Sosyolog ve akademisyen Cavit Orhan Tütengil bundan 42 yıl önce, “sıra bizde galiba” dedikten 17 gün sonra, ders verdiği İstanbul Üniversitesi’ne giderken İstanbul Levent, Sülün Sokak’taki evinin az ötesinde faşist katiller tarafından öldürüldü. Kızı Deniz Tütengil, babasının katillerinin aklanmasını şöyle anlatmıştı: “Kara paralar nasıl bankalarda aklanıyorsa, cinayet sanıkları da siyasi partilerde aklanıyorlar”
“Dünyamızı güzelleştirmeye bakalım. Can dostların ölümünden sonra yaşamanın bedeli, dünyamızı güzelleştirme doğrultusundaki çabalardadır.”
Tütengil’in Mezartaşı’nda yer alan kendi ifadesi
Resmi kayıtlarda “kimliği belirsiz kişilerce” vurulduğu yazılan Tütengil’i hedef alan suikast “faili meçhul” bir cinayet olarak girdi dosyalara. Daha sonra dava zaman aşımına uğradı.
Cinayeti işleyenler ve azmettirenler cezasız kaldılar. Geçtiğimiz yıllarda Tütengil’in kızı Deniz Tütengil “Cinayeti işleyenler cezalandırılmadıkça bu ülkede mutlu yaşayamayacağız” diyordu.
Deniz Tütengil babasının öldürülmesinin ardından annesi ile birlikte gittikleri savcılıkta, “Buraya boşuna gelmeyin, bu olayın kökü çok derinlerde” dendiğini ve Tütengil’in malulen emekli edilmesi işlemleri sırasında cinayet dosyasının kayıp olduğunu öğrendiklerini belirtti geçtiğimiz yıllarda vermiş olduğu mülakatlarda.
Annesiyle birlikte daha sonra dosyanın bulunduğu haberini alıp Selimiye Kışlası’na koştuklarındaysa, başka bir davanın tutanaklarıyla karşılaştılar. Bu gerçek karşısında “Belli bir noktadan sonra sevdiklerimiz için bir şey yapamamanın utancıyla yaşamaya başladık” diye anlatmıştı duygularını Deniz Tütengil.
Katillerin cezalandırılmamasının, gündelik yaşamlarına da yansıdığını söylemiş ve eklemişti: “Oğluma ‘Ehliyetsiz araba kullanma’ dediğimde bana ‘Önce dedemin katilleri cezalandırılsın’ diye karşılık veriyor.”
Cinayet sanıkları siyasi partilerde aklanıyorlar
Deniz Tütengil’e göre “Kara paralar nasıl bankalarda aklanıyorsa, cinayet sanıkları da siyasi partilerde aklanıyorlar.”
Cinayetin ardından gözaltına alınıp mahkemeye çıkartılan Recep Öztürk delil yetersizliğinden serbest bırakıldı. Tekrar ifadesine başvurulması gerektiğinde ise çoktan yurtdışına kaçtığı anlaşıldı.
Cinayetin azmettiricilerine ise neredeyse hiç dokunulmadı, hatta siyaset basamaklarını adım adım tırmanarak ödüllendirildiler.
Azmettiricilerden biri olan Celal Adan, 18 Nisan 1999‘da İstanbul‘dan DYP milletvekili seçildi. 24. 25. 26. ve 27. Dönem MHP İstanbul Milletvekili oldu. 12 Temmuz 2018 tarihinde ise Milliyetçi Hareket Partisi tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili seçildi.
Bir diğer azmettirici Ali Doğan ANAP Kahramanmaraş Milletvekili oldu. Birkaç ay önce ise medyada faşist bir mafya lideriyle çektirdiği fotoğraflarına tanık olduk Ali Doğan’ın. Doğan, faşist mafya örgütü lideri Alaattin Çakıcı’yı cezaevinden çıkar çıkmaz ziyaret etmiş ve fotoğraf çektirmişti.
Geçmişte “Doğu’nun Başbuğu” olarak anılan Yılma Durak cinayetle ilgili takibata uğrayanlardan biriydi. Durak, “ÜGD Ocak Başkanı Recep Öztürk’e Tütengil’i öldürmesi için izin verdiğini” söylemişti.
Dönemin İstanbul Siyasi Şube Müdürü Tayyar Sever imzasıyla Sıkıyönetim Askeri Savcılığına yazılan “çok gizli” kayıtlı şu bilgi notu, yanıtlanması gereken soruları da ortaya koyuyordu:
“Yılma Durak’ın ifadesinde, ÜGD Ocak Başkanı Recep Öztürk’ün olaydan önce kendisine üniversiteden bir hocanın öldürülmesinin planlandığını söylediğini, kendisinin muvafakat ettiğini, ertesi gün Tütengil’in öldürülmesi üzerine Recep Öztürk ile yaptığı konuşmada onlar tarafından öldürüldüğünü Recep Öztürk’ten öğrendiğini beyan etmiştir. Bu beyandan sonradır ki Tütengil’in faili olduğu anlaşılan Recep Öztürk daha önce birçok öldürme ve yaralama suçlarından ötürü Sıkıyönetim Komutanlığı’na sevkedilmiş ancak her nedense tahliye edilmiştir. Tahliyesini müteakip yurt dışına kaçtığı için gerek Tütengil gerekse yeni belirlenmiş olaylardan ötürü sorgulu yapılamamıştır.”
Cavit Orhan Tütengil kimdir?
Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil, 1921’de Tarsus’un Sebil köyünde dünyaya geldi. Kıbrıslı öğretmen Ali Rauf Bey ve Tarsuslu Meryem Hanım’ın çocukları olarak dünyaya gelen Tütengil, dördü erkek, biri kız 5 çocuğun en büyüğüydü. İlkokula Ulaş köyünde başlayan Tütengil, ortaokulu Tarsus’ta bitirdi.
Haydarpaşa Lisesi’nin ardından, Yüksek Öğretmen Okulu Felsefe Bölümü’nde ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde öğrenim gördü. Antalya ve Diyarbakır liselerinde, Lüleburgaz Kepirtepe ve Antalya Aksu Köy Enstitülerinde öğretmenlik yaptı. 1952’de meslektaşı Şükriye Urubay ile evlendi.
1953 yılında asistan olarak başladığı akademik kariyerinde, 1960’ta doçent, 1970’de profesör oldu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi ile Gazetecilik Enstitüsü’nde dersler verdi. Çok sayıda makale, kitap yayımladı, araştırmalar yaptı.
Eserleri
Ziya Gökalp’in Bibliyografyası (1945)
Köy Enstitüsü Üzerine Düşünceler (1948)
Prens Sabahattin (1954)
Ziya Gökalp Üzerine Notlar (1956)
Gazete ve Dergileri İNceleme Metodu (1961)
Azgelişmiş Ülkelerin Toplumsal Yapısı (1961)
Türkiye’de Bölge Basını ve Diyarbakır Gazeteciliği (1962)
Köyden Şehire Göç Meselesi (1963)
Köy Sorunu ve Gençlik (1967)
Ağrı Dağı’ndaki Horoz (1968)
Sosyal Bilimlerde Araştırma ve Metod (1969)
Yeni Osmanlılar’dan Bu Yana İngiltere’de Türk Gazeteciliği (1969)
Türkiye’de Köy Sorunu (1969)
Azgelişmenin Sosyolojisi (1970)
100 Soruda Kırsal Türkiye’nin Yapısı ve Sorunları (1975)
Temeldeki Çatlak (1975)
Atatürk’ü Anlamak ve Tamamlamak (1975)
Montesquieu (1977)