Bülent Tekin yazdı: Mart ayının 20’sini 21’ine bağlayan gece zalim Dehak’a karşı direniş başlar. O gece kralın sarayı direnişçiler tarafından ele geçirilir. Direnişçiler kendi aralarında dağlarda ateş yakarak haberleşirler.
Kawa Kürtlerin bayramı olan Newroz’un en önemli figürüdür. O bir mitolojik kahramandır. Gerçekte vardır ya da yoktur ama Kürtlerin inandığı bir milli kahramandır. Bu nedenle her halkın kültür ve ulusal değerlerine gösterilmesi gereken saygı bu konuda da öyle davranılmasını gerektirir düşüncesindeyim. Newroz ve Kawa hakkında biraz bilgi vermek isterim. Newroz, “Demirci Kawa Efsanesi”ne dayanır. (Farsça: Kave Ahenger, Kürtçe: Kawayê Hesinker.) İran ve Kürt mitolojisinde acımasız yabancı hükümdar Zahhak’a (Dehak) isyan eden mitolojik kahramanın öyküsüdür. Hikâye, Fars şair Firdevsi’nin en önemli eseri olan Şehname’de yer alır. Hikâyenin diğer ana karakteri olan Zahhak veya Azhi Dahaka, Zerdüştlüğün kutsal kitabı olan Avesta’da ve antik dönem Fars mitolojisinde yarı şeytan bir Babil kralı olarak yer almıştır. Firdevsi, hikâyeyi yeniden yorumlayarak bu karakteri şeytani ve tiran bir Arap kral olarak betimlemiştir. Hikâye, Kürt mitolojisinde de yer alır. İşte Kawa’nın en önemli kaynağı Firdevsi’nin Şehname’sidir.
Newroz (Kürtçe’de Newroz, Türkçe’de Nevruz, Azerice’de Novruz…) Farslar, Kürtler, Azeriler, Anadolu Türkleri, Afganlar, Arnavutlar, Gürcüler, Türkmenler, Tacikler, Özbekler, Kırgızlar, Karakalpaklar, Kazaklar tarafından kutlanan geleneksel yeni yıl ya da doğanın uyanışı ve bahar bayramıdır.
Yazılı olarak ilk kez 2. yüzyılda Pers kaynaklarında adı geçen Newroz, İran ve Bahai takvimlerine göre yılın ilk gününü temsil eder. Günümüz İran’ında, her ne kadar İslami bir kökeni olmasa da bir şenlik olarak kutlanır. Bazı topluluklar bu bayramı 21 Mart’ta kutlarken, diğerleri Kuzey yarım kürede ilkbaharın başlamasını temsilen, 22 veya 23 Mart’ta kutlarlar. Aynı zamanda, Zerdüştlük, hem de Bahailer için de kutsal bir gündür ve tatil olarak kutlanır. Kürtlerde Newroz’un, Kürt mitolojisindeki Demirci Kawa Efsanesi’ne dayandığına inanılır. Anadolu ve Orta Asya Türk halklarında da Göktürklerin Ergenekon’dan çıkışı anlamıyla ve baharın gelişi olarak kutlanır.
2010’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 3000 yıldan beri kutlanmakta olan bu şenliği, Dünya Nevruz (Newroz) Bayramı ilan etmiştir. 28 Eylül-2 Ekim 2009 arasında Abu Dhabi’de hükümetler arası toplanan Birleşmiş Milletler Manevi Kültür Mirası Koruma Kurulu, Nevruz’u Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi’ne dâhil etmiştir. 2010’dan başlayarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 21 Mart’ı “Dünya Nevruz Bayramı” olarak kabul etmektedir. Kürtçede Nevruz’un karşılığı Newroz’dur.
Kürtlerde Nevroz Bayramı’nın dayandığına inandıkları Demirci Kawa Efsanesi’nin birkaç farklı uyarlaması vardır. Bunlardan biri şöyledir: Bundan çok eski zamanlar öncesinde, daha yeryüzünde kimsenin olmadığı dönemlerde Zervan isimli tanrının iki oğlu olmuştur. Birinin adı Hürmüz’dür, bereket ve ışık saçan anlamına gelmektedir. Diğerininki ise Ehriman’dır, kötülük ve kıtlık saçan anlamındadır. Ahura Mazda’nın kutsadığı topraklarda Hürmüz hep iyinin ve uygarlığın temsilcisi, Ehriman da onun karşıtı olmuştur.
Hürmüz, dünyada kendisini temsil etmesi için Zerdüşt’ü gönderir ve yüreğini sevgi ile doldurur. Zerdüşt ise buna karşılık oğullarını ve kızlarını Hürmüz’e hediye eder. Ehriman bu durumu kıskanır ve yüzyıllar boyunca sürecek olan iyilerle savaşına başlar. Tüm iyilere, Zerdüşt’ün soyuna ve iyiliklere Medya (Kuzeybatı İran) coğrafyasındaki yaşamı çekilmez bir duruma getirir. Ehriman bazen gökten ateşler yağdırır, bazen fırtınalar koparır ve iyiliğe ve iyilere hep zulüm eder. En sonunda da içindeki nefreti ve kötülük zehrini zalim Kral Dehak’ın beynine akıtır ve onu bir bela olarak İran ve Medya halkının üzerine salar. Dehak’ın bildiği tek şey kötülük etmektir. Zalim Dehak halkının kanını emerken beynindeki zehir bir ura dönüşür ve onu ölümcül bir hastalığın pençesine düşürür. Dehak acılar içinde kıvranarak yataklara düşer ve hastalığına bir türlü çare bulanamaz. Dönemin doktorları acılarının dinmesi ve yarasının kapanması ve hastalığının iyileşmesi için yaraya genç ve çocukların beyinlerinin sürülmesini önerirler. Böylece İran coğrafyasında aylarca hatta yıllarca süren bir katliam başlar; her gün zorla anne babalarından alınan iki gencin kafası kesilip beyinleri merhem olarak Dehak’ın yarasına sürülür. Halk çaresiz ve güçsüz düşmüştür. Gençler katledilirken sıra, daha önce bu şekilde 17 oğlunu kaybetmiş olan Kawa adındaki demircinin en küçük oğluna gelmiştir.
Her gün gençler Dehak’ın askerleri tarafından başları kesilmek üzere götürülürken Kawa’nın aklına başkaldırı fikri gelir ve bu konuyu etrafında güvendiği birkaç kişiye açıklar. Demirci dükkânında demirden savaş malzemeleri olarak Gürz-ü Kember, Kêr gibi araçlar yapar ve bir taraftan da başkaldırı için etrafındakileri eğitir. Bu hareket yavaş yavaş yayılmaya başlar. Milattan önce 612 yılı Mart ayının 20’sini 21’ine bağlayan gece zalim Dehak’a karşı direniş başlar. O gece kralın sarayı direnişçiler tarafından ele geçirilir. Aynı zamanda bu direniş Dehak’ın egemenliğindeki bütün topraklarda devam eder. Direnişçiler kendi aralarında dağlarda ateş yakarak haberleşirler. Direniş bittiğinde Kawa’nın halk hareketi Dehak’ı ve yönetimini devirir. Sevinçle dağlara koşan halk bu ateşlerin etrafında oynamaya başlar.
Bir diğer söylentiye göre de Kawa, 20 Mart’ı 21 Mart’a bağlayan gece sabaha kadar demir ocağının başında sabahlar ve oğlunu zalim Dehak’ın katlinden kurtarmak için çareler düşünürken imdadına göğün yedinci katındaki iyiliğin temsilcisi Hürmüz yetişir. Ninowa’lı Kawa’nın yüreğini sevgi ve umutla doldurur ve bileğine güç, aklına ışık verir. Ona Zalim Dehak’tan kurtuluşun yolunu öğretir. 21 Mart sabahı, gün doğduğunda, Kawa oğlunu kendi eliyle Dehak’a teslim etmek ister ve zulmün ve kötülüğün kalesi olan Dehak’ın sarayına girer. Oğlunu Dehak’ın huzuruna çıkarırken yanında getirdiği çekicini Dehak’ın kafasına vurur. Dehak’ın ölü bedeni Demirci Kawa’nın önüne düştüğü anda kötülüğün alevi söner. Kısa sürede bütün Ninowa ve bölge halkı isyan eder ve ateşler yakarak saraya yürürler. Zulme karşı isyanı başlatan Kawa, demir ocağında çalışırken giydiği deri parçalarından rengârenk önlüğünü isyanın bayrağı, ocağındaki ateşi ise özgürlük meşalesi yapar. Ninowa cayır cayır yanarken meşaleler elden ele dolaşır, dağ başlarında ateşler yakılır ve kurtuluş coşkusu günlerce devam eder. Dehak’tan kurtulan halklar 21 Mart’ı özgürlüğün, kurtuluşun ve halkların bayramı olarak kutlar. Demirci Kawa; başkaldırı kahramanı, Newroz (Nevruz) ise; direniş ve başkaldırı günü olarak tarihe geçer. Bu nedenle Kawa ve Newroz’u sadece siyasi simge olarak görmek yanlıştır. Kawa ve Newroz hikâyesi bir dinsel inanış ta değildir.
Kürtlerin inanışına göre milattan önce 612 yılı 21 Mart günü Kürtlerin Asur kralı zalim Dehak’ın zulmüne son verdikleri gündür. Kürtlerin inanışı böyledir. Her milletin dinin kültür, inanç ve değerleri farklı ya da benzer olabilir ama kendi iç bünyelerinde adeta kutsiyet taşır. Bu nedenle uluslara, kavimlere, dinlere, dillere, kültürlere, inançlara saygı ile yaklaşmak gerekir. Onlara inanları kırmak, hor görmek kin ve nefret duygularını uyandırabilir.
Her milleti olduğu gibi Kürtleri de sadece bazı örgütler, dernekler ya da kurumlar üzerinden bir görme bakış açısı doğru sonuçlar doğurmaz. Örgütler, siyasi partiler, dernekler bugün var, yarın olmayabilirler. Esas olan insandır. Halkları barış ve kardeşlik bağları içinde tutmanın yolları en doğru yoldur. İnanırız ya da inanmayız bazı efsane, mesel ve inanışlara inanan insanların olduğunu unutmamalıyız. İnsanların inandığı inançları reddetmenin yerine içinde bulunan insanlığa yararlı içerikleri bulmayı başarmalıyız. Bu dünya bütün insanların barış ve kardeşlik duyguları içinde birlikte yaşamayı sağlayacak kadar büyüktür. Biji Newroz! Yaşasın Newroz!