygulanagelen mutlak iletişimsizliğin kademe kademe başta S ve Y tipi olmak üzere yüksek güvenlikli hapishanelerin tamamına yayılmak istendiği, sosyal izolasyon, insansızlaştırma ve yalnızlaştırma odaklı projelendirildiği, Kürt halkını ve sistem karşıtı muhalifleri bastırmaya yönelik bir araç olarak işletildiği görülmektedir. Bu bağlamda Sayın Öcalan’ın tutulma koşulları üzerinden Türkiye’nin ceza infaz politikalarının bir bütün olarak incelenmesi zaruridir. Zira tecrit uygulamaları yalnızca tek tek mahpusların haklarını ihlal etmekle kalmamakta, aynı zamanda Kürt sorununu çözümsüzlüğe hapsetme ve toplumu zapturapt altında tutmaya çalışmaktadır.”