GÜLFER AKKAYA – Diğer Yazıları
AKP’yi, bitmek, yenilmek korkusu ele geçirmiş durumda. Sonunun yakın olduğunu görüyor. AKP’nin sahibi cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan artık gölgesinden şüphe duyacak kadar yalnız, biçare, herkese karşı güvensiz. Yayınlanan ses kasetleri, kendisi ve ailesi hakkında zaman zaman ortaya çıkan “dedikodular”, ofisinde çıkan böcekler Erdoğan’ı her şeyden ve herkesten şüphelenmeye itiyor.
İş bu kadarla kalsa iyi.
En yakınında olan, sırlarını paylaştığı “kara kutu”larına bile güvenemiyor. Her şeyi kontrolü altına almış durumda. Neredeyse nefes almak bile Erdoğan’ın iznine tabii olacak!
İktidarı kaybetmenin en önemli belirtilerinden biri bu güvensizlik ve yalnızlık hali. Diğeri ise daha somut: Arttırılan devlet şiddeti.
AKP meclisten, adeta zorbalıkla ve yüzde yüz kanunsuzlukla güvenlik paketini geçirdi. Geçirilen paketteki güvenlik kelimesi AKP’nin güvenliğini kast etmekte. Çünkü paketteki maddeler zaten polis devleti olan AKP devletini daha da güçlendirip, polisinin temel haklar ve özgürlüklere karşı halkla vuruşmasını hedeflemekte, polisleri vuruşma sonrası hukuki açıdan cezalandırmak yerine bizzat ödüllendirmeyi gütmektedir.
“Güvenlik” adlı paketin geçmesi AKP’nin sonlanmaya yaklaşan ömrünü biraz daha uzatmak için yapılmış çok önemli bir hamle.
Aynı nedenle yapılan diğer önemli hamle; Erdoğan’ın ordu ile anlaşması. Bir zamanlar darbeci ordu diye Gülen ekibiyle beraber (AKP-C) operasyon düzenleyip, vesayete karşı mücadele ettiklerini söyleyen AKP, bugün vesayetçilerle anlaşmış durumda. Bu anlaşma ilk meyvesini geçtiğimiz hafta başı gördük. Balyoz davasında yargılanan herkesin beraatına karar verildi.
Eskinin orduya karşı mücadele eden cephesi AKP-C çıkarları gereği dağıldı, şimdi ortak düşman olan Gülen ekibine karşı AKP-O(rdu) cephesi kuruldu. Askerlerin en ufak güçlenmesiyle dönüp AKP’yi boğazlaması ihtimaller arasında yer alıyor ama siyasetin satranç tahtası da böyle bir şey. Şimdilik her iki tarafın bu “ittifaka ihtiyacı var.” Güçlenince bir diğerini yok edecek!
Şimdilik bu ittifak AKP için varlık yokluk meselesi. Askerler içinse toparlanma ve güçlenme fırsatı. Ayrıca bu hamleyle AKP, vakti zamanında Gülencilere bıraktığı emniyetin yanı sıra askerlerle de anlaşarak iki “silahlı kuvveti” arkasına almış oldu.
Uzun lafın kısası, devletin zor güçleri şimdilik Erdoğan’ın kontrolünde.
AKP’nin iktidarını korumak için kurduğu yeni ittifaklarının yanı sıra bir de halka karşı oluşturduğu tehlikeli politikalar var.
HDP’nin güçlenmesi, yükselen yıldız olması karşısında panikleyen ve bu paniğin söylemi olarak Erdoğan tarafından kasten bayraklaştırılan 400 vekil alarak başkanlığa geçme safsatası elbette herkes için inandırıcı olmaktan çok uzak.
Kendisi de bunu biliyor olmalı ki farklı ve tehlikeli yeni tezgâhlar kurmaktan çekinmemekte. Toplumu kutuplaştırma politikasına tam gaz devam etmekte.
Çağlayan adliyesinde devletin rehine katliamından sonra avukatlara yönelik saldırısı, yine yandaş medyası aracılığı ile gazetecilere yönelik hem de tek tek isim vererek yürütülen cadı avı geçtiğimiz birkaç gün içinde planlanıp hemen devreye kondu.
Bunların yanı sıra en tehlikeli planı Alevilere ilişkin birkaç gündür üretilen söylem, yandaş kalemşorların AKP medyasında yazdıkları ve yine AKP ilçe örgütüne yapıldığı iddia edilen işgal ve pencereden sarkıtılan Zülfikarlı Türk bayrağı.
Alevileri bile kendi içinde “radikal Aleviler” olarak ayıran, Alevi mahallelerine AKP’nin saldırı düzenlediği bir anda bunları dillendiren bir iktidarın ateşle oynadığını söylemek abartı olmasa gerek.
Ne zaman sıkışsa içine mutlaka Alevileri de katarak düzenlediği katliamlarla toplumu denetleyip, şiddetle ürküterek kontrol altına almaya çalışan devlet belli ki yeni bir Alevi-Sünni çatışması yaratmanın peşinde. Bunun için AKP’yi Sünnilerin adresi olarak gösterecek, sosyalistlerin, demokratların, her türlü inançlardan toplulukların yer aldığı HDP’yi ise “Alevi partisi” olarak nitelemeye çalışacak. HDP içindeki Müslümanları da yeriniz burası diyerek yanına çağırmayı planlayacak. Ve çok tehlikeli bir kutuplaşmayı böylece sağlamayı göze alacak.
Neden HDP? Çünkü başta Alevilerin ve tüm diğer toplumsal kesimlerin artan bir ilgi ile HDP’yi umut görmesi HDP’ye barajı geçirtecek. Bu durumda 400 vekil değil, 300 vekil bile bulamayacak AKP. Yani iktidarı HDP’nin başarısı ile yerle yeksan olacak.
Onu kurtarmaya ne güvenlik paketleri, ne ordu ile yapılan yeni ittifaklar, ne de halkın üzerine gönderilen polisi yetmeyecek.
İşlediği tüm cinayetlerin, yolsuzlukların hesabını vermek zorunda kalacak.
Bu nedenle AKP devletinin bizleri bölüp, parçalayarak kendi iktidarının ömrünü uzatmak için kurduğu oyunlara, komplolara karşı uyanık, AKP iktidarını alaşağı etmek için daha çok örgütlü ve yan yana olmak zorundayız.
Az kaldı, çok az. Kazanacağız.