Türkiye, 2019 ve 2021 yılları arasında 155.000’den fazla Suriyeli mülteciyi “gönüllü geri dönüş” perdesi altında Suriye’ye sınır dışı etti.
Türkiye’nin güneyindeki Suruç mülteci kampını gösteren bir görüntü. Daha sonra Suriyelileri Suriye’ye iade etmeden önce gözaltı yeri haline gelen kamplardan biri. Kaynak: Anadolu Resimleri.
Türkiye, Suriye’nin hala güvensiz olduğuna ilişkin uluslararası uyarıları görmezden gelip Suriyeli mültecileri, gönüllü geri dönüş” aldatmacası altında zorla geri göndermeye devam ediyor.
Hakikat ve Adalet İçin Suriyeliler’in (Syrians For Truth&Justice-STJ), hazırladığı raporda, Türkiye’nin mülteci statüsü belirlenen mültecilere karşı keyfi uygulamalar yürüttüğütecilerin kamplarda çok zor şartlar altında tutulduğunu, kamplarda uzun süreli alıkonulduğunu veya “gönüllü geri dönüş” belgesi imzalama arasında seçim yapmaya zorladığını tanıkların anlatımıyla belgeleniyor.
Bazı durumlarda Türkiyeli memurların, Suriyeli mülteciler arasındaki dil engelini istismar ettiği, yetersiz Türkçe bilgisinden yararlandıkları ve bağlı oldukları tercümanlardan mültecileri kandırarak, bir tahliye kağıdı olduğu iddia edilerek “gönüllü geri dönüş” belgesine parmak izlerini koymalarını istedikleri, STJ ve uluslararası hak örgütleri tarafından belgelendi.
Rapora göre;
Sınır dışı edilmeleri ile hayatları olumsuz etkilenen mültecilerin çoğu, Türkiye Hükümeti kimliklerini iptal ettikten ve onlara beş yıl giriş yasağı verdikten sonra işini kaybetti ve/veya banka hesapları donduruldu.
En yıkıcı sonuç, ailelerin parçalanması oldu. Erkekler Suriye’ye gönderilirken, eşleri ve çocukları Türkiye’de kaldı. Geçimini sağlayanlardan yoksun bırakılanlar, kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kaldılar.
Sınır dışı edilen mültecilerden bazıları, Türkiye ile sınır kapılarını işleten SNA ve Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) tarafından gözaltı ve işkence dahil olmak üzere birçok insan hakkı ihlallerine maruz kaldı.
Türkiye’nin erkeklerin yanı sıra aile düzeyinde de sınır dışı işlem gerçekleştirdiği, kadın ve çocukların zor koşullar altında gözaltına alındıkları ve sonrasında Suriye’ye iade edildikleri de tanıkların ifadelerinde yer aldı.
Yine STJ’nin ulaştığı kaynaklar tarafından, Türkiyeli yetkililer tarafından sınır dışı edilenlerin birçoğunun Halep’in kuzey kırsalından olduğu, HTŞ ile arasının kötü olduğu bilinmelerine rağmen, HTŞ tarafından işletilen Bab al-Hawa sınır kapısından kasıtlı olarak mültecilerin sınır dışı edildikleri aktarıldı.
Raporda, Türkiyeli yetkililer tarafından sınır dışı edilenlerin hayatlarının riske atıldığı, mali şantaj ve/veya HTŞ güçleri tarafından tutuklanmaya karşı savunmasız bıraktığı ifade edildi.
Türkiye 1951 tarihli Mülteci Sözleşmesi’nin 33. Maddesi’ni ihlal ediyor
Türkiye’deki Suriyeli düşmanlığına da değinilen raporda, “Türkiye, herhangi bir kişinin gerçek zulüm, işkence veya diğer kötü muamele riski veya yaşam tehdidi altında olacağı bir ülkeye geri gönderilmesini yasaklayan uluslararası geri göndermeme geleneğine de bağlıdır. Türkiye ayrıca insanları zarar gördükleri yerlere dönmeye zorlamak için şiddet veya şiddet tehdidi veya gözaltı kullanamaz. Buna, 2017 yılının sonundan bu yana geçici koruma kaydı yapılması engellenenler de dahil olmak üzere, Türk yasalarına göre otomatik korumaya hak kazanan Suriyeli sığınmacılar da dahildir” denilerek Türkiye’nin 1951 tarihli Mülteci Sözleşmesi’nin 33. Maddesi’ni ihlal ettiği vurgulandı ve “Buna rağmen, Ocak 2022’ye, çoğu herhangi bir suç işlememiş, kimlik, çalışma izni ve öğrenci evrakı taşıyan onlarca Suriyeli’nin grup halinde sınır dışı edilmesi damgasını vurdu.
Tehcirlere İlişkin Sınır Geçiş İstatistikleri
“Türkiye-Suriye sınır kapılarına bağlı medya kuruluşları, özellikle Suriye’ye zorla sınır dışı edilen mültecilerin sayılarına ilişkin yayınladıkları istatistikler olmak üzere, sınır dışı etme konusundaki ipuçları için birincil kaynaklardır” denilen raporda, Türkiye’yi İdlib vilayetinde HTŞ’nin elindeki bölgelere bağlayan Bab al-Hawa Sınır Kapısı resmi web sitesinde, “Türk makamlarının 2019 ve 2021 yılları arasında aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 100872 Suriyeli mülteciyi zorla iade” ettiği haberi aktarılıyor ve Türkiye’yi Fırat Kalkanı şeridine bağlayan ve Cerablus, Ezaz ve El Bab’ı kapsayan Bab al-Salamah Sınır Kapısı’nın işlettiği medya kuruluşlarının da benzer istatistikler yayınladığına vurgu yapılıyor.
Raporun tamamını PDF olarak okumak için