Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Parti Meclisi, 31 Mart yerel seçim sonuçlarına ilişkin yayınladığı sonuç metninde “31 Mart 2024 yerel seçimleri, AKP-MHP-Ergenekon faşist bloğunun yenilgisiyle sonuçlanmıştır. 2002’de iktidara geldiğinden beri AKP ilk kez ikinci parti konumuna gerilemiştir. Birçok büyükşehirde MHP ve diğer ortaklarının desteğine rağmen hem genel oy oranında hem de kazanılan belediye sayılarında CHP’nin gerisinde kalmıştır. Seçimin kazananları CHP ve DEM Parti’dir. AKP-MHP bloğunun CHP’den geri kalmasında bu blok seçmenlerinin bir kısmının sandığa gitmemesi nedeniyle seçime katılım oranının düşmesinin, AKP’yi cezalandırmak isteyen seçmenin bir kısmının YRP’ye, nispeten az bir kısmının ise CHP’ye oy vermesinin payını da görmek gerekir.” ifadeleri kullanıldı.
SYKP PM, DEM Parti öncülüğünde ortak bir mücadele hattını vurgulayarak “Siyasetin toplumsallaşması, toplumsal olanın siyasete içerilmesi için yerel demokrasiyi geliştirmek de vazgeçilmez görev olarak DEM Parti’nin ve tüm sol muhalefetin önünde duruyor. DEM Parti’nin kazandığı belediyelerde yerelden demokrasi uygulamalarını hayata geçirmek, benzer talepleri ve beklentileri büyükşehirlerde örgütlemek bizim ve DEM Parti öncülüğünde ortak bir mücadele hattında birleşen sol muhalefetin temel görevlerinden biridir.” dedi.
SYKP Parti Meclisi sonuç metninin tamamı şu şekilde:
Yerel seçimler öncesi durum
31 Mart yerel seçimlerine iktidar bloğu ve muhalefet partileri Mayıs 2023 seçimlerinden farklı oluşumlarla girdi. İki seçim arasında yapılan kurultayla CHP’nin genel başkanı ve yönetimi değişti. Millet İttifakı dağılarak Altılı Masa partileri seçimlere ayrı ayrı katılmaya karar verdi. Yeniden Refah Partisi (YRP) önceki seçimlerde yer aldığı Cumhur İttifakı’ndan ayrılarak seçimlere bağımsız girme kararını uyguladı. DEM Parti’de ise seçimlere girerken 2019 yerel seçimlerindeki kazanamayacağımız yerde faşist bloğa kaybettirme taktiği yerine düzen partilerine eşit mesafecilik yaklaşımıyla Kürt illerinin yanı sıra Batı’daki şehirlerin çoğunda da kendi adaylarını çıkarma kararı alındı.
Yerel seçim sonuçları ve siyasal dizilişlerde yeni durum
Yukarıdaki koşullarda yapılan 31 Mart 2024 yerel seçimleri, AKP-MHP-Ergenekon faşist bloğunun yenilgisiyle sonuçlanmıştır. 2002’de iktidara geldiğinden beri AKP ilk kez ikinci parti konumuna gerilemiştir. Birçok büyükşehirde MHP ve diğer ortaklarının desteğine rağmen hem genel oy oranında hem de kazanılan belediye sayılarında CHP’nin gerisinde kalmıştır. Seçimin kazananları CHP ve DEM Parti’dir. AKP-MHP bloğunun CHP’den geri kalmasında bu blok seçmenlerinin bir kısmının sandığa gitmemesi nedeniyle seçime katılım oranının düşmesinin, AKP’yi cezalandırmak isteyen seçmenin bir kısmının YRP’ye, nispeten az bir kısmının ise CHP’ye oy vermesinin payını da görmek gerekir.
10 ay önce Erdoğan’ı devirmeyi başaramamış Altılı Masa’da yer alan CHP dışındaki beş partinin bu seçimlerde seçim sonuçları bağlamında büyük ölçüde silindiğini görmüş olduk. Diğer taraftan YRP İslamcı kanatta AKP’nin alternatifi olma iddiasını güçlendirmiş oldu. Dolayısıyla seçimin bir diğer kazananı YRP olmuştur. YRP, kadın, LGBTİ+, göçmen düşmanı söylemiyle, aşı karşıtlığıyla toplumun en geri kesimlerine hitap edebilmekte ve demokrasi güçlerinin karşısında yer alan yeni bir siyasal güç haline gelmektedir.
Mayıs 2023 seçimlerinden 10 ay sonra yaşanan bu değişimin en temel nedeni, ekonomik krizin emekçiler üzerindeki ağır etkisini hissettirmesidir. Hayat pahalılığı iki-üç yıldır halkın yaşam koşullarını ciddi biçimde kötüleştirmekteydi elbette. İktidar bunu asgari ücret zamlarıyla geçiştirmeye çalışmaktaydı. Fakat Saray ve AKP için deniz bitti. Arap sermayesinin yardımları da yetmez oldu. Mehmet Şimşek sayesinde rota tekrar IMF politikalarına çevrildi. Erdoğan artık pembe yalanlar ve vaatler bile sıralayamaz olunca emekçi halk cezayı kesti. EYT’lerle birlikte 16 milyonu bulan emekliler de seçimin belirleyici kesimlerinden oldu.
Ancak bilinmelidir ki, AKP’nin rıza üretme ve güven telkin etme kapasitesinin düşmesi, bunu teyit eder şekilde emeklilere verecek para olmadığı gibi açıklamaları, esasen bir “seçim ekonomisi” uygulayamaması, bu açığı kapatmak üzere seçim için tüm devlet imkân ve kadrolarını her zamankinden daha hoyratça seferber etmesi (tüm bakanların, valilerin seçim çalışmasında yer alması vb.), CHP’deki değişimin kitlelerde seçenek, umut ve güven duygusu oluşturması, YRP’nin tutum ve atağının AKP’nin çekirdeğinde yarattığı hasarlar, DEM Parti içindeki “faşist bloğa kaybettirme” taktiğini savunan eğilimin son dönemeçte seçimlerde belirleyicilik kazanması ve de AKP’nin hegemonya yitimi olmasaydı; sadece ekonomik krizin varlığı bu sonucu doğuramazdı. 10 ay sonraki farklı sonuçların nedenselliğini bu olgularla birlikte değerlendirmek gerekir.
2023’te bir toplumsal mücadeleler ittifakı olması amaçlanırken salt bir seçim ittifakı olarak bile gerçeklik kazandırılamayan Emek ve Özgürlük İttifakı’ndan sonra emek, özgürlük ve demokrasi güçlerinin güçlü bir ortak yönelim ortaya çıkaramamasına, faşizm tehdidinin önceliğini ve seçimlerden faşist kurumsallaşmanın ivmesini kırmak üzere yararlanma olanaklarını göz ardı eden eğilimlerin yaygınlığına ve seçim sürecinin başındaki belirleyiciliğine rağmen faşizme kaybettirme taktiği kitlelere mal olabilmiş ve pratikte uygulanmıştır. DEM Parti açısından da HDP’nin önceki iki seçimde uyguladığı, SYKP olarak 2024 seçimleri için de geçerli olduğunu savunduğumuz faşizme kaybettirme taktiği DEM Parti’nin “eşit mesafecilik” anlayışıyla oluşturduğu seçim taktiğinin yol açtığı gecikme ve belirsizliklere rağmen son dönemeçte parti içerisindeki tartışmalar sonucunda bu yöndeki yaklaşımın ağırlık kazanması ve tabandan gelen dalga ile büyük ölçüde hayata geçmiştir. Diğer taraftan Kent Uzlaşıları adı altında CHP’yi de kapsayan görüşmeler sonucunda varılan ortaklaşmaların da faşist bloğun kaybetmesinde etkisi olmuştur. Fakat bu tür görüşmelerin kamuoyuna açık yürütülmemesi ve ilkesel çerçevesinin ortaya konmaması SYKP açısından kabul edilemez.
Van’da faşist bloğun halk iradesini yeniden gasp etme denemesi halkın kararlı direnişi ve hem devrimci-demokratik muhalefet güçlerinin hem de belirli ölçüde CHP’nin DEM Parti’ye verdiği destekle geri püskürtülmüştür. Şimdiye kadar tam anlamıyla başarılamayan demokrasi cephesi Van’da kendini göstermiştir. Van direnişi, bizim cephede mücadele azmini ve moral gücü artıracak ve yeni kazanımların kapısını aralayacaktır.
Ancak faşist bloğun yerel ayaklarının belirli ölçülerde kırılması, geçici olarak hız kesmesine yarasa da, akabinde savaş politikalarına ve topyekûn saldırılara devam edeceğini gören bir konumlanma gereklidir. Seçim öncesi IMF standartlarına uygun bir politika izlemekten kaçınamayan AKP’nin bunu seçim sonrasında da devam ettireceği açıktır. Seçim öncesinin faşist bloğunu bu yola girmeye zorlayan nedenler daha da keskinleşerek devam edecek, bu gidiş yığınları daha da yoksullaştıracak ve tepkilerinin yükselmesinde önemli bir rol oynayacaktır. AKP-MHP faşist bloğu bu talepleri durdurmak için RTE’nin balkon konuşmasının da, Van, Hakkâri gibi seçim sonuçlarına müdahale çabalarının da haber verdiği gibi baskı, şiddet ve savaş politikalarına daha fazla yönelecektir.
Faşizmin durdurulması ve geriletilmesi en geniş güçlerin aralarındaki sınıfsal ve programatik karşıtlıklara rağmen rejime karşı harekete geçmesi olanaklarının değerlendirilmesini gerektirirken, sadece bu kırılgan ittifakın gerçekleşmesi ve sürdürülmesi bile demokrasi taleplerini işçi sınıfı ve tüm ezilenlerin toplumsal mücadeleleriyle buluşturarak demokratik cumhuriyet hedefine bağlayan bir demokrasi cephesinin basıncı olmaksızın sağlanamaz. Faşist bloğun gerilemesi Batıda CHP oylarıyla kendini göstermişse de devlet partisi kimliği ve sınıfsal karakteri nedeniyle CHP’nin başarısına temkinli yaklaşılmalı ve anti-faşist bloğa ve demokratik adımlara ancak sol/devrimci-demokratik güçler tarafından zorlanırsa yöneleceği unutulmamalıdır.
Anti-faşist mücadelenin de demokratik cumhuriyet mücadelesinin de odağını bugün kendini DEM Parti’de ifade eden güçler oluşturmaktadır. Eşitlik talepleriyle özgürlük taleplerinin birlikte temsil edildiği siyasal zemin olarak DEM Parti bu nesnel konumundan ve tarihsel birikiminden kaynaklanan bir sorumluluk taşımaktadır. DEM Parti’nin kendi örgütlülüğü ve hitap alanıyla sınırlı olmayan demokrasi güçlerine öncülük etme sorumluluğunu yerine getirebilmesi, hem yapısında ve işleyişinde buna uygun dönüşümler sağlamasını hem de akim kalan Emek ve Özgürlük Bloğu deneyiminden dersler çıkarılarak demokrasi ve sosyalizmden yana tüm güçleri ortak bir mücadele hattında birleştirmeye yönelik, yani sınıf mücadelesinin ve tüm toplumsal çelişkilerin eşitlik ve özgürlükten yana özneleriyle (işçi sınıfı, kadın ve lgbti+ özgürlük hareketleri, ekoloji mücadeleleri…) etkileşim içinde şekillenen bir program ve siyaset tarzı benimsemesini gerektiriyor.
Seçim sonuçları ve görevler
“Bir sistem, onun vurup devirebilecek bir alternatif olmadığı müddetçe, Ne kadar çürümüş olursa olsun ortadan kalkmaz!” Lenin
31 Mart’ta oylanan sadece yerel yönetimler değildi. RTE’nin tüm bakanlarıyla birlikte kendisini ortaya atmasıyla siyasal iktidara olan güven de oylanmış oldu ve siyasal iktidar güvenoyu alamadı. Bu durum bize muhtemelen artacak ve şiddetlenecek olan saldırıları püskürtmekle yetinmeyen, iktidar bloğuna güçlerini toparlama ve yeni ittifaklar deneme fırsatı tanımamak üzere rejimin meşruiyetini yitirdiğini vurgulayan bir muhalefet zemini oluşturma olanağı ve görevi veriyor.
Seçimlerde oluşan tepki önümüzdeki aylarda sokakta hayat bulacak, toplumsal mücadeleler sokakta, meydanlarda sertleşerek devam edecek, sınıf mücadelesinde ekonomik talepler önemli bir yer tutacaktır. Anti-faşist cephe siyasetini savunmaya ve DEM Parti etrafında demokrasi cephesini örmeye devam ederken krizin faturasını emekçilere çıkarmakta kararlı olan iktidara sokakta ve işyerlerinde gereken cevap verilmelidir. İşçiler, işsizler ve emekliler şimdilik ekonomik taleplerle de olsa ortak bir hedefe yönelebilmelidir. SYKP ve tüm sosyalist güçlerin esas sorumluluğu, bu ekonomik talepleri topyekûn bir sınıf mücadelesi düzlemine yükseltmektir.
Siyasetin toplumsallaşması, toplumsal olanın siyasete içerilmesi için yerel demokrasiyi geliştirmek de vazgeçilmez görev olarak DEM Parti’nin ve tüm sol muhalefetin önünde duruyor. DEM Parti’nin kazandığı belediyelerde yerelden demokrasi uygulamalarını hayata geçirmek, benzer talepleri ve beklentileri büyükşehirlerde örgütlemek bizim ve DEM Parti öncülüğünde ortak bir mücadele hattında birleşen sol muhalefetin temel görevlerinden biridir.
SYKP, özeleştiriyi zaaf değil güç kaynağı olarak gören bakışını korurken içe kapanma eğilimlerinden uzaklaşarak Kongremizde aldığımız “Yeniden Kuruluş ve Olanaklar”, “Örgütsel Sorunlarımız ve Parti Örgütlenmesi” ve” DEM Parti ve SYKP’nin Misyonu ve Sorumlulukları” kararları doğrultusunda örgütsel kapasitesini büyütecek, örgütsel yapılanma adımlarını atarak siyasal misyonunu yerine getirecektir.
1 Mayıs faşizme karşı en geniş ittifakı örerken emek, demokrasi ve özgürlük güçlerinin dayanışmasını güçlendirme, işçi sınıfının enternasyonalist sosyalist çizgisini ortaya koyma ve yaygınlaştırma imkânı olarak değerlendirilecektir.