Google’ın New York ve Kaliforniya Sunnyvale’deki ofislerinde 16 Nisan Salı günü Google’ın “Nimbus” projesini iptal etmesi talebiyle oturma eylemi düzenleyen dokuz çalışanı tutuklandı. Amazon ve İsrail hükümeti ile yapılan 1.2 milyar dolarlık sözleşme İsrail ordusuna bulut hizmetleri ve yapay zeka (AI) sağlıyor.
Soykırım karşıtı protestoya katıldıkları için toplam 28 işçinin de işine son verildi.
Google’da yazılım mühendisi olarak çalışan ve New York’ta gözaltına alınarak işine son verilen çalışanlardan biri olan 23 yaşındaki Zelda Wsws.org’dan Clara Weiss’in sorularını yanıtladı.
Neler olduğunu anlatabilir misiniz?
16 Nisan Salı günü, Kaliforniya’daki Sunnyvale ofisinde ve New York City ofislerinden birinde çalışan Google çalışanları yerel saatlerle 12:00 ve 9:00’da oturma eylemine başladılar. New York’ta neler olduğu hakkında daha fazla bilgi verebilirim. Saat 11:55’te oturma eylemini duyurduk. İşçi konuşmaları yaptık, Refaat Alareer’in “Ölmem Gerekirse” şiiri de dahil olmak üzere bazı şiirler okuduk. İlk bir saat içinde her şey oldukça sakindi. Giderek büyüyen bir kalabalık vardı; Siyonistlerden oluşan bir kalabalık da orada toplanmaya başlamıştı.
Oturma eylemine katılan herkes bir Google çalışanıydı. Bir noktada güvenlik “Bu kadar yeter; gitmeniz gerekiyor” dedi. Dört kişiydik ve “Bu proje [Nimbus] iptal edilene kadar gitmiyoruz” diyorduk. Aslında güvenliğin bize elini sürmesine izin verilmiyordu, dolayısıyla bizi uzaklaştırmalarının bir yolu yoktu. Ve öyle bir noktaya gelindi ki kolluk kuvvetlerine haber verildiğini söylediler. 10 saat boyunca oradaydık. Google’ın Sunnyvale ofisinde ve NYC ofisinde tutuklamalar aynı zamanda gerçekleşmiş gibi görünüyor. NYC’de proje iptal edilene kadar ayağa kalkmayacak olan bizler temelde sadece ofiste takılıyorduk. Buraya gelen destekçi işçilerle iletişim kuruyorduk. Onları her zaman misilleme potansiyeli olduğu konusunda uyarıyorduk.
Arkadaşlarımızın bizim için getirdiği yiyecekleri yemeyi henüz bitirmiştik ki NYPD saat 21:45 sularında geldi. Oldukça şaşırmıştık çünkü dışarıdaki arkadaşlarımızdan NYPD’nin geldiğini gördüklerine dair bir haber almamıştık. Bize asansörle garaja kadar eşlik ettiklerinde, NYPD minibüsünü garaja park ettikleri ortaya çıktı; bunun nedeni muhtemelen Sunnyvale’de olduğu gibi Google çalışanlarının tutuklanmasının canlı olarak yayınlanmasını istememeleriydi. Üç saat boyunca NYPD’nin beceriksizliği ile uğraştık ve sonunda serbest bırakıldık. Dışarıda bizi çok destekleyen bir hapishane destek grubu vardı. Yaptığımız şeyi desteklemek için bu kadar çok insanın bir araya geldiğini görmek çok güçlüydü.
“Nimbus projesi” ve Google’ın soykırımdaki suç ortaklığı hakkında biraz daha konuşabilir misiniz?
“Nimbus” sözleşmesi 2021 yılında Google, Amazon ve İsrail hükümeti arasında İsrail ordusuna bulut bilişim ve yüz tanıma, duygu tanıma, izleme vb. içeren yapay zeka sağlamak için imzalandı. Bu kampanya 2021’de başlatıldığında (deklare edilen) “No Tech for Apartheid/Apartheid’a Teknoloji Yok adı, bu yapay zekanın Filistinlilerin gözetiminde kullanılacağının çok açık olmasından kaynaklanıyordu. “Nimbus”tan yaklaşık altı ay önce haberdar oldum ve No Tech for Apartheid’ın çalışmalarını öğrendiğimde hemen konuya dahil oldum.
Google’ın İsrail İşgal Güçleri (IOF) ile olan bağlarına gelince, uzun süredir IOF’nin sözleşme görüşmelerinin bir parçası olduğunu biliyorduk. Sözleşmenin askeri niteliği konusunda Google tarafından çok fazla iletişimsizlik -hayır, kasıtlı yalan söyleme ve şeffaflık eksikliği- vardı. Calcalist, İsrail ordusunun araya girdiğini ve ordu için gerekli bulut bilişime sahip olmadıkları için Oracle ile çalışmak istemediklerini bildirdi. Google’a gittiklerinde, mesajlarını değiştirdikleri konusunda çok endişeliydim. Açıkçası IOF, askeri bulut yetenekleri nedeniyle sözleşmeyi Oracle’dan Google’a yönlendirmişti.
Geçtiğimiz cuma günü Time dergisinden İsrail Savunma Bakanlığı ile yeni anlaşmaların görüşüldüğünü öğrendik. İsrail Savunma Bakanlığı’nın bulut mimarisini oluşturmaktan bahsediyorlardı. Bu [Time dergisinin haberini dayandırdığı] dahili belgede bile çok dikkatli bir şekilde konuşuluyordu. “Bunu kurumsal kanalda değil, başka bir yerde takip edelim” dediklerinden oldukça eminim. Google’da gördüğümüz pek çok şey gibi bu da çok gizli kapaklı. Bunlar sadece birkaç hafta önce mart ayında, Filistin halkına karşı yapıldığını gördüğümüz tüm zulümler karşısında tartışılan anlaşmalardı.
Bu, aylardır bu eylemi planlayan bizler için çok daha fazla inanç yarattı, çünkü sözcülerinin aksi yöndeki birçok açıklamasına rağmen Google’ın İsrail ordusuyla görüştüğünü teyit ettik. Ve daha geçen hafta Google ABD Savunma Bakanlığı ile yeni bir sözleşme imzaladığını duyurdu. Sadece birkaç yıl önce işçilerin muhalefetine ve halen inşa etmekte olduğumuz ağın kurulmasına neden olan Google’ın giderek artan bir şekilde militarizasyona yöneldiğini görüyoruz.
Google çalışanları arasında şirketin İsrail ordusuyla olan bağları hakkındaki duygu ve düşünceler nelerdir?
Birçok Google çalışanı iş yerinde konuşmaktan korkuyor. Google 7 Ekim’den sonra çok defa İsrail’e sempatisini ifade etti ve soykırımın ardından hiçbir zaman Filistin sempatisi ifade edilmedi. Bu nedenle çalışanların işyerinde bu konuda herhangi bir konuşma yapmaktan çok çekindiklerini fark ettim.
Şunu da eklemeliyim ki seslerini yükseltmekten korkmalarının bir diğer nedeni de “Nimbus” etrafındaki anlatı üzerinde büyük bir kontrole sahip olan bazı Siyonistlerin varlığıdır. Bize sürekli olarak “Nimbus”a karşı çıkmanın antisemitik olduğu ve her türlü anti-Siyonizm ifadesinin de antisemitik olduğu söylendi. Antisemitizm ve Siyonizm karşıtlığı birbirine karıştırılıyordu. İşçiler Filistinlilere yönelik baskı ve direnişin uzun tarihi hakkında pek bir şey bilmiyor olabilirler ve antisemitik olarak adlandırılmaktan korkuyorlardı. “Nimbus”a karşı muhalefeti örgütlerken ve Google’da güç inşa ederken yaptığım hiçbir şeyin antisemitik olmadığını biliyorum. Ancak insanların Filistinlilerin kurtuluş davası hakkında daha fazla bilgi sahibi olmadan kendilerini bu tür eylemlere hazır hissetmemelerinin anlaşılabilir olduğunu düşünüyorum.
Sözleşmenin ne kadar berbat olduğunu düşündüğüm konusunda sesimi çok yükselttim ve ofiste etrafımdaki herkesle konuşarak çok zaman geçirdim. Kasım ayında ofiste bildiri dağıtmaya başladım, bu sözleşmeye karşı ofiste sürekli, sesli ve görünür bir muhalefet olmasını istedim. İnsanların Google’ın soykırımdaki suç ortaklığı hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığını fark ettim. Benim masa toplantısındaki odak noktam, Google’ın İsrail hükümeti ile yürüttüğü proje hakkında insanları bilgilendirmekti. Standımda, dizüstü bilgisayarıma bantlanmış el yazısıyla yazılmış bir tabela ve bilgilendirici materyaller içeren broşürler vardı. Ofiste çok fazla bulunduğum için insanların benimle daha fazla konuşmaya başladığını düşünüyorum. İnsanlar bazen sözleşmeye şaşırmıyordu ama Google’ın çalışma şeklini değiştirmek konusunda ne yapacaklarını bilmiyorlardı.
Teknoloji kesinlikle daha ayrıcalıklı bir taban. Soykırım ve suç ortaklığı ve emeklerinin soykırımdaki silahlardan biri olması hakkında düşünmek istemeyenler vardı. Oturma eylemi işçilere bir sinyal vermek içindi: Emeğinizin dünya üzerindeki etkisini görmezden gelemezsiniz. Sadece bu sözleşmeye tepki olarak değil, aynı zamanda emeğimizin nasıl kullanıldığına dair kontrol ve yönlendirme sağlamak için de emeğimizi esirgedik. Oturma eylemini yaptım çünkü işçilere şunu göstermek istedim: Sadece size söyleneni yapmak zorunda değilsiniz. İnsan hayatına her zaman kârdan daha fazla değer vermeliyiz.
Geçtiğimiz birkaç gün içinde, yaptığım şeyi destekleyen çok sayıda mesaj aldım. Birçoğu Google’ın yaptıklarından dolayı çok üzgün. Bence bu, oturma eylemi gibi bir eylemin gücünü gösteriyor. Çalışanlar şu anda sadece Google’ın “Nimbus” projesi soykırımındaki suç ortaklığı nedeniyle değil, aynı zamanda Google’ın sözleşmeye karşı konuştukları için çalışanlara karşı misilleme yapması nedeniyle de çok öfkeli.
Özellikle bu hafta Columbia Üniversitesi’ndeki öğrencilerin, işçilerin ve öğrencilerin, savaş suçlarına ortak olmak ve Gazze halkına karşı kullanılan silahlara yatırım yapmak anlamına gelse bile, para ve kar elde etmekten çok daha fazlasını düşünen bu kapitalist kurumlara karşı gösterdikleri direniş nedeniyle büyük bir faşist baskının gerçekleştiğini görüyoruz. Bence ilerlemenin yolu işçileri harekete geçirmeye devam etmektir. Soykırımı durduracak güce sahip olanlar, her şeyden önce işçilerdir. Geçtiğimiz altı ay, emekten biraz kopuk pek çok doğrudan eyleme sahne oldu. İnsanların kendilerini nasıl tehlikeye attıklarını görüyoruz ki bu ilham verici bir durum ve iktidara karşı direniş inşa etmek önemli.
Ancak bu direnci işyerine taşımamız gerektiğini düşünüyorum ve emeklerinin kabul etmediğimiz şekillerde silah olarak kullanılmaması konusunda derinden kararlı insanlara ihtiyacımız var. (…)