Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 14 Mayıs 2023 Genel Seçimler öncesi yaptığı açıklamada Hür Dava Partisi ile yapılan ittifakı “devlet aklı” olarak açıklamış ve “Biz HÜDA PAR’ı o tarafa bıraksaydık ne yapmış olacaktık” sözleriyle yapılan ittifakın stratejik bir hamle olduğunu itiraf etmişti. Soylu’nun sözünü ettiği parti, yaklaşan 31 Mart yerel seçimleri öncesi bir kez daha gündemde.
Hür Dava Partisi, 1990’lı yıllarda domuz bağları, işkence, satırlı ve kezzaplı saldırılarla bilinen Hizbullah’ın siyasi kanadı olarak siyaset sahnesine çıktı. Çok sayıda siyasetçi ve gazeteci, 90’lı yıllarda bu örgüt tarafından katledildi. Kürt siyasetçi Mehmet Sincar ve gazeteci Cengiz Altun bu isimlerden sadece ikisi.
Hür Dava Partisi yöneticileri her ne kadar “ilişkimiz yok” yönünde açıklamalar yapsa da, yaklaşan yerel seçimlerde Hizbullah davasından yargılanan birçok ismi bazı kentlerde aday gösterdi. Ayrıca Hür Dava Partisi’nin birçok kadrosu da söz konusu örgütten oluşuyor. Hizbullah’ın 90’larda Kürt siyasetçi, yazar, aydın ve gazetecilere yönelik gerçekleştirdiği katliamlar, sonraki yıllarda Hür Dava Partisi’nin toplumsal eylemlere dönük saldırılarda iktidarın aparatı şeklinde hareket etmesiyle devam etti.
İktidar ve medyası da seçimler yaklaşırken özellikle Kurdisan kentlerinde Hür Dava Partisi’ni “şirin” göstermek için yoğun çaba içerisinde. Bu kentlerin başında ise, Êlih geliyor. Êlih, Hizbulkontra cinayetlerinin en çok yaşandığı kentlerin başında geliyor.
‘Davetiye gördüğüm gün ölüm haberini aldım’
Hizbulkontra’nın JİTEM ile birlikte kentte katliamlar yaptığı dönemde Petrol-İş Êlih Şubesi’nde emek mücadelesi veren Mustafa Mesut Tekik, yaşananların birebir şahidi. Şuan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nde (DEM Parti) İl Eşbaşkanlığı görevi yürüten Mustafa Mesut Tekik, “90’lı yıllar bizim gençlik yıllarımıza takabül ediyor. Ben o dönemde yüzlerce olaya, yüzlerce acıya tanıklık yaptım. Hem de mağduru oldum. Beraber çalıştığımız, bir abi gibi sevdiğim Habib Kılıç benim düğünüme iki gün kala katledildi. Ben ona davetiye götürdüğüm anda ölüm haberini aldık ve düğün günümde Mehmet Sincar katledildi. Tabi bizler yüzlerce dostumuzu, arkadaşımızı ve akrabamızı o faili belli olan ve devlet tarafından kol kanat gelinen yapı tarafından kaybettik” diye konuştu.
‘Katledilen esnaf, gazeteci, çiftçiydi’
90’lı yıllarda sadece birgün içinde 7 kişinin katledildiğini hatırlatan Tekik, yüzlerce yurtsever Kürdün cami çıkışında, sokak ortasında ve evlerinin önünde katledildiğini belirtti. Katledilenlerin cansız bedenlerinin yerde uzundığı görüntülerin halen hafızalarda canlı olduğunu kaydeden Tekik, “Çocuklarını büyütmek için çalışan arkadaşlarımızın yüzüne satırlarla saldırıldığını hiçbir zaman unutmayacağız. Domuz bağları, kaçırılıp günlerce işken edilenler, 1 yıl yeraltında tutulan işkenceye uğrayanlar… Hangi birini sayalım ki. Cengiz Altunlar ve daha yüzlercesi… Katledilenlerin hepsi sivildi, esnaftı, taksiciydi, imamdı, çiftçiydi, gazeteciydi” diye konuştu.
‘Unutmayacağız’
“Bizlerden bunları unutmamız bekleniyor, hafızamıza format atılması bekleniyor. Çocukları, anneleri, evlatlarını kaybetmiş insanlardan bu acıları unutmaları bekleniyor. Böyle bir şey mümkün değil” diyen Tekik, yaşananlar her tartışılmaya başladığında öfkelerinin ve acılarının yeniden canlandığını kaydetti. Tekik, “Bu konu açıldığında her birimiz hem öfkeleniyoruz hem üzülüyoruz hem geçmişe gidiyoruz. O zifiri karanlığa gidiyoruz. O saldırıları unutmamız bekleniyor, tabi unutmayacağız. Kimseye düşmanlık beslemiyoruz tabi ki. Biz Kürtlerin de huzur ve barış içinde yaşamasını istiyoruz. Hatta Türklerle beraber Araplarla, Farslarla iyi komşuluk ilişkileri beslemelerini ve Kürtlerin barışık olmalarını elbette istiyoruz. Ama bizlerden o yılları unutmamız beklenmesin. Hele hele o yılların özeleştirisi verilmeden Êlih, Farqîn (Silvan), Qosêr (Kızıltepe), Nisêbîn (Nusaybin), Amed başta olmak üzere birçok yerde yaşanılanlar için Kürt halkından özür dilenmeden böyle bir şey mümkün değil” ifadelerini kullandı.
Devlet-Hizbulkontra ilişkisine dikkati çeken Tekik, şunları söyledi: “Habib Kılıç katledildiğinde ben ve iki arkadaş tabut almak için Şirin Hacı Şirin Camisi’ne gittik. Oradakiler bize sordu ‘Bu tabutu kimin için alıyorsunuz’ diye. Habib Kılıç için dedik, tabut verilmedi. Hizbullah örgütünden bahsediyoruz kendileri de bunu inkâr etmediler. Bu son 7-8 yılda pek çok Hizbullah tutuklusu serbest bırakıldı.”