Demokrasi İçin Birlik (DİB), Beyoğlu’nda bulunan bir otelde Kobanê Davası’nın karar duruşmasına dair “Kobanê’den Gezi’ye Ekmek ve Adalet” isimli panel düzenledi. Panelde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Urfa Milletvekili Mithat Sancar, Kadın Hakları Aktivisti İlahiyatçı Fatma Akdokur, CHP Kars Milletvekili İnan Akgün, Can Atalay’ın avukatı Kemal Aytaç ile Siyasetçi Nuray Sancar konuşmacı olarak yer aldı. Panele DEM Parti İstanbul İl Örgütü, Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Feray Mertoğlu, DEM Parti İstanbul Milletvekilleri Celal Fırat, Burcugül Çubuk’un yanı sıra çok sayıda siyasetçi ve insan hakları aktivisti katıldı.
Kent Hakları Savunucusu Mücella Yapıcı ise panele bir mesaj göndererek, Kobanê ve Gezi’de gösterilen mücadeleye dikkat çekerek, mücadelenin önemine vurgu yaptı.
‘Her iki dava hukuksuz’
Siyasetçi Nuray Sancar, Kobanê ve Gezi’de direnişlerin çok sert bir şekilde bastırıldığını söyledi. Ardından Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) karşı “cadı avının” başladığını belirten Sancar, her iki davanın da hukuksuz olduğunu ifade etti.
‘Hak hukuk adalet çerçevesinde adım atılmalı’
Kadın Hakları Aktivisti İlahiyatçı Fatma Akdokur, şunları söyledi:
“Ben kral çıplak demek için buradayım. Yüzyıl demokratikleşme çabasına rağmen ülke eşitlik, özgürlük, adalet gibi karakterleler bir türlü mayalanmadı. Geçmişten bugüne çok sayıda kişi katledilip idam edildi. Bunların yapılırken, yasalar elverişli hale getirildi. Hatta Kürtlere karşı yasalara elverişliliğine bile dikkat edilmedi. Bugün Kobanê ve Gezi davaları da o dönemin doğal sonucu olarak önümüzde duruyor. İktidar muktedirliğini bu davalarla sürdürüyor. Toplum kutuplaştırıldı. Öteki dövülürken diğeri ses çıkarmıyor. Kobanê’den özgürlük kararın çıkmasını talep ederek, hak hukuk adalet çerçevesinde yeni bir adım atılması gerektiğini vurgulamak istiyorum.”
‘İki dava siyasidir, çözümü de siyasidir’
CHP Kars Milletvekili İnan Akgün, iktidarın iki davayla muhalefetin tehdit ettiğini söyledi. 15 Temmuz darbe kalkışmasına değinen Akgün, iktidarın bu konudaki “Allah’ın lütfu” sözünü hatırlattı. İki davanın da “otoriterleşmeyi” artırdığını vurgulayan Akgün, Selahattin Demirtaş hakkındaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararını hatırlattı.
Kararın ardından Demirtaş hakkında başka bir gerekçeyle tutuklamanın gerçekleştiğini ifade eden Akgün, şöyle devam etti:
“Siyasi müdahaleler sonuç vermeye başlandı. Bundan bir gün sonra ‘Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı bırakamayız’ denildi. Burada bir niyet var. Gezi’yle Kobanê birçok benzerliği var. Ama siyasi anlamda ilk olarak Osman Kavala’nın davasıdır. Kavala hakkında beraat kararı verildi aslında ama hemen sonra başka bir suçtan tutuklandı. AİHM, Anayasa’ya uygun şekilde karar çıkacağını umuyoruz. Partimizin tavrı merak ediliyor. Eksikliklerimiz oldu ama bu bizim sorumluluğumuzdur. O yüzden her iki davanın da olumlu sonuçlanması için üstümüze düşeni yapacağız. Her iki davada siyasi intikam davası ise çözüm de siyasidir. Bunun için mücadele edeceğiz.”
Dayanışma vurgusu
Can Atalay’ın avukatı Kemal Aytaç, ülkenin çoğu yerinde adalet nöbetlerinin başlatıldığını ve Emine Şenyaşar’ın örnek olduğunu ifade etti. Birçok adalet nöbetinin devam ettiğini ifade eden Aytaç, adalet nöbetlerinde bir araya gelemediklerini dile getirdi. “Her ateş kendi ocağında sönüyor” diyen Aytaç, “Kamuoyu oluşmaz ise sonuç alınamaz. Bizim bu dağınıklık halimiz iktidarın sopasını kullanmasına izin veriyor. Güçlü olduğumuzda geri adım attırıyoruz. Bizim çoğalmamız bir olmamız gerekiyor. Örgütlü yapıların bir biriyle dayanışma içerisinde olması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Siyasi intikam davaları’
Ardından söz alan DEM Parti Urfa Milletvekili Mithat Sancar, iki davanın siyasi saiklerle açıldığını belirtti. Sancar, şöyle konuştu:
“Davaların siyasi olmasının nedenlerinden biri siyasi intikamdır. Kobanê eğer düşseydi İŞİD varlık kazanabilecekti. Bu hesapları takip eden biri de AKP idi. AKP böyle bir değişime yatırım yaptı. Ama Kobanê direnişi bu hesapları boşa çıkardı. Bu yüzden bu dava bir siyasi intikam davasıdır. Dünyada ve Türkiye’de sergilenen protestolar oldu. Ama 6, 8 Ekim’e protestoları hapsetmek bir hafıza operasyonudur. Orada bile ne olduğu açısından belli bir durum yok. Partimiz Meclis’e çok sayıda araştırma önergesi verdi. Ama iktidar kabul etmedi. Bunları yapsaydık hafızayı iktidarın güdümüne bırakmamış olurduk. Ardından 7 Haziran 2015 seçimleri geldi ve AKP içerisinde bir deprem etkisi yarattı. Burada HDP fikriyatının önemi ortaya çıktı. Gezi’de iktidarı sarsan etkili toplumsal olaylardan oldu. Çok renkli ve boyutluydu. Bu toplumsal uyanış ve birlikte mücadelenin iktidarın hesaplarını bozmaması mümkün değildi. Gezi iktidarın kimyasını bozdu.”
‘İktidar yolunu temizlemek için bu davaları açtı’
AKP’nin iktidarını kaybetmesindeki iki önemli olayın Gezi ve Kobanê olayları olduğunun altını çizen Sancar, bu davalarla “siyasi tasfiye” süreçlerinin işletildiğini belirtti. İki davayla siyasettin dizayn edilmeye çalışıldığını sözlerine ekleyen Sancar, şöyle devam etti:
“Dokunulmazlıklar kaldırıldıktan sonra HDP’ye bir kuşatma uygulandı. Ve 2017’de bu şartlarda referanduma gidildi. O dönem çoğu arkadaşımız içerideydi. Biz nasıl planlama yapacağımızı bile düşünüyorduk. Bu süreç 2017’deki referandumu etkiledi. 2018 seçimlerinde de HDP kapatılmaya çalışıldı. Kısacası iktidar, bu davaları yolunu temizlemek için kullandı. Bu şekilde rejimini hedefledi. Bütün bu süreçlerde biriken tepki 2024 yerel seçimlerinde ortaya çıktı. Kobane davası twitlerden 6 yıl sonra, Gezi 5 yıl sonra davaları açıldı. İktidarın hep bir projesi var ama projeler tutmadı. HDP her zaman bir şekilde mücadelesine devam etti. Bütün demokrasi güçlerin bir arada durması lazım. Bu seçimlerde de ortaya çıktı. Toplum bir aradalık mesajı verdi. İktidara da iyi bir ders oldu. İktidar eğer yumuşamayı kendi çıkarları için istiyorsa Kobanê ve Gezi’de adalet sağlanmalı.”
(MA)