Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın ve Yönetim Kurulu Üyeleri Gazal Bayram Koluman, Ömer Şeran, Muhlis Oğurgül, Ahmet Dağ, Fırat Üger, Mehmet Akbaş, Serdar Çelebi, Özgür Yılmaz Biçen, Erhan Aytekin ve Tevfik Karahan’ın, 1915 Ermeni Soykırımı’nın yıldönümüne ilişkin 4 Nisan 2020’de yaptığı açıklamaya karşı açılan ve beraatla sonuçlanan dava sonucuna itiraz edildi.
Batman Cumhuriyet Başsavcılığı’nın istemiyle Adalet Bakanlığı’nın izin verdiği soruşturma sonucu Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi, “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, Meclisini, hükümetini ve yargı organlarını alenen aşağılama” suçundan hazırlanan iddianameyi kabul ederek, Baro Yönetim Kurulu üyelerini yargıladı. 11 kişinin ayrı ayrı 6 ay ile 3 yıl arası hapis istemiyle açılan dava, savcılığın ceza isteminin aksine beraatla sonuçlandı.
Mahkeme ‘ifade hürriyetidir’ dedi
Beraat kararının gerekçesini, söz konusu ifadelerin eleştiri sınırı içinde kaldığını değerlendiren mahkeme gerekçeli kararında, TCK’nın düşünce ve ifade özgürlüğünü düzenleyen 26’ncı, Anayasa’nın 25 ve 26’ncı maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 10’uncu maddesinin göz önünde tuttuğuna işaret etti.
Suç teşkil ettiği öne sürülen kavramlar, “tehcir”, “büyük felaket”, “zorla yerinden edilme”,”jenosid”, “soykırım” ifadelerine işaret eden mahkeme gerekçeli kararında, yargılamaya konu paylaşımın düşünce hürriyeti kapsamında düşüncenin açıklanması olarak değerlendirdi. Mahkeme kararında, bu nedenle de suçun maddi unsurlarının oluşmadığına kanaat getirdiğine yer verdi.
Savcı istinafa başvurdu
Mahkemenin gerekçeli kararını açıklamasının ardından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurarak, karara itirazda bulundu. İtiraz dilekçesinde Diyarbakır Barosu’nun yaptığı açıklama metnine yer veren savcılık, metinde geçen “tehcir”, “büyük felaket”, “zorla yerinden edilme”,”jenosid”, “soykırım” kavramlarıyla, “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, Meclisini, hükümetini ve yargı organlarını alenen aşağılandığını” savundu.
Söz konusu ifadelerle Baro Yönetim Kurulu üyelerinin TCK’nın 301’inci maddesinde düzenlenen “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, Meclisini, hükümetini ve yargı organlarını alenen aşağılama” suçunu işlediklerini savunan savcılık, şüphelilerin cezalandırılması gerekirken beraatlarına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürdü.
Savcılık itirazında, Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nin beraat kararının “usul ve esas yönünden kanuna aykırılık” nedeniyle kaldırılmasını istedi.
(MA)