Van-İran sınırında yaşanan mülteci ölümlerine ilişkin açıklama yapan İHD MYK üyesi Hamdi Bayhan, Van’da son 3 yılda göç yolunda 160 mültecinin yaşamını yitirdiğini belirtti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi ve Serhat Göç ve Araştırma Derneği, Van-İran sınırında yaşanan mülteci ölümlerine ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. İHD şubesinde yapılan toplantıda ortak açıklamayı okuyan İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Hamdi Bayhan, sınırda yaşanan mülteci ölümlerin engellenmesinin tüm devletlerin sorumluluğu olduğunu söyledi.
İktidarın çatışmaları sonucu yaratılan savaş, çatışma ve derin yoksulluğun mağdurlarının mülteciler ve göçmenler olduğuna dikkat çeken Bayhan, Ortadoğu’da bitmek bilmeyen savaşların sonucu milyonlarca insanın yurdunu terk etmek zorunda kaldığını belirtti.
Ölüm yolu
Göçmen ve mültecilerin çıktıkları yolun ölüm yoluna dönüştüğünü kaydeden Bayhan, yılın ilk gününde çocukları üşümesin diye çoraplarını çocuklarının ellerine eldiven yapan bir annenin hayatını kaybettiğini aktardı. Yaşanan her ölümün coğrafyalarındaki acıyı daha da büyüttüğünü dile getiren Bayhan, derneklerinin son 3 yılda yaptığı saha çalışması raporuna göre, donarak yaşamını yitirenlerin sayısının 49, Van gölünde boğularak yaşamını yitirenlerin sayısı 68, trafik kazalarında yaşamını yitirenlerin sayısı 42, ateşli silah sonucu yaşamını yitirenlerin sayısı 1 olmak üzere toplam 160 mültecinin yaşamını yitirdiğini aktardı.
Öneri ve talepler sıralandı
Başta insan hakları savunucuları olmak üzere tüm toplumun mültecilere karşı sorumluluklarının yerine getirmesi gerektiğine vurgu yapan Bayhan, şu öneri ve taleplerde bulundu:
“Avrupa ile imzalanmış olan Geri Kabul Anlaşması derhal feshedilmeli, mültecilerin Avrupa ile pazarlık aracı olarak kullanılmasına son verilmelidir.
Mültecilere insani yaşam koşulları sağlanmalı, eğitim, sağlık, barınma, beslenme, iş gibi temel ihtiyaçları karşılanma, mültecilere yönelik ayrımcılık ve nefret saldırıları önlenmelidir.
6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası koruma kanununda bulunan ‘Geri iade yasağı’ mutlak uygulanmalı, ihlal eden kişilerle ilgili cezai ve idari işlemler ivedilikle başlatılmalıdır.
Geri gönderme merkezleri temel hak ve hürriyetlerin esas alındığı yaşam alanlarına dönüştürülmelidir.
Van-İran sınırında yapılan modüler duvarın yapımı durdurulmalıdır. Bu daha büyük mülteci-göçmen dramlarına yol açacağı gibi daha büyük ve kapsamlı insan kaçakçılığı yapan komplike yapıların ortaya çıkmasına neden olacaktır.
1951 Cenevre Sözleşmesine konulan coğrafi çekince kaldırılmalı, insan hakları ve uluslararası hukuka uygun bir iltica mevzuatı hazırlanarak, Türkiye’de bulunan mültecilere, mültecilik hukuki statüsü verilmelidir.
Avrupa Birliği yaptığı anlaşma ve uygulamalar ile yaşama ve iltica hakkını askıya alarak, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini inkâr etmiştir. Avrupa ve dünya devletleri sınırlarını mültecilere açmalı, mültecilerin serbest dolaşım ve yerleşim hakkı kabul edilmelidir.”