Bu yıl “Rabe dema azadî û serkeftinê ye” şiarıyla düzenlenecek Newroz Bayramı kutlamalarının startı, Elazığ’ın Karakoçan ilçesinde verildi. Süleyman Karahan Terminal Meydanı’ndaki Newroz kutlamasına binlerce kişi katıldı. Yağışlı havaya rağmen alanı dolduran Karakoçanlılar, uzun bir süre halaya durdu.
Birçok kişi kutlamalara yöresel kıyafetlerle katıldı. Gençler “Gençliğin isyan ateşiyiz, Newroz ateşini yakmaya geldik” pankartı açtı. Tertip Komitesi, kutlamalara katılanları selamladı. Hayri Durmuş, Mazlum ve Delil Doğan, Zeki Yıldız’ın aileleri sahneye çıkarak halkı selamladı. Aileler, daha sonra alkış ve zılgıtlar eşliğinde Newroz ateşini tutuşturdu.
Kutlamaya, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ile Keskin Bayındır, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi ( DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da katıldı.
‘Newroz bizim için dehaklara karşı direniştir’
Kutlamada konuşan Berdan Öztürk, Mazlum Doğan’ın 3 kibrit çöpüyle yaktığı ateşin Kürt halkının önünü aydınlattığını vurgulayarak, “Bundan kaynaklı Newroz her zaman bizim için zulümkarlara, Dehaklara ve iktidarlara karşı direniş anlamı taşımıştır” dedi.
Kürt halkının asimile edilmek istendiğini ve iradesiz bırakılmak istendiğini belirten Öztürk, “Bundan kaynaklı butün kirli yöntemleri denediler. Ancak bizim halkımızın bu zihniyete karşı duruşu da toprağını ve dilini korumak oldu. Halkımız, ‘biz zengin ve kadim bir halkız’ diyor. ‘Sizin bu kirli zihniyetini kabul etmiyoruz’ diyor. ‘Biz diğer halklar gibi özgür olmak istiyoruz.’ diyor. ‘Dilimizle yaşamak istiyoruz’ diyor” ifadelerini kullandı.
‘Savaşta ısrar edenlere karşı onurlu bir barış diyoruz’
İktidarların değişmesine rağmen Kürt karşıtlığı politikalarının değişmediğini ifade eden Öztürk, “Kürtler artık ne istediklerini biliyor ve açık bir şekilde dile getiyor. Bundan kaynaklı mücadelemizi büyüteceğiz. Bu tekçi ve faşist iktidara yanıt olacağız. Bu yılki Newroz’un önemini bir kez daha söyleyelim. Savaşta ısrar edenlere karşı onurlu bir barış diyoruz. Öldürmek isteyenlere karşı onurlu bir yaşam diyoruz. Demokrasi karşıtlarına karşı demokrasi diyoruz. Bunlar bizim taleplerimizdir. Çözümün yolunu da söyleyeceğiz. Yol Abdullah Öcalan’dır, yol Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüdür” diye konuştu.
‘Kürt vardır, dilimiz Kürtçedir iktidar ve AKP bunu bilmelidir’
Kutlamalarda konuşan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “teröristan” sözlerine değindi. Uçar, “Dilimizi inkar ediyor. Büyük bir sesle söyleyelim; devlet bilmeli ki Kürt vardır, dilimiz Kürtçedir. İktidar ve AKP bunu bilmelidir. Bunu hep birlikte kabul ettireceğiz” dedi.
Büyük Özgürlük Yürüyüşü
Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözülmesi gerektiğini vurgulayan Uçar, “Büyük Özgürlük Yürüyüşü gerçekleştirdik. Üzerimizde beyaz önlükler vardı. O önlüğü, Kürt sorununun çözümü için, kalıcı barış için, Sayın Abdullah Öcalan’ın paradigmasına olan inancımızla giydik” diye konuştu.
Uçar, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Müsteşarı İbrahim Kalın’ın Irak’a yaptığı ziyarete işaret ederek, “Biz barış için yürürken, iktidarın bakanları şehir şehir, ülke ülke dolaşarak Kürtleri nasıl katledeceklerinin ve yok edeceklerinin yollarını aramaya devam ediyorlar” dedi. Uçar, yapılan toplantıdan çıkan sonucun “Kürtlere karşı savaşa devam” olduğunu vurguladı.
’31 Mart’ta en büyük cevabı vereceğiz’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 2013 Newrozu’ndaki mesajını hatırlatan Uçar, “Türkiye’de yaşayan halklar bir hafta içerisinde Sayın Abdullah Öcalan’ı barış elçisi olarak kabul etti. Halen daha Sayın Abdullah barışın elçisidir. Türkiye’de Kürt sorunu başta olmak üzere bütün sorunların çözümünde Sayın Öcalan’ın emeği vazgeçilmezdir. O yüzden Kürt sorununun demokratik çözümü, halkların ve inançların bir arada yaşayabilmesi için yola koyulduk. Newroz bu adımlarımızdan biri olacak. 31 Mart seçimlerinde Kurdistan’da AKP’nin kayyım rejimine en büyük cevabı vereceğiz” dedi.
Anadili yasaklarına değinen Uçar, Kürtçenin Meclis’te “bilinmeyen dil” olarak görüldüğünü ifade etti. Uçar, “Bu ülkede halen Kürtlerin anadili konuşulabiliyorsa, Kürtler halen daha demokrasi mücadelesinden vazgeçmemişse Mazlum Doğanların, Sakine Cansızların, Gültan Kışanakların sayesindedir” diye kaydetti.
Hatimoğulları’ndan ‘sınır ötesi operasyon tepkisi’
Konuşmasında Erdoğan’ın”Güney sınırımızda ‘teröristan’ kurulmasına müsade etmeyeceğiz” sözlerine tepki gösteren Hatimoğulları, “Kürt halkının yaşadığı coğrafya, halkların yaşadığı coğrafya ‘teröristan’ değildir, Kurdistan’dır” diye kaydetti.
AKP’nin yeni bir sınır ötesi operasyon için ülke ülke gezdiğine dikkat çeken Hatimoğulları, şunları söyledi: “Sınır ötesi operasyon planlarını Irak’ta imzaladıkları bir anlaşma ile bir yol haritası çizmişler kendilerine. Bu seçimde, AKP iktidarı birçok seçimde yaptığı gibi yine cenazeler üzerinden seçim kampanyası yürütmek istiyor. Son iki haftada hepimiz algılarımızı açık tutalım. Sınır ötesi operasyonları seçimin malzemesi haline getirmek isteyen, yoksul ailelerin cenazelerini ailelerine gönderip o cenazeler üzerinden siyaset yapmak isteyen Saray rejimini buradan hep beraber kınıyoruz.
‘İktidar demokrasi değil yoksulluk getirdi’
Değerli halkımız bu iktidar Türkiye’ye demokrasi getirdiğini iddia ediyor. Kocaman bir yalan. Kürt sorununu inkar etmek, ırkçı yaklaşımlar, kutuplaştırıcı söylemler demokrasi demek değildir. Yoksul insanların, evine bir ekmek bulamayan, akşamları bir iftarda ne yiyeceğini bilmeyen yoksul kardeşlerimiz, 50 milyona yakın insan bu ülkede açlık ve yoksullukla pençeleşiyorsa bilelim ki bu iktidar bu ülkeye demokrasi değil, yoksulluk getirmiştir.
‘Dolmabahçe mutabakatı dönemine dönülmelidir’
Dep’den sarayın da duyacağı şekilde bir kez daha sözümüzü de çağrımızı da yineliyoruz; Kürt sorunu statü sorunudur. Kürt sorunun barışçıl ve demokratik yollarla çözülmesi Türkiye halklarının özgürlüğü ve demokrasisi açısından önemlidir. Bizler bu statü sorununu başka kavramsallaştırmalar üzerinden savaş estirmeye çalışan anlayışa bir kez daha diyoruz; Dolmabahçe Mutabakatı dönemine dönülmelidir. Kürt halkı ödediği bütün bedellere rağmen eğer barış için ısrarcı ise, bunun nedeni barışa olan inancıdır. Gelin Kürt sorununu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözmek için diyalog başlatalım ve bu konuda görüşmeler başlasın.
Kürt halkı, Türkiye demokrasi güçleri bu talepleri büyüttüğünde bize tankla, topla ‘teröristan’ gibi kavramlarla cevap vermeyi bırakın artık. 40 yıldır devam eden bu sorunun tek çözümü barış ve diyalogtur. Sayın Öcalan üzerindeki tecridin derhal kalkması, İmralı kapılarının açılması, bir an önce okunan 2013 Newroz deklarasyonu ve ruhunu bizler o sözleri burada tekrarlayarak hep birlikte barış diyor muyuz?”
(MA)