KESK Eş Genel Başkanı Bozgeyik, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Emeğin asli değer olarak görüldüğü, hukukun üstünlüğünün tesis edildiği, demokrasi ve barışın hakim olduğu bir düzen için mücadelemizi yürütmeye devam edeceğiz” dedi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla Genel Merkez binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin tarihçesini anlattı.
Şiddet ve savaş politikası
Savaş ve sömürüye dayalı kapitalist sistem ve neo-liberal politikaların Ortadoğu’da ağır insan hakları ihlaline yol açtığını belirten Bozgeyik, kadınların, çocukların, gençlerin, yaşlıların, etnik ve dini azınlık grupların, izlenen savaş ve şiddet politikalarından derinden etkilenmeye devam ettiğini ifade etti. Bozgeyik, “Emperyalist, gerici güçler sermayenin sınırsız ve koşulsuz dolaşımı için kan dökmeye, işgale devam ediyorlar. Irak, Suriye, Afganistan, Ortadoğu coğrafyasındaki savaş politikalarının en belirgin uygulandığı ülkeler arasındadır. Türkiye’de de şiddet ve silahlı çatışmalardan kaynaklı sorunlar ağır insan hakları ihlallerine yol açmaktadır. 2013-2015 yılındaki barış görüşmelerinin sona erdirilmesinin ardından Kürt meselesinde şiddet politikalarına dönülmesi sonucunda uygulanan sokağa çıkma yasakları, kent merkezlerine varan silahlı çatışmalar yaşam hakkı, sağlık hakkı, çalışma hakkı, eğitim hakkı, konut hakkı vb. alanlarda ağır ihlallere yol açmıştır ve bu ihlallerin etkileri hala devam etmektedir” dedi.
İş güvencesi
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 23’ncü maddesine değinen Bozgeyik, “Sendikal mücadelemizin asli boyutlarından birisi olan çalışma hakkı ve iş güvencesi ile ilgilidir. Ayrıca, kamu hizmetlerinin niteliğine de doğrudan etki etmektedir. Ne var ki, ülkemizde özellikle de iş güvencesi açısından durum her geçen gün kötüleşmektedir. Beş yıl önce kamuda istihdam edilen her 100 kamu emekçisinden 5’i sözleşmeli personel iken bugün kamuda istihdam edilen her 100 kamu emekçisinden 15’i sözleşmeli personeldir. İstisnai bir istihdam olması gereken sözleşmeli istihdam eğitim ve sağlık alanı başta olmak üzere neredeyse tüm asli ve sürekli hizmetleri de kapsar biçimde adeta kural haline gelmiştir” diye belirtti.
Kadın kazanımları
Kadınların her gün evde, işte, okulda, sokakta erkek ve devlet şiddetine maruz kaldığına işaret eden Bozgeyik, “Dünyada ve ülkemizde milliyetçi muhafazakâr iktidarlar, pandemiyi de fırsat bilerek kadın kimliğine dönük saldırılarını arttırırken, AKP iktidarı tekçi, gerici ve cinsiyetçi temelde oluşturmayı tasarladığı yeni toplumsal düzenin inşası için kadın kazanımlarını zayıflatmayı temel almış, baskı mekanizmalarını tümüyle seferber ederek kadınları ev içinde ve kamusal alanda iradesizleştirmeye dönük saldırılarına hız vermiştir. İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı feshinden sonra şimdi de 6284 sayılı yasa gibi şiddeti önlemede etkili yasal kazanımlar hedef gösterilmekte ve eril yargının cezasızlık politikası kadına yönelik şiddetin artmasına neden olmaktadır” ifadelerinde bulundu.
Ekonomik kriz
Derinleşen ekonomik krize de değinen Bozgeyik, şunları söyledi “Siyasal iktidarın yanlış ekonomik politikaları nedeniyle döviz kurlarındaki artış son haftalarda kontrolden çıkmıştır. Ocak başında 7,37 olan dolar kuru bugün 13,65 TL’dir. İzlenen yanlış ekonomi politikaları sonucunda işsizlik artmış, gelir adaletsizliği derinleşmiş ve milyonlarca insan açlık sınırının altında yaşamaya mahkum edilmiştir. Karşı karşıya olduğumuz ekonomik kriz; kayıt dışı çalışmanın, çocuk işçiliğinin artması, eşit işe eşit ücret ilkesinin ihlal edilmesi vb. sorunları daha da derinleştirecektir. Ekonomik kriz ucuz işgücü olarak görülen mültecilere yönelik sömürüyü de arttıracaktır.”
BM, ILO ve Avrupa Konseyi’ne çağrı
İktidar temsilcileri ve zenginler dışında herkesin doğrudan veya dolaylı olarak etkilendiği ağır insan hakları ihlalleri karşısında daha etkili mücadele edilmesi gerektiğini söyleyen Bozgeyik, “Bu ihlaller karşısında yargının görevini etkili bir biçimde yerine getirmesi gerekir. Yargılanması gerekenler haklarını ve özgürlüklerini talep edenler değil, bunları ihlal edenlerdir. BM, ILO, Avrupa Konseyi’nin ilgili insan hakları kurullarını görevlerini yerine getirmeye çağırıyoruz. KESK olarak bu ihlalleri giderme konusunda daha fazla mücadele etme sorumluluğumuz olduğunun farkındayız. İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret için, hukukun üstünlüğünün, demokrasi ve barışın tesis edildiği bir düzen için mücadele etmeye devam edeceğiz. 10 Aralık İnsan Hakları Günü vesilesiyle, KESK olarak bir kez daha emeğin asli değer olarak görüldüğü, hukukun üstünlüğünün tesis edildiği, demokrasi ve barışın hakim olduğu bir düzen için mücadelemizi yürütmeye devam edeceğimizin altını çizmek isteriz” şeklinde konuştu.
(MA)