Ukrayna askerleri, Sovyetler Birliği’nde kahraman ilan edilen Nazilerin idam ettiği “Tanya” kod adlı Zoya Kosmodemyanskaya’nın heykelini yıktı.
Ukrayna askerleri, Sovyetler Birliği’nde ölümünden sonra ilk kadın kahraman ilan edilen Zoya Kosmodemyanskaya’nın Çernigiv’de bulunan heykelini yıktı.
Ukrayna askerlerinin yıktığı anıt 18 yaşında idam edilen “Tanya” kod adlı Zoya Kosmodemyanskaya’ya ait. 1941’de Naziler tarafından idam edildi, günlerce cansız bedeni faşistler tarafından sergilendi. Onun Nazilere karşı verdiği direniş sonrası SSCB tarafından anıtı dikildi.
Zoya Kosmodemyanskaya kimdir?
Zoya Kosmodemyanskaya, 1938 yılında Sovyetler Birliği Komünist Partisi gençlik yapılanması Konsomol’a üye oldu. Örgütte kendisine ‘Tanya’ adı verilen Zoya, kısa bir eğitimin ardından Moskova’daki Volokolamsk Bölgesi’ne gönderildi ve burada yoldaşları ile birlikte bir dizi eylem düzenlemeye başladı. Daha sonra Stalin, Almanya ordusunun kasaba ve köylere işgalini önlemek için bir emir çıkardı ve birlikler bu noktalara yönlendirildi. 27 Kasım’da Zoya, Petrischevo’da Almanlar tarafından işgal edilen bir köye gönderildi. Boris Kraynev’in komutanlığındaki grupta bulunan Zoya ve Vasily Klubkov köydeki Alman asker ve subayların kaldığı evlere ateş açtı.
Alman askerler her noktaya işbirliği yaptıkları Rus köylüleri bekçi olarak yerleştirmişti. Zoya’yı gören bu bekçilerden biri Zoya’yı ihbar etti. Alman askerler Zoya’yı esir aldı. Onu, kumanda merkezi olarak kullandıkları askeri barakaya götürdüler.
Zoya gece boyunca ağır işkencelere maruz bırakıldı. Bütün bu işkencelere rağmen, kendini Tanya diye tanıtan Zoya’nın Nazi faşistlerine ağzından tek bir kelime bile çıkmadı. Dirayetiyle faşist askerleri bile çileden çıkaran Zoya’ya yapılan işkenceler daha arttırılmıştı. Daha 18 yaşında olan Zoya, sorulan bütün sorulara ‘Hayır, bilmiyorum’, ‘Söylemeyeceğim.’ cevaplarını vermiş, daha sonra ise Nazi faşistleri tarafından sırtındaki deri bıçakla kesilmiştir. Bu şekilde başlayan işkenceler sabaha kadar devam etmişti. Defalarca kırbaçlanmasına rağmen Zoya’nın ağzından yine tek bir söz çıkmıştı: ‘Hayır, söylemeyeceğim.’
Sorgusunda örgüte dair hiçbir bilgi vermeyen Zoya o gün eski derecedeki dondurucu soğukta çıplak ayaklı bir şekilde kar üstünde yürütülmüştü. Zoya’nın ağzından tek bir bilgi dahi alamayan askerler bu dirençli genç kadın hakkında ölüm kararı verdi. Zoya, göğsünde ‘Kundakçı’ yazan bir tabelayla darağacına götürülmüştü. Zoya, ip boynuna geçirildikten sonra halka dönüp şöyle demiştir:
–Yoldaşlar! Neden bu kadar kasvetlisiniz. Ölmekten korkmuyorum! Halkım için ölmekten mutluluk duyuyorum!
Ardından Alman askerlerine dönen Zoya onlara şöyle der:
–Siz şimdi beni asıyorsunuz ama yalnız değilim. Biz iki yüz milyon insanız. Hepimizi asamazsınız. Çok geç olmadan teslim olun. Zafer bizim olacak.
Zoya’nın son sözleri ise “Hoşça kalın yoldaşlar! Savaşın, korkmayın! Stalin bizimle! Stalin gelecek!” olmuştur.
Zoya Kosmodemyanskaya’nın vücudu aylarca darağacında asılı kaldı. Cesedin yanından geçerken Ruslar başını öne eğip hızlı adımlarla oradan uzaklaştılar. Alman birliğinin askerleri cesetle eğlenmiş; hatta bir yeni yıl gecesi cesede eziyeti sürdürmüştür, süngüyle bıçaklayıp, hançer savurdular.
İdamdan uzun zaman sonra Almanlar cesedi kaldırtıp köyün kenarında bir yere gömerler. Bolşevik ordularının zaferinden sonra ise Zoya Kosmodemyanskaya, Moskova’da Novodeviçye Mezarlığı’na gömülür. Vatanseverliği ve halkı karşısındaki sorumluluk duygusuyla ön plana çıkan Zoya Kosmodemyanskaya, Sovyetler Birliği’nin ilk kadın savaş kahramanı unvanına layık görülür.
Ona ithafen şarkılar, şiirler yazıldı. Bunlardan biri de Nazım Hikmet’in kaleme aldığı ‘Tanya’ isimli şiirdi.
Nazım Hikmet’in Tanya şiiri:
ZOE’ydi adı,
ismim TANYA, dedi onlara.
Tanya,
Bursa Cezaevi’nde karşımda resmin.
Bursa Cezaevi’nde.
Belki duymamışındır bile Bursa’nın adını.
Bursa’m yeşil ve yumuşak bir memlekettir.
Bursa Cezaevi’nde karşımda resmin.
Sene 1941 değil artık
sene 1945.
Moskova kapılarında değil artık
Berlin kapılarında dövüşüyor seninkiler,
bizimkiler,
bütün namuslu dünyanınkiler.
Tanya,
senin memleketini sevdiğin kadar
ben de seviyorum memleketimi,
Seni astılar memleketini sevdiğin için,
ben memleketimi sevdiğim için hapisteyim.
Ama ben yaşıyorum,
ama sen öldün.
Sen çoktan dünyada yoksun,
zaten ne kadar az kaldın orda :
on sekiz senecik.
Doyamadın güneşin sıcaklığına bile.
Tanya,
sen asılan partizan,
ben hapiste şair.
Sen kızım, sen yoldaşım.
Resminin üstüne eğiliyor başım:
kaşların incecik,
gözlerin badem gibi,
ama renklerini fotoğraftan anlamam mümkün değil.
Fakat yazıldığına göre
koyu kestaneymişler.
Bu renkte gözler çok çıkar benim memleketimde de.
Tanya,
saçların ne kadar kısa kesilmiş,
oğlum Memet’inkilerden farkı yok.
Alnın ne kadar geniş,
ay ışığı gibi,
rahatlık, ve rüya veriyor insanın içine.
Yüzün ince uzun,
kulakların büyücek biraz.
Henüz çocuk boynu boynun :
henüz hiçbir erkek kolu sarılmamış anlıyor insan.
Ve püsküllü bir şey sarkıyor yakandan:
süsünü sevsinler mini mini kadın.
Arkadaşları çağırdım, bakıyorlar resmine :
-Tanya,
senin yaşında bir kızım var.
-Tanya,
kız kardeşim senin yaşında.
-Tanya,
senin yaşında sevdiğim kız.
Bizim memleket sıcaktır
bizde kızlar tez kadınlaşır.
-Tanya,
senin yaşında kızlarla okulda, fabrikada, tarlada arkadaşız.
-Tanya,
sen öldün,
ne kadar namuslu insanlar öldürüldü ve öldürülmektedir,
ama ben,
yedi yıldır kavgada hayatımı tehlikeye koyamadan
hapiste de olsa bal gibi yaşıyorum.)
Sabah oldu Tanya’yı giydirdiler,
ama çizmeleri, şapkası, gocuğu yoktu,
iç etmişlerdi onları.
Torbasını getirdiler :
torbada benzin şişeleri, kibrit, kurşun, tuz, şeker.
Şişeleri boynuna astılar,
torbasını verdiler sırtına.
Göğsüne bir de yazı yazdılar :
“PARTİZAN”.
Köyün alanına kuruldu darağacı.
Atlılar çekmiş kılıcı
halka olmuş piyade askeri.
Zorla seyre getirdiler köylüleri.
İki sandık üst üste,
iki makarna sandığı.
Sandıkların üstüne
yağlı urgan sallanır,
urganın ucu ilmik.
Partizan kaldırılıp çıkarıldı tahtına.
Partizan
kolları bağlı arkadan
durdu urganın altında dimdik.
Nazlı, uzun boynuna ilmiği geçirdiler.
Bir subay fotoğrafa meraklı,
bir subay, elinde makina : Kodak,
bir subay resim alacak.
Tanya seslendi kolhozlulara ilmiğinin içinden
“- Kardeşler, üzülmeyin.
Gün yiğitlik günüdür.
Soluk aldırmayın faşistlere,
yakın, yıkın, öldürün…”
Bir Alaman vurdu ağzına partizanın,
genç kızın beyaz, yumuk çenesine aktı kan.
Fakat askerlere dönüp devam etti partizan :
“- Biz iki yüz milyonuz.
İki yüz milyon asılır mı?
Gidebilirim ben.
Ama bizimkiler gelecekler.
Teslim olun, vakit varken…”
Kolhozlular ağlıyordu. Cellat çekti ipi.
Boğuluyor nazlı, boynu kuğu kuşunun.
Fakat dikildi ayaklarının ucunda partizan
ve hayata seslendi İNSAN:
“- Kardeşler
hoşça kalın.
Kardeşler
kavga sonuna kadar.
Duyuyorum nal seslerini
geliyor bizimkiler!”
Cellat bir tekme attı makarna sandıklarına.
Sandıklar yuvarlandılar.
Ve Tanya sallandı ipin ucunda