Bülent TEKİN yazdı: Ülkede ekonominin durumu içler acısıdır. Daha ne olacağı belli olmazken AKP-MHP hükümeti yanlısı Şevki Yılmaz’ın “Seçim öncesi kasada ne varsa dağıtın, hırsızlara mı bırakacaksınız?” şeklindeki akıl vermesi endişe vericidir.
Ekonomik kriz yaşadığımız şu günlerde internette rastladığım bir haberde, bir bakkal, dükkânının camına şöyle bir yazı asmış: “Değerli Müşterilerimiz! Fiyatlarımız geçtiğimiz haftaya göre daha pahalı olabilir, fakat gelecek haftaya göre çok uygundur.”
2021 yılında cama asılan bu yazı, umarım 2022 için de yazılmış olmaz. Bu tür bir yazı yazmak ya da benzeşim yapmak çok acı verse de çoğunluğu sıradan vatandaş olanlar için (yani bizler için) endişe vermemesi elde değil.
Daha önce de yazmıştım. Bir yazar ve mühendis olarak ekonomi ile ilgili bilgilerim ancak okuduklarım kadar olmakla birlikte içinde bulunduğumuz durum karşısında kayıtsız kalmayı, durumu anlamaya çalışmamayı doğru bulmuyorum. Aslında olanları, yapılanları ve olacakları anlamaya çalışıyorum. 2021 yılının Kasım ve Aralık aylarında yaşanılanlar öyle yaşanmak istenen durumlar değildi. 20 Aralık gecesi özel bir gece oldu!
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin uygulamaları sonucu ülkede ekonomik durum iyi gitmeyince “faiz sebep, enflasyon netice” teorisi ortaya atıldı. Ekonomi biliminde yeri olmayan bu teori ekonomistlerin uyarılarına karşın uygulandı.
Şunlar oldu: Bu teorinin uygulanması sonucunda Merkez Bankası’nın faizleri düşürmesi nedeniyle, döviz ve altın değerleri yükseldi, Türk Lirası’nın değeri düştü, enflasyon arttı. İşte bu nedenle 2021 yılının Kasım ve Aralık ayları çok sıkıntılı yaşandı. Şimdilerde TÜİK bilgilerince hesaplanan enflasyon yüzde 36.08 oldu.
Büyük tepki çeken TÜİK rakamlarına göre bile gelecek aylarda enflasyonun yüzde 40’ları aşmış olarak ilan edilme olasılığı çok fazla. Enflasyonun iddia edildiği ya da iktidarca söylendiği gibi öyle bir iki ayda hemencecik inecek olacağını tahmin etmiyorum. Bir müddet bu seviyelerde olur. Tabi benim bu tahminim, döviz kurlarında (2021 Kasım ve Aralık aylarında olduğu gibi) yükselmeler olmaması halinde gerçekleşir düşüncesindeyim.
Her şeye büyük zamlar yapıldı. Bu zamların bir kısmı düşürülmeye çalışılsa da eski normal duruma gelmeyecekleri kesindir. Bu benim öngörümdür. Eğer “faiz sebep, enflasyon netice” teorisinden de vazgeçilmezse bu toprakları hiper enflasyon tehlikesiyle karşı karşıya bırakabilirler. Mevcut Hazine ve Maliye Bakanı’nın konuşmaları ve ekonomik bilgisinin de bu teoriyle birlikte olumsuzluklar yaratabilme olasılığı var.
Ülkede ekonominin durumu içler acısıdır. Daha ne olacağı belli olmazken AKP-MHP hükümeti yanlısı Şevki Yılmaz’ın “Seçim öncesi kasada ne varsa dağıtın, hırsızlara mı bırakacaksınız?” şeklindeki akıl vermesi endişe vericidir. Bu ve benzeri akıl vermelerin değerlendirilemeyeceği gibi kesin bir durum söz konusu değil. Böylesi bir uygulama dehşet verici sıkıntılara neden olur.
Aslında 20 Aralık şapkadan tavşan çıkarma gibi bir şeydi. Bir gecede döviz düşmüştü. Ancak daha önceden 18 Türk Lirası’ndan döviz bozduranlar ertesi günlerde daha düşük fiyattan yeniden döviz alarak büyük paralar kazanmışlardı. Daha sonraki günlerde gerçek daha fazla görünür olmaya başladı. Her şeye rağmen iddia edilenin tersine mevduat ve kredi faizleri düşmedi, arttı. Döviz bozduranların sayısı azaldı. Zaten 1 Ocak’ta doğalgaz ve elektriğe büyük oranlarda zam gelmişti. Akaryakıta da nerdeyse kısa sürelerde zam geliyor. Cumhur İttifakı’nın en zayıf noktası ekonomideki başarısızlığıdır. Enflasyon, pahalılık, durmayan zamlar, işsizlik, gelir adaletsizliği ve yandaş kayırmacılığı! Bu durum Cumhur İttifakı’nın oyunun azalmasına neden oluyor. Yapılan anketler bunu yansıtıyor. Anketlere göre de Millet İttifakı’nın oyları artıyor. HDP kapatılmaz ve seçime (parti olarak) katılırsa yüzde 10 baraj sorunu yok görülüyor.
Ekonomide durum buyken İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde(İBB) terörle irtibatlı ya da iltisaklı kişiler çalıştırıldığı iddiasıyla müfettiş görevlendirildiği İçişleri Bakanı’nca açıklandı. İnternette yazılanlara bakılırsa piyangonun burada yine Kürtlere vuracağı şeklinde bir izlenim edindim. Gassal (ölü yıkayıcısı) olarak görev yapan Kürtler de soruşturulacakmış. Bu “ölü yıkayıcılık” amma da stratejik bir işmiş!
Neyse, biz yine mahalle bakkalının camına yapıştırılan ilana gelelim. Dilerim mahalle bakkalının 2021’de yaptığı belirlemeye paralel bir durum 2022’de olmaz. 2021’in 2022’ye göre daha iyi günler olduğunu hiçbirimiz istemeyiz.