Ulaş Bardakçı 1947 yılında Nevşehir’in Hacıbektaş kasabasında doğdu. ODTÜ’de okudu. Dönemin ABD Büyükelçisi Robert Komer’in makam aracının ODTÜ yerleşkesinde ateşe verildiği eylemin düzenleyicilerindendi.
Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) içindeki tartışmalara aktif biçimde katıldı. Gençlik hareketinde Milli Demokratik Devrim (MDD) tezlerinin etkisinin artmasında ve Devrimci Gençlik’in inşasında önemli bir rol oynadı. Devrimin ancak savaşçı bir partiyle mümkün olabileceğini savundu.
Devrimci Gençlik hareketinden sonra THKP-C’nin kuruluşuna katıldı ve partinin tezlerinin oluşmasında etkili oldu. THKP’nin ilk genel komitesinde yer aldı.
THKC’nin ilk silahlı eylemi sayılan, 12 Şubat 1971 Ankara Küçükesat Ziraat Şubesi soygununa katıldı. Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir ile birlikte 5 Nisan 1971’de ünlü sermayedar Mete Has’ın, 17 Mayıs 1971’de de İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom’un kaçırılması eylemlerinde yer aldı.
Tutuklanıp girdiği Kartal-Maltepe Askeri Cezaevi’nden 29 Kasım 1971 günü Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna ve Ziya Yılmaz ile birlikte firar etti.
19 Şubat 1972 sabahı Arnavutköy’de bulunduğu eve polis baskını yapıldı. Ulaş, polisin baskınına silahıyla karşılık verdi. Çatışmada polisler tarafından katledildi. Yaşamını yitirdiğinde 25 yaşındaydı.
Ulaş Bardakçı, emperyalizme ve oligarşiye karşı sosyalizm ve devrim mücadelesinde devrimci hareketin yaratılmasında önder kadrolar arasında yer aldı. Gençlik hareketinin yükselen eylem çizgisini, geniş halk kesimleriyle buluşturanlardandı.
Bardakçı’nın önderlerinden olduğu THKP-C, dönemine damgasını vurarak önemli adımlar attı. “Kurtuluşa kadar savaş” şiarı, bir son değil, başlangıç oldu. Bu fikirle doğan direniş süreci Fatsa’da, Tariş’te, Yeni Çeltek’te, ODTÜ-ÖTK’de kendisini yeniden üretti. 70’lerde faşizme karşı direniş savaşı, 80’lerde faşizme karşı demokrasi mücadelesi oldu ve bugün emperyalizme, gericiliğe ve faşizme karşı direnişle sürüyor.
“Devrimciler, bağımsızlıkları için silaha sarılma hakkını kullandı”
Ulaş Bardakçı’nın savunmasından:
Devrimcilerin legal çalışma imkanları çok sınırlanmıştı. Azgınlaşan emperyalizmin bizi ezip geçmesine müsaade etmeden toparlanmamız, bağımsızlık savaşımızı değişen şartla uygun biçimlerde yürütmemiz gerekiyordu.
Devrimciler emperyalizme karşı bağımsızlıkları için silaha sarılma hakkını kullandılar. THKC ve onun savaşçıları emperyalizme karşı bağımsızlık için silaha sarılma hakkını kullandılar. Savaşçılarının son teki de ölene kadar bu hakkı kullanmaya devam edeceklerdir. İddianamede geçen ve cephemizin yaptığı söylenen eylemler bağımsızlık için silaha sarılma hakkımızı kullanmamızdan başka bir şey değildir.
THKC, Türkiye halkının bağımsızlık özlemini dile getirmiş, kurtuluşun ilk kıvılcımını yakmıştır.
THKC, Türkiye halkının kurtuluşu yolunda bundan böyle de savaşını sürdürecek ve zaferi kazanacaktır.
Yaşasın bağımsız ve demokratik Türkiye için savaşanlar!