Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun (AABK) kurulmasına önayak olduğu Madımak Katliamı Hafıza Merkezi çalışması kapsamında Madımak Katliamına ilişkin toplumsal hafızayı canlı tutmak ve yaşananların eksiksiz bir arşivini oluşturabilmek için çeşitli projeler gerçekleştirildi ve gerçekleştirilmeye devam ediyor. Hafıza Merkezi çalışmasının bugüne kadar yaptığı çalışmalar www.madimak.org sitesinden ulaşılabilir durumda. Bu çalışma kapsamında şu ana kadar Madımak Katliamı Sanal Müzesi, Madımak Katliamı Sanal Kütüphanesi ve “Alacakaranlıkta 30 Yıl” Web Belgeseli projeleri hayata geçirilirken, 18 Mayıs tarihinden itibaren de “Çok Kötü Bir Şey Oldu” – Madımak Katliamı ve Ötesi Üzerine Bir Film belgeseli kamuoyuyla paylaşılmaya başlanacak.
Belgesel İstanbul, İzmir, Mersin, Adana ve Antalya başta olmak üzere birçok şehirde gösterilecek. 2 Temmuz tarihinden itibaren Almanya başta olmak üzere yurtdışında birçok ülkede özel gösterimleri planlanan belgesel, Madımak Katliamı Hafıza Merkezi’nin Ankara, İstanbul, Balıkesir, Tokat, Sivas, Yalova, Varsseveld (Hollanda) ve Köln’de (Almanya) 127 kişiyle gerçekleştirdiği sözlü tarih görüşmeleri ve arşiv görüntülerini içeriyor.
Çekim Ekibi
Yürütücü Yapımcılar: Bingöl Elmas – Yüksel Çelik
Görüntü Yönetmeni – Ses Kayıt: Koray Kesik
Görüntü Yönetim Asistanı: Musab Bayraklı
Kamera: Çağla Sumru Kesik
Prodüksiyon Asistanı: Berkan Şahin
Set Amiri: Zafer Yılmaz
Işık: Yonca Film
Işık Teknisyeni: Serkan Gürleyi
Arka Plan Grafik Tasarımı: Ümit Kıvanç
Yurtdışı Çekimleri
Röportörler: Mahmut Akgül (Almanya), Zeynep Cimtay (Hollanda)
Teknik Yönetmen: Murat Vural
Kamera: Barış Parlak
Proje Koordinatörü: Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu
AABK Eşit Başkanı Hüseyin Mat: Unutmadık, unutmayacağız
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Eşit Başkanı Hüseyin Mat, “Biz her sene Sivas Madımak önünde ‘Unutmadık, unutturmayacağız’ sloganını atıyoruz. Unutturmamanın önemli koşullarından bir tanesi de bu projenin hayata geçmesidir. İşte o sloganın ete kemiğe büründürülmüş halidir aynı zamanda bu proje” dedi.
2 Temmuz’da ne olmuştu?
2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından organize edilen Pir Sultan Abdal Şenlikleri’na katılanların kaldığı Madımak Oteli devlet gözetiminde gerici güruhlarca yakıldı.
Olayda çoğunluğu Alevi 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanı yanarak ya da dumandan boğularak hayatını kaybetti.
Olay nasıl gerçekleşti?
Aydınlar, sanatçılar ve şairlerden oluşan bir grup, dört günlük şenlik programına katılmak için o günlerde Sivas’a gitti.
1 Temmuz’da şenliğin açılışında konuşanlardan biri de yazar Aziz Nesin’di. Behçet Aysan, Metin Altıok, Uğur Kaynar, Hasret Gültekin, Nesimi Çimen, Asım Bezirci de kente gidenler arasındaydı.
33 kişinin en yaşlısı 66 yaşındaki Asım Bezirci, en genci ise folklor gösterisi için Sivas’a giden 12 yaşındaki Koray Kaya’ydı. Hollanda vatandaşı Carina Cuanna Thedora Thuys katliamın tek yabancı kurbanıydı.
Katliamdan iki gün önce kentte bir bildiri dağıtılmıştı. Bildiride Aziz Nesin’in o sırada başyazarı olduğu Aydınlık gazetesinde yayımlanan Salman Rüşdi’nin “Şeytan Ayetleri” kitabından bahsedilmiş, Nesin hedef gösterilmişti.
Bildiride dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin’in şenliklere ev sahipliği yapması eleştirilmiş, Nesin için “Şehirde adeta Müslümanlarla alay edercesine gezebilmektedir” ifadeleri kullanılmıştı.
Olaylar nasıl başladı?
2 Temmuz günü Cuma namazının ardından etkinliklerin yapıldığı kültür merkezinin önüne bir yürüyüş başladı. “Sivas laiklere mezar olacak” yürüyüşte en çok atılan sloganlardan biriydi. Saldırgan grubun bir kısmı yeni dikilen “Halk Ozanları” heykelini yıkıp, yerde sürüklerken; bir kısmı Valilik önünde Ahmet Karabilgin’i protesto etti.
Valinin katliam sonrası İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği rapora göre, saldırganların sayısı her saat artıyordu. Yine aynı rapora göre, akşam saat 18:00’de Madımak Oteli’nin önünde o ana kadar hiçbir aşamada dağıtılmamış 15 bin kişi vardı. Otel önündeki araçlar ve sürüklenen heykel ateşe verildi, otelin camları kırıldı.
Yaklaşık 2 saat sonra otel ateşe verildi, saldırgan kalabalık sloganlarına devam etti.https://www.youtube.com/embed/xtPsqDrdDXA?si=vRVh6FUn6r354Kc1
Madımak Oteli’nin önünden çekim yapan İhlas Haber Ajansı’nın görüntülerinde otelin etrafını kuşatanların sloganları yanında sözleri de duyuluyordu. Biri otelin birinci katına çıkan saldırgana “Lan yakın” diye seslenirken, bir diğeri ilk alevin görünmesiyle “Cehennem ateşi işte” diye sesleniyordu.
Kente davet edilen takviye kuvvetler ise zamanında gelmedi veya gelenler yetersizdi. 35 kişi otelde hayatını kaybetti.
İktidardakilerin tepkisi ne oldu?
Turgut Özal’ın ölümünden sonra Cumhurbaşkanı seçilen Süleyman Demirel’in yerine DYP Genel Başkanı seçilen ve Başbakan olan Tansu Çiller görevi devralalı henüz bir hafta olmuştu.
Çiller’in Madımak Oteli’nde yaşananların ardından söylediği sözler tartışma yaratacaktı: “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir.”
Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise olayın münferit olduğunu ve “Alevi-Sünni çatışmasına dönüşmemiş olmasını” vurguluyordu:
“Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş… Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır… Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır.”
İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu ise Aziz Nesin’i hedef gösterdi: “Aziz Nesin’in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir.”
Aziz Nesin, ilerleyen günlerde Gazioğlu’nu “yalancılıkla” suçladı.
Koalisyon ortağı SHP’nin eski genel başkanı, dönemin başbakan yardımcısı Erdal İnönü, olaylar sırasında Aziz Nesin’le telefonla görüşerek, “en kısa zamanda takviye güç gönderileceğini, kimsenin kılına dahi zarar gelmeden kurtarılacağını” söyledi.
İnönü, katliam ardından SHP’ye ve kendisine yönelik eleştirilere, “Ne yapayım, yetkim yoktu” cevabını verdi.
Dava sürecindeki gelişmeler
Elim olayın hemen ardından 35 kişi gözaltına alınmış, sonrasında gözaltı sayısı 190’a kadar çıkmıştı ancak 66 kişi serbest bırakıldı ve geri kalanlar “Laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışmak” suçuyla Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde 1 yıl boyunca yargılandı. “Sivas davası” olarak tarihe geçen mahkeme sonucunda 22 sanık 15’er yıl, 3 sanık 10’ar yıl, 54 sanık 3’er yıl, 6 sanık 2’şer yıl hapisle cezalandırıldı. Yargılananlardan 37’si ise beraat etti.
Takip eden yıllarda Yargıtay DGM kararını bozdu ve sanıklar yeniden yargılandı. 1998’de onaylanan yeni kararda 33 sanık idam, 14 sanık ise 15 yıla kadar değişen hapis cezalarına çarptırıldı ancak idam cezaları usul noksanlıkları nedeniyle bozuldu. Usul eksiklikleri giderildikten sonra 2000 yılında yeniden idam cezasına çarptırılan 33 sanık 2002’de idam cezasının kaldırılması ile müebbet hapse mahkum oldu.
Sanık avukatlarından birçoğu muhafazakar sağ partilerde milletvekili ve bakanlık pozisyonlarına kadar yükseldi ve geçen zaman içerisinde gerçekleşen tahliyeler ile hapisteki kişi sayısı 33’e düştü.
Sivas Katliamı’nın kilit isimlerinden 8 sanık ise 1997’deki bozma kararı sonrasında firar ederek kayıplara karıştı. Bunların içinde davanın bir numaralı sanığı Sivas Belediye Meclisi Üyesi Cafer Erçakmak da bulunuyor.
2011 tarihinde Sivas’ta kalp krizi sonucu öldüğü ileri sürülen ve gizlice Yukarı Tekke Mezarlığına gömüldüğü söylenen Erçakmak hakkındaki dava, öldüğü için düşürüldü. Mağdurların avukatları DNA testi talep etti ve mezardaki kişinin yüzde 99.9 Erçakmak olduğu tespit edildi.
Zaman aşımı
Son olarak Sivas Davası 2014 yılında zaman aşımına uğradı ve tüm dava kapatıldı. Bu olay sonrası sivil toplum kuruluşlarının ve partilerin “insanlık suçlarında zaman aşımının kaldırılması” talebinde bulunması üzerine mahkeme başkanı, “İnsanlık suçunda zaman aşımı olmaz ama bu suçu işleyenler kamu görevlisi değil sivil oldukları için davanın düşmesine karar verilmiştir” şeklinde açıklama yaptı.
Karar üzerine dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ise, davanın zaman aşımına uğradığı ifadesini yanlış bulduğunu belirterek, “Sadece 5 kişi ile ilgili zaman aşımı olmuştur. Müebbet hapis cezası ile içeride olan onlarca insan var. Burada hedef saptırılıyor. Tek taraflı bakmayı doğru bulmuyorum. Başka davalarda da zaman aşımı süreci işlemişti” şeklinde açıklama yapmıştı.
Sivas Katliamı’nda hayatını kaybedenlerin yakınları, 2014’te Yüksek Mahkemeye bireysel başvuruda bulunarak, Sivas’ta yaşanan olaylar üzerine başlatılan yargısal sürecin etkili bir biçimde yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ve toplantı ve gösteri yürüyüşü haklarının ihlal edildiğini söyledi.
Başvuruda, Madımak Oteli’nin yakılmasına ilişkin eylemin “insanlığa karşı suç” kapsamında değerlendirilmesi ve bu sebeple zamanaşımına uğramaması istendi.
14 Eylül 2023’te Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi, firari üç sanık hakkında süren Sivas katliamı davasında 30 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın düşürülmesine karar verdi.
Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin gerekçeli kararında, sanıkların yargılanmalarının başladığı tarihte üzerlerine atılı 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’ndaki (TCK) “cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs” suçunun, 5237 sayılı TCK’de “anayasayı ihlal” suçuna karşılık geldiği hatırlatıldı.
Yeni TCK’deki “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise failin lehine olan kanun uygulanır.” hükmü anımsatılan kararda, 765 sayılı TCK’de sanıklara atılı suça ilişkin zaman aşımı süresinin 20 yıl, zaman aşımı süresini kesen işlemler sebebiyle de 30 yıl olduğu ve bu sebeple 30 yıllık zaman aşımı süresinin 2 Temmuz 2023 itibarıyla dolduğu belirtildi.
Haklarında kaçak kararı verilen sanıklar Sonkur, Ceylan ve Karataş’ın atılı eylemlere ilişkin yeni TCK’ye göre uzamış zaman aşımı süresinin ise 45 yıl olduğuna işaret edilen kararda, bu sebeple suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK’nin 104/2 maddesi uyarınca zaman aşımı süresinin 30 yıl olduğu ve sanıklar lehine kanun uygulamasıyla davanın düşürüldüğü kaydedildi.
Madımak Oteli’ne ne oldu?
Sivas katliamının ardından Madımak Oteli’nin alt katına bir kebapçı açılması tepkilere neden oldu ve bu tepkiler nedeniyle 2010 yılında kebapçı kapatılarak otel kamulaştırıldı. 2011 yılında ise Alevi toplumunun binanın “Utanç Müzesine” çevrilmesi talebine karşın bina ‘Sivas Bilim ve Kültür Merkezi’ haline getirildi.
Katliamda hayatını kaybeden sanatçı, şair ve yazarlar
• Muhlis Akarsu – 45 yaşında, sanatçı
• Muhibe Akarsu – 45 yaşında, Muhlis Akarsu’nun eşi
• Gülender Akça – 25 yaşında
• Metin Altıok – 53 yaşında, şair, yazar, felsefeci
• Mehmet Atay – 25 yaşında, gazeteci, fotoğraf sanatçısı
• Sehergül Ateş – 30 yaşında
• Behçet Sefa Aysan – 44 yaşında, şair
• Erdal Ayrancı – 35 yaşında
• Asım Bezirci – 66 yaşında, araştırmacı, yazar
• Belkıs Çakır – 18 yaşında
• Serpil Canik – 19 yaşında
• Muammer Çiçek – 26 yaşında, aktör
• Nesimi Çimen – 62 yaşında, şair, sanatçı
• Carina Cuanna Thuijs – 23 yaşında, Hollandalı akademisyen
• Serkan Doğan – 19 yaşında
• Hasret Gültekin – 22 yaşında şair, sanatçı
• Murat Gündüz – 22 yaşında
• Gülsüm Karababa – 22 yaşında
• Uğur Kaynar – 37 yaşında, şair
• Asaf Koçak – 35 yaşında, karikatürist
• Koray Kaya – 12 yaşında
• Menekşe Kaya – 15 yaşında
• Handan Metin – 20 yaşında
• Sait Metin – 23 yaşında
• Huriye Özkan – 22 yaşında
• Yeşim Özkan – 20 yaşında
• Ahmet Özyurt – 21 yaşında
• Nurcan Şahin – 18 yaşında
• Özlem Şahin – 17 yaşında
• Asuman Sivri – 16 yaşında
• Yasemin Sivri – 19 yaşında
• Edibe Sulari – 40 yaşında, sanatçı
• İnci Türk – 22 yaşında
(Gaste Avrupa)