AKP iktidar kliği, Beştepe’si, Başbakanı, Bakanları, vekilleri el ele verdi, yine de Demirtaş’la baş edemedi. Baş edememekle kalkmadılar, bir de kendi aralarında tepişmeye başladılar. Gökçek, Arınç, Metiner, Davutoğlu, Erdoğan, her kafadan bir ses çıkıyor. Tekme, tokat, sille, hakaret, istihza, kinaye, ne ararsan var bu dalaşta. İki pranga, içte Yüce Divan, dışta Lahey korkusu sağlamca bağlanmış olduğu için ayaklarına, silkinip kendilerine geliyorlar. İktidardan alaşağı olduklarında serde kodesi boylayacak olmak var çünkü… Paçalar tutuşuyor ve mezarlıktan geçen ödlek gibi ıslık çalmaya başlıyorlar: “Aramıza nifak sokamazsınız”, “Cumhurbaşkanımızla sorun yaşadığımız iddiası doğru değildir”, “bizim aramızda kardeşlik hukuku var. Bunu kimse bozamaz.” Pespaye bir hamaset edebiyatı bu. Lakin bu edebiyat tutmaz artık… Tutmaz zira kendi hırsınızın esiri olmaya doğru kararlı adımlarla ilerliyorsunuz. Tutmaz zira, Arınç baklayı ağzından çıkardı: “Gökçek Ankara’yı parsel parsel sattı” diye cümle aleme duyurdu vaziyeti. İlk dalaşta mermiyi namluya süren Arınç’ın, belli ki, 17-25 Aralık’ın şaibeli bakanları ve Erdoğan için terkisinde mermiden ötesi var. Belli ki terkisinde gülle var. Siz bakmayın kardeşlik hukukundan söz ettiğine… Kendinden emin konuşuyor Arınç. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yememiş olmanın güveniyle konuşuyor. Ne dedi Arınç? “Bu dava için kendimi feda ettim. Şerefimle yaşayacağım. Sadece emekli maaşımla geçineceğim. Huzur içinde Ankara sokaklarında dolaşacağım.” Belli ki, böyle dolaşamayacak olanlar var… Belli ki Arınç, 7 Haziran’ı dört gözle bekliyor. Belli ki Arınç 7 Haziran’dan çok da umutlu değil. Belli ki Arınç, AKP’nin kıyamet gününde gemiyi ilk terk edecek olanlardan… Huzur içinde Ankara’nın sokaklarında dolaşacak… Belli ki huzur vermeyecek birilerine…
Telaş HDP telaşıdır. Telaş HDP barajı aşarsa, milletvekili sayısının 300’ü bulamayacağının telaşıdır. Telaş, seçim sonrası AKP’li 10-20 milletvekili satın alındığında iktidardan düşecek olmanın, Yüce Divan’ı, Lahey’i boylayacak olmanın telaşıdır. Telaş, bugünün muktedirlerinin, yarın kodeslerde çürüyecek olmalarının telaşıdır. İşte bundan dolayı Genelkurmay’ın burnunu siyasete sokmasına, Eşme vesilesiyle babalanmasına tek kelime etmiyorlar. İşte bundan dolayı “çözüm masasını” devirmek için sırtlan gibi fırsat kolluyorlar. Bunların ne militarist vesayet rejimiyle kavgalarında, ne barış arzularında en küçük bir içtenlik yoktur. Varsa yoksa, dünyalıklarını derlemenin peşindedirler. Devşirdikleri dünyalıklarının içinde boğulacakları gün de yakındır.
Hayal görmüyoruz. Sodon ve Gomore’den beri bunu biliyoruz. Çürümüşlükle berhava olmuş bu “lanetli kentler” bir hikayeye göre depremle, bir hikayeye göre barbarların istilasıyla yerle bir olmuştu. 21. yüzyıl Türkiye’sinin “lanetli partisi” AKP de ya kendi içinde kaynayan kazanın yarattığı depremle yerle bir olacak ya da Türkiye’nin lanetlilerinin partisi HDP’nin seçim başarısıyla…
HDP yükseliyor. HDP’nin yükselişi AKP’nin kabusu oluyor. Siyasihaber.org’un facebook sayfasına Orhan Göktaş adlı bir okurumuzun yolladığı bir koçaklama bize bunu çok güzel gösteriyor. Sizi bu koçaklamayla başbaşa bırakıyoruz. 7 Haziran AKP’nin kabusu olsun diyoruz.
Edirneden vana mesaj
Selo gelir yavaş yavaş
Sevinçten gözlerde yaş
İşte selahatin demirtaş
Dersim muş ile maraş
Halk yürüyor marş marş
Haksızlığa verir savaş
İşte selahatin Demirtaş
İstanbul elazığ dadaş
Hepimiz kardeşiz gardaş
Dağlara barış getiriyor
İşte selahattin demirtaş
Türkiye hepimizin yoldaş
Yaşıyalım gardaş gardaş
İnsanlar ölmesin diyor
İşte selahattin demirtaş