“Aşırı sağ” partilerin yükselişinin Fransa ve Almanya iş çevrelerinde kaygı yarattığını, Wall Street Journal’ın da “Seçim kazanıyorlar ama yönetebilecekler mi” sorusunu aktarmıştım. “İş çevrelerinin” o partilere ilgisi artmaya başladı, “süreç olarak faşizm” için de önemli bir aşamaya gelindiği söylenebilir.
Devam etmeden, bir not düşmek istiyorum: “Aşırı sağ” kavramı faşist partileri, sağ partiler (düzen partileri) içinde bir derece farkına (“aşırı”) indirgeyerek betimliyor; özgünlüklerini karartıyor. “Sağ/sol popülizm” kavramındaki “popülizm” sözcüğü de neoliberal hegemonya kurulurken neoliberalizm karşıtı “şeyi” betimliyordu. Bu, liberal söyleme ait iki kavram, solun “teorik gramerini” bozuyor.
Güven sorunu
Faşist hareket, tekelci kapitalist sermayenin egemen olduğu bir toplumda gelişiyor. Eğer hükümete gelirse, orada kalabilmek için egemen sermayenin taleplerine öncelik veren bir ekonomik, jeopolitik program uygulamak zorundadır. Bu yüzden faşist parti egemen sermayenin ilgisini çekmek, ona ekonomiyi ve toplumu (özellikle emekçi sınıfları) yönetebileceğine dair güven vermek ister. Yoksa, medya-istihbarat kompleksinin toplum ve seçim süreci üzerinde[ki] etkisi altında, hükümete gelemez. Tarihin bir “kazası” olarak gelse bile kendi devlet ve toplum projesini hayata geçiremez; totaliter/terörist yöntemlerle bile sürdüremez.
Egemen sermaye faşist harekete ilgi göstermeye başlayıp “Acaba yönetebilir mi” sorusunu gündemine aldığında “süreç” çok tehlikeli bir karar aşamasına geliyor demektir. Egemen sermaye bu sorulara olumlu cevaplar verirse, faşist hareketin hükümete ve oradan da iktidara gelmesinin önündeki mali, kurumsal/hukuki engeller kalkmaya başlar.
ABD, Fransa, Almanya, İngiltere
Bugün ABD, Fransa, Almanya ve hatta İngiltere’de siyasetin ağırlık merkezi hızla sağa kayarken “süreç olarak faşizmde” bir karar aşmasına geliniyor olabilir.
Pazartesi günü The New Yorker dergisinde, John Cassidy, “Trump’ın ‘yüzde 1’ ile yaptığı utanmaz anlaşma” başlıklı yazısında, kimi büyük yatırım fonlarıyla büyük teknoloji şirketlerinin liderlerinin Trump’ı desteklemeye karar verdiklerini aktarıyordu. Dünyanın en zengin adamı Elon Musk, henüz seçim fonuna bağışta bulunmamış ama Trump’la sık sık telefonlaşıyormuş. Musk’ın ortaklarından, David Sacks da California’da Trump için bir bağış kampanyası toplantısı düzenleyerek bir gecede 12 milyon dolar toplamış. Blackstone Group (100+ milyar dolar sermaye, 1+ trilyon dolar portföy) başkanı ve etkili Amerikalı Siyonistlerden Stephen Schwarzman, Trump’ı destekleyeceğini açıklamış. Washington Post da Trump’ın enerji sektörü şirketleriyle toplantılar yaparak onlara, bağış karşılığı türlü sözler verdiğini aktarıyor. Politico dergisi de şehrin birçok CEO’sunu temsil eden New York Şehri için Ortaklık adlı kuruluşun başkanı, Kathryn Wylde‘ın “Demokratların kapitalizme yönelik tehdidi, Trump’ın demokrasiye yönelik tehdidinden daha endişe vericidir” dediğini…
Fransa’da “Oluşmaya başlayan sol cephenin politikalarından korkan Fransız iş dünyası Marine Le Pen’le flört etmeye başlamış” (Financial Times). İş dünyasının liderleri, “Le Pen’in partisinin ekonomi politikaları boş bir sayfa gibi yönlendirilmesi daha kolay” diyor “aşırı sağ ile aşırı sol arasında bir tercih yaptıklarını” söylüyorlarmış.
The Economist’in aktardığına göre Almanya’da, kuruluş aşamasında kimi önemli sanayicilerden destek almış olsa da bugün, AfD ile iş çevreleri arasındaki ilişkiler henüz “soğuk”. Yine de 900 CEO arasında yapılan bir anket AfD’nin göçmen ve AB politikalarından tedirgin olmayanların oranının yüzde 30 dolayında olduğunu gösteriyor. AfD güçlenmeye devam edip iş çevrelerinin taleplerine uyum sağlamaya başlarken bu ilişkilerin de ısınmasını bekleyebiliriz.
İngiltere’de faşist hareket yakın zamana kadar dağınıktı ama düşünceleri muhafazakâr parti içinde giderek güçleniyordu. Şimdi Muhafazakâr Parti kendi içine çöküp İşçi Partisi onun yerini almaya başlarken faşist hareketin popüler liderlerinden Nigel (Brexit) Farage’ın Reform UK partisi, kimi anketlere göre Muhafazakâr Parti’yi geçiyor, giderek güçleniyor.
“Süreç olarak faşizm” bu aşamada durdurulamazsa devlete ulaştığı noktada her şey çok daha zor, riskler çok daha yüksek olacak.