Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Meclis’te düzenlediği basın toplantısı ile gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Deprem gündemi
Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde düzenlenen anmalarda Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile yeniden aday olan CHP Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’a yönelik protestolara değinen Temelli, “Devlet yok. Devleti ve bakanını kabul etmeyen, onun bu yaklaşımını kabul etmeyen halk, gerekli tepkiyi de çok iyi verdi. Bakan arkasına bakmadan kaçıp gitti. Belediye başkanına da aynı tepkiyi verdiler. Halk unutmuyor” dedi.
Yapımı devam eden deprem konutlarına da değinen Temelli, vaat edilen 75 bin konuttan sadece 7 bininin bitirildiğine dikkat çekti. 680 bin konuta ihtiyaç olduğunu söyleyen Temelli, konutların yapıldığı kentler arasında da ayrımcılık yapıldığını ifade etti.
Temelli, “Antep Belediyesi kimin? AKP’nin. Evlerin yüzde 36’sı burada yapılmış. Hatay Belediyesi kimin? Muhalefetin. Evlerin sadece yüzde 4’ü burada yapılmış” dedi.
‘Erdoğan durumu itiraf etti’
Devletin depremin yaşandığı kimi yerlere üç gün boyunca yardım götüremediğini ve müdahalede bulunmadığı, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın da bu durumu itiraf ettiğini hatırlatan Temelli, “Erdoğan kazanamadığı belediyeye hizmet götürmeyeceğini dile getirdi. Belediye seçimlerine angaje olmuş bir aklın itirafından başka bir şey değildi bu. Hizmet götürmediler. 3 gün boyunca o insanlar soğukta, enkazın altında donarak can verirken onlar hala ‘Bu belediye kimin’, ‘Bu belediyeyi nasıl kazanırız’ hesabı yapmakla meşgullermiş demek ki. Bir yıl sonra bunu da çok net ifade ettiler” diye konuştu.
‘Halkın kaynakları savaşa ayrıldı’
Depremlerde ortaya çıkan ağır sonuçların temelinde imar affının olduğunu vurgulayan Temelli, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) için AKP’den aday olan Murat Kurum’un bakan olduğu sırada hayata geçirdiği imar aflarına dikkat çekti.
Temelli, “Doğal afetler neden katliama dönüşüyor? Çünkü karşımızdaki zihniyet aslında kent suçlarını işlemeye devam ediyor. Nasıl ki insan hakları konusunda karneleri ortadaysa, kent suçları konusunda da karneleri ortada. 1999 depreminden sonra çıkarılacak o kadar ders vardı ki. 1999 yılındaki depremden bu yana 25 yıl geçti. Şimdi çıkıp diyorlar ki dirençli kentler yaratacağız. Neyle yaratacaksınız? Tabii ki toplumun kaynaklarıyla, halkın kaynaklarıyla. Peki siz bu kaynakları 25 yıl boyunca ne yaptınız? Bu kaynakların büyük bir kısmı Kürt sorunu çözümsüz kalsın diye savaşa silaha ayrıldı. Bir kısmı da yolsuzluğa ayrıldı. Evet halkın kaynaklarını halkın ihtiyaçları için kullanmak yerine Kürt düşmanlığı için savaşa ayırdınız ve yolsuzlukla bir rant ekonomisi yarattınız. Sonuç ne oldu?” diye sordu.
Açlık grevleri ve özgürlük yürüyüşü
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle başlatılan “Büyük Özgürlük Yürüyüşü”ne işaret eden dikkat çeken Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bakın bugün kayyım atanan kentlerde bir yürüyüş var. Milletvekillerimizin öncülüğünde tecride karşı güçlü bir yürüyüş sergileniyor. Evet, 99 depreminden bugüne 25 yıl geçti. 25 yıldır bu ülkede tecrit var. Bunların arasında bir illiyet bağı var. Bu bağı görmeden siyaset yapamazsınız. Bu ülkede bu krizler yaşanıyorsa en temel nedeni işte bu siyasi krizdir.
‘Siyasi tutsaklar topluma çağrı yapıyor’
25 yıl boyunca tecride mahkûm edilmiş bir ülkede ne hukuk kalır ne adalet kalır ne de herhangi bir yapısal çözümü gerçekleştirecek bir siyasi irade kalır. O siyasi irade yok. O siyasi irade olmadığı için de bugün bu sorunlarla boğuşuyoruz. Bu yürüyüşle biz Türkiye halklarına, Türkiye toplumuna, dünyaya bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. Kürt sorununda demokratik çözüm tecridin sonlanmasıyla mümkün diyoruz. Bugün Türkiye 108 hapishanede 73 gündür devam eden açlık grevi eylemleri var.
Açlık grevini sürdüren siyasi tutsaklar, Türkiye toplumuna bir çağrı yapıyor; ‘Gelin bu tecridi sonlandıralım. Eğer bunu sonlandırmazsak Kürt sorununda demokratik çözümün önünü açmazsak bu siyasi krizlerin son bulması mümkün değil.
‘Siyasi kriz çözülmeden ekonomik kriz çözülmez’
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan istifa etti. Bakın enflasyon rakamları açıklandı. Yine 65 altında tuttular. Sözde hedeflerini tutturuyor görüntüsünü sergilemek için… Oysa hissedilen enflasyon neredeyse ENAG’ın açıkladığı rakamlara yakındır. Resmi manşet enflasyonu iki hissedilen bir enflasyon vardır. Çarşı pazardaki geçim sıkıntısı, hayat pahalılığı insanların hissettiği enflasyonu açıklamaktadır. Siyasi kriz çözülmeden ekonomik kriz çözülmez. Siyasi krizi çözmenin yolu Kürt sorununda demokratik çözümdür, yoksullukla mücadeledir.”
(MA)