Üniversitelerde sosyalist fikir kulüpleri örgütlenmesi ve Dev-Genç, Kommer’in aracının yakılması, THKP-C’nin kuruluşu, kısaca Türkiye’de devrimci tarihin, mücadelenin ve onurun isimlerinden birisidir Ulaş Bardakçı.
6 Ocak 1969 günü Vietnam Kasabı Robert Kommer’in ODTÜ’ye gelişiyle Fikir Kulüpleri Federasyonu üyesi öğrencilerin eylemleri artmıştır. Vietnam’da yüzlerce kişinin katili Kommer’in üniversite bahçesindeki makam aracı ters çevrilir, Sinan Cemgil, Taylan Özgür, Ulaş Bardakçı ve İbrahim Seven arabanın deposundan aldıkları benzinle arabayı ateşe verir.
Bu eylem Ulaş Bardakçı ve yoldaşlarının bundan sonra yürütecekleri silahlı mücadelenin ilk adımıdır.
Sonrasında TİP içerisinde gelişen tartışmalar ve Mahir Çayan, Münir Ramazan Aktolga, Yusuf Küpeli, Ertuğrul Kürkçü, Hüseyin Cevahir ve Ulaş Bardakçı önderliğinde Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) örgütü kurulmuştur.
Ulaş Bardakçı 5 Nisan 1971’de, Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir ile birlikte işadamı Mete Has’ın kaçırılması, 17 Mayıs 1971’de ise İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom’un kaçırılması ve öldürülmesi eylemlerinde yer alırken, gerçekleştirilen eylemlerle devrimcilerin mücadelesi ülkenin gündemini belirlemeye başlamıştır.
Bu eylemlerden bir süre sonra tutsak edilen Ulaş Bardakçı’nın da aralarında olduğu devrimcilerin cezaevinden kaçma planları başarıya ulaşmıştır. 29 Kasım 1971 günü, Ulaş ile birlikte Mahir Çayan, Ömer Ayna, Ziya Yılmaz ve Cihan Alptekin Kartal-Maltepe Askeri Cezaevi’nden firar ederler.
19 Şubat 1972’de ise Ulaş Bardakçı, İstanbul/Arnavutköy’de saklandığı bir evde sabah saat 07.00 sularında oligarşinin kolluk güçleri tarafından katledilir. Aynı gün sabaha karşı Fındıkzade’de Tevfîk Fikret Sokak’ta bulunan Kısmet apartmanı saat 03.00 gibi basılmıştır. Burada çıkan çatışmada Maltepe Askerî Tutukevi’nden kaçan Ziya Yılmaz ile evde bulunan Şerafettin Serdar, Osman Cahit İyigün, Hüseyin Özkan, Safiye Özkan ve Lâle Dedealp yakalanır.
19 Şubat 1972’de katledildiğinde henüz 25 yaşındaydı Ulaş Bardakçı. Bizler Ulaşları, Mahirleri, Denizleri, İboları ve daha nicelerini, nasıl öldürüldüklerini yıllarca hep okuduk ve tarihimiz bildik, yarınımıza taşımaya söz verdik.
Ama bizler 18’inde Medeni Yıldırım, 19’unda Ali İsmail Korkmaz, 21’inde Hasan Ferit Gedik, 20’sinde Mehmet Ayvalıtaş, 22’sinde Abdullah Cömert, 22’sinde Ahmet Atakan, 26’sında Ethem Sarısülük’ün nasıl öldürüldüklerini kendi gözlerimizle gördük.
O yüzden çok iyi biliyoruz ki bir şeyler var değişecek. Bir şeyler var değiştirmemiz gereken. Önce acılardan başlanacak.