Nişantaşı Üniversitesi’nde çalışan araştırma görevleri, ‘eşit işe eşit ücret’ ve ‘çalışma koşullarının iyileştirilmesi’ talebinde bulundukları için işten çıkarıldı. Yaklaşık 30 araştırma görevlisi, SGK’nın işten çıkarma nedenleri arasında yer alan ‘Kod 22’ diye adlandırılan ‘diğer nedenler’ gerekçesiyle işten çıkarıldı. Kod 22 ile işten çıkarılanlar, kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai ve işsizlik ödeneği alamıyor.
Vakıf Üniversitesi Dayanışma Meclisi, Eğitim Sen İstanbul 6 No’lu Üniversiteler Şubesi ve Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği (ÜNİVDER) yöneticileri, işten çıkarılan araştırma görevlileriyle birlikte üniversite önünde, ‘Akademisyen kıyımına son. Eğitim bu değil’ pankartı açarak basın açıklaması yaptı. İşten çıkarılan akademisyenler adına ortak basın açıklamasını okuyan Ekinsu Devrim Danış, şunları söyledi:
“20’ye yakın meslektaşımız istifaya zorladılar”
“Daha önce mobbing ve ağır çalışma koşulları ile gündeme gelen Nişantaşı Üniversitesi, yeni bir rezilliğe daha imza attı. 20’ye yakın öğretim elemanı arkadaşımızı, tek tek görüşmeye çağırarak kendine ‘arabulucu’ diyen bir kişinin ikna çalışmaları ile istifaya zorladılar. Arabulucunun teklifini kabul etmeyenler ise kod 22 ile tazminatsız bir şekilde işten çıkarma tehdidine maruz kaldı.
Durumu protesto eden öğretim elemanlarına hakaret eden Rektör Yardımcısı Mehmet Ünal ise yapılan hukuksuzluğa bir yenisini daha eklemiş oldu. Aynı zamanda meslektaşlarına destek veren öğretim üyeleri de bugün tehdit edilerek hukuksuz bir şekilde işlerine son verildi ve görev yaptığı birimlerden güvenlik marifetiyle uzaklaştırıldılar.
“Bu, Nişantaşı Üniversitesi’nin yaptığı ilk hukuksuzluk değil”
Bu, Nişantaşı Üniversitesi’nin yaptığı ilk hukuksuzluk değildir. Daha önce de topluca tüm araştırma görevlilerini işten çıkaran, onlara ‘Tuvalete sırayla gidin’ diyerek masalarının boş olduğu anı kollayıp boş masa fotoğraflarını kullanarak mobbing yapan üniversite, adeta bir eğitim değil zulüm yuvasına dönüşmüştür.
Sonunda işi, baskıya ve mobbinge karşı duran akademisyenleri işten çıkarmaya dek vardırmıştır. Çok iyi biliyoruz ki bugün Nişantaşı Üniversitesi yönetimini asıl korkutan, bütün akademisyenlerin ortaya koyduğu birliktelik ve dayanışma tutumudur. Akademinin hala biat etmediği gerçekliğidir.
“YÖK’ü yasayı uygulamak için gerekenleri yapmaya çağırıyoruz”
Tek tek çağırdığı öğretim elemanlarını tazminattan mahrum bırakmakla utanmadan tehdit edenler, hakarete varan sözler edenler, bunun bir karşılığı olacağını bilmelidirler. Korkup tek tek odaya aldıkları öğretim elemanlarının arkasında yüzlerce eğitim ve bilim emekçisi durmaktadır. Birlikteyiz, yan yanayız, dayanışıyoruz. Nişantaşı Üniversitesi akademisyenleri yalnız değildir.”
ÜNİVDER Başkanı Prof. Dr. Zeynep Solakoğlu da tüm vakıf üniversitelerinin yönetimleri ile Yükseköğretim Kurulu’na (YÖK) çağrıda bulunarak şunları söyledi:
“29 Mart 2022, ülkemiz üniversite tarihinde bir utanç günü olarak kayda geçti. Açık yasal zorunluluğa karşın eksik ücret verilen araştırma görevlilerinin ücretlerinin kamu çalışanlarıyla eşitlenmesi için verdikleri dilekçeler gerekçe gösterilerek sözleşmeleri feshedildi, üniversite yöneticisi tarafından sözlü şiddete maruz bırakıldılar. Onlara destek veren öğretim üyelerinin de işlerine son veriliyor. Nişantaşı Üniversitesi yönetimine ve tüm diğer vakıf üniversiteleri yöneticilerine hatırlatıyoruz: Ücretlerin eşitliği kanuni bir zorunluluktur. Tüm akademi çalışanlarına birikmiş farklarla birlikte eşit ücretleri ödenmelidir. Yasayı çiğniyorsunuz. ÜNİVDER olarak, tüm vakıf üniversite yönetimlerini yasaya uymaya ve YÖK’ü yasayı uygulamak için gerekenleri yapmaya çağırıyoruz. Üniversitenin tüm bileşenlerini, öğrencilerimizi ve öğrenci ailelerini, öğretim kalitesini kökten bozan bu uygulamalar için aktif tavır almaya çağırıyoruz. Yasal hakları için mücadele eden tüm akademi mensuplarıyla birlikteyiz, buradayız, birlikte kazanacağız.”
Basın açıklamasının ardından, “Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganı atıldı.
(ANKA/Fahrettin Öztürk – Gaye Şeyma Can)