Filistin için Öğrenci Dayanışması kuruldu. Beyazıt Ana Kapı önünde yapılan ilk eylemde Filistin halkıyla, Filistinli öğrencilerle ve Filistin akademisiyle dayanışmanın büyütülmesi ve BDS hareketinin taleplerinin üniversitelerde yer bulması için mücadele edileceği ifade edildi.
Üniversiteliler Filistin halkı tarihsel haklarına ve özgürlüğüne kavuşuncaya kadar bu dayanışmayı sürdüreceklerini vurguladı.
Yapılan basın açıklamasının tamamı şöyle:
Filistin halkının tarihsel hakları için mücadelesi haklı bir davadır!
Filistin halkı kendi tarihsel toprağında 100 yılı aşkındır, toprağını tamamen gasp etmeyi, toplumsal varlığını yok etmeyi ve onu tarihinden, kültüründen, üretim araçlarından ve toplumsal bağlarından koparmayı amaçlayan Siyonist hareketin karşısında mücadelesini sürdürüyor. Filistin özgürlük mücadelesinin karşısında ise dünyanın her köşesinin kendi sömürü düzenine tabi olmasını meşru hedefi olarak gören ‘Batılı beyaz adamı’ temsil eden ve Siyonizm ideolojisi etrafında kümeleşmiş ırkçı bir yapı duruyor.
Filistin halkı, nüfusunun üçte ikisinin 1948 yılında maruz kaldığı ‘Nakba’ adıyla anılan katliam ve etnik temizlik harekâtının ardından, tehcir edilmiş toprağına geri dönme hakkı için mücadelesini bırakmıyor. Bu etnik temizlik harekâtının akabinde Filistin tarihsel toprağı üzerinde zor gücüyle kurulan İsrail devleti, Filistin halkının elinde son kalan toprak parçasını da 1967 yılında işgal etti. Siyonist oluşum, bugüne kadar işgal ve saldırı politikasını ara vermeden sürdürerek Filistin halkının kendi toprağının herhangi bir parçasında özgürce yaşama hakkını elinden alıyor.
Mücadele süreci ve talepler
Tarihsel Filistin sınırları içinde Filistin halkı her türlü sömürüye, eşitsizliğe ve ırk ayrımcılığına uğramaya devam ediyor. Yaşam alanları her geçen gün daralıyor ve ablukanın koşulları ağırlaşıyor. Filistinliler her gün öldürülüyor, haksızca yargılanıyor ve toprağı gasp ediliyor.
Filistin halkı elindeki tüm imkan ve araçlarla dünyanın en gelişmiş teknolojisi ve silahlarıyla donatılmış bir işgal ordusuyla savaşıyor ve şu üç talep etrafında birleşiyor;
- Filistinli mültecilerin geri dönüş hakkı
- Filistin tarihsel toprağı üzerinde işgal ve sömürü düzeninin bitmesi
- Kendi toprağı üzerinde özgür ve eşit yaşama ve kendi kaderini tayin etme
Bu dava, eşitlik ve özgürlük için mücadele edenlerin davasıdır
Bugün Filistin’de süren soykırım, Siyonist işgal rejiminin 75 yıldır Filistin toprağında uyguladığı yayılmacı sömürgeciliğin ve etnik temizlik politikasının uzantısıdır.
İngiltere, Fransa, ABD ve sömürgeci emperyalist zihniyetin müttefiki olan devletler, coğrafyamızda Batılı sömürgeci zihniyetin bir üssü olması için Siyonist harekete destek vermeye devam ediyor. Bugün Gazze Şeridi’nde Filistin halkının yaşadığı soykırımı destekleyen emperyalist düzen ve bunun karşısında aciz kalan uluslararası kurumlar, Filistin halkının mücadelesinin dünya halklarının özgürlük mücadelesi için önemini yeniden gösteriyor.
Bu dava Filistin halkının tarihsel haklarını elde etme davası olduğu gibi dünyada savaşa, işgale ve sömürgeciliğe karşı özgürlük, eşitlik ve adalet için mücadele eden insanların ve kitlelerin davasıdır.
Aynı zamanda Filistin’le dayanışma hareketi, sömürü ve eşitsizliğe karşı mücadele eden Amerikalı siyahilerin hareketinde, Apartheid’e karşı on yıllardır mücadele eden ve bugün sesini Filistin için gür bir şekilde yükselten Güney Afrika halkında ve Siyonizm’e karşı mücadele eden, “Soykırım – bir daha asla ve hiç kimseye” diyen Yahudilerin sesinde yükseliyor ve tüm dünya halklarının kalbinde büyüyor.
Bizler Türkiye’de bu davanın ve dayanışmanın bir parçasıyız.
Dünyanın her yerinde örgütlenerek Filistin davasını sahiplenen ve kendi mücadele süreçlerinin bir parçası haline getiren Filistin’le dayanışma hareketlerinin bir uzantısı olarak; Türkiye’deki üniversitelerde, okullarda ve gençliğin bulunduğu tüm çalışma alanlarında Filistin davasıyla dayanışmayı örgütlemek, ırk ayrımcı işgal devletinin meşruiyet ve güç kazandığı alanlarda kurduğu tüm ilişkileri durdurmak bizim görevimizdir.
Geleceğin işçileri, sağlıkçıları, hukukçuları, mühendisleri, kültür emekçileri, akademisyenleri, teknoloji emekçileri, basın emekçileri ve tüm alanlarda bulunacak olan bizler bu özgürlük mücadelesi etrafında birleşerek Filistin halkıyla, Filistinli öğrencilerle ve Filistin akademisiyle dayanışmayı yükselteceğiz, aynı zamanda uluslararası BDS hareketinin taleplerinin üniversitelerimizde yer bulması için mücadele edeceğiz.
Bu dava 100 yıllık bir mücadelenin eseri ve hala önümüzde uzun soluklu, yıllarca sürecek bir mücadele var. Bizler de bulunduğumuz alanlarda bu mücadeleyi adım adım öreceğiz. Bu topraklarda mücadelesini Filistin mücadelesi ile birleştiren, Deniz Gezmiş gibi yüzlerce özgürlük savaşçısının izinde olacağız.
On yıllardır üniversiteleri ve okulları kuşatılan, dünya ile özgürce ilişkilenme hakkından mahrum bırakılan Filistin akademisi ve öğrencilerinin yanındayız. On yıllardır üniversiteleri, evleri basılarak öldürülen ve tutuklanan, bilgiye erişimi engellenen Filistinli öğrencilerin yanındayız. Bugün Gazze’de okulları, üniversiteleri ve kütüphaneleri bombalanarak yok edilen, işgal ordusu tarafından evleri kundaklanan Filistinli öğrencilerin yanındayız.
Filistin halkı Siyonist sömürgecilikten kurtuluncaya, ırk ayrımcı rejim tarihsel Filistin topraklarından sökülüp atılıncaya, Filistin halkı tarihsel haklarına ve özgürlüğüne kavuşuncaya kadar bu dayanışma bayrağı elimizden düşmeyecek!