3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla engellilerin taleplerini, engelli hakları mücadelesini ve Türkiye’de engelli örgütlenmelerini, Özgürlükçü Demokratik Engelli Forumu’ndan Zühtü Turgut ile konuştuk: “Umudumuzu tüketmedik, sınıf kardeşlerimiz ve toplumun bütün dinamikleriyle demokratik bir cumhuriyeti inşa ederek, engellilik meselesinin de böyle çözümlenebileceğine inanıyoruz.”
3 Aralık’ın Dünya Engelliler Günü olarak ilan edilmesinin üzerinden uzun bir zaman geçti. Bu zaman içinde, dünyada ve Türkiye’de engelliler çeşitli mücadeleler ve örgütlenmeler ortaya çıkardılar, haklarını talep ettiler. Ancak hem Türkiye’de hem dünyada, çeşitli siyasal iktidarlar bu konuyla ilgili söylemlerde bulunsada, bu girişimlerin hepsi lafta kaldı. Engelliler eşit yurttaş olarak değil, muhtaç insanlar olarak görüldü ve oylarını almak için yerine getirilmeyen vaatlerde bulunuldu.
Türkiye’de yaklaşık 10 milyon engelli olmasına rağmen, engellilere dönük siyasi iktidar politikaları engellilerin hayatlarında sahici bir dönüşüme yol açacak biçimde gelişmedi. Verilen sözler unutuldu. Sosyal, kültürel, siyasi hayatta engelliler görmezden gelinirken, ne parlamento da ne yerel yönetimlerde engellilerin yer alması beklenilen düzeyde olmadı.
Bugün engellilerin yalnızca yüzde 7’si eğitim alabilir durumdayken, engellilerin işsizlik oranı yüzde 90 seviyesine çıkmış durumda. İstihdamda yer alan engelli sayısı 180 bin ve kamuda çalışanların oranı sadece yüzde 3.
Günümüzde birçok bakımdan ayrımcılığa uğrayan engellilerin problemlerini, taleplerini ve Türkiye’de engelli mücadelesini Özgürlükçü Demokratik Engelli Forumu hareketinden Zühtü Turgut ile konuştuk.
“Türkiye’de engelliliğe yaklaşım tıbbi bir modeldir”
Türkiye’de engellilerin başlıca sorunları nelerdir ve 3 Aralık’ın Dünya Engelliler Günü olmasından bu yana hangi gelişmeler kaydedilmiştir?
“3 Aralık tarihinin Engelliler Günü olarak ilanının üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen, toplumun diğer kesimlerinde olduğu gibi engelli hakları konusunda da gerekli gelişme kaydedilememiştir. Çağın gerekliliklerini düşündüğümüzde, hala engellilere ilişkin ortaçağ kalıntısı yaklaşımlarla karşılaşmaktayız. Engellilik problemine yönelik hakim olan yaklaşım, baştan aşağı bir yanılsamalarla doludur.
Türkiye’de de dünyada da engellilere bakış, bir tıbbi modeldir. Tıbbi model, engelliliği bir hastalık, engellileri de iyileşmesi gereken bir kişi olarak gören yaklaşımdır. Böyle ifade edildiğinde, engelliliğe bakış da bir yetmezlik, işe yaramazlık, acizlik ve hastalık şeklinde ortaya çıkmaktadır. Genel olarak toplumumuzda engelliğe bakış budur. Bu yaklaşımlar da engelliler açısından damgalanmaya, tecrit etmeye, izolasyona yol açmaktadır.
Köleci toplumlardan, ortaçağdan bu yana engelliliğe böyle bakıldığından dolayı, toplumun bilinçaltında da engellilik bu şekilde var olagelmiştir. Bilinçaltımıza, egemen ideolojiler tarafından yerleştiren birçok şey vardır ve bunlar neredeyse içgüdü haline gelmiştir. Engellilik de böyledir, engellilik bilinçaltımıza bir zavallılık olarak yerleştirilmektedir. Bu şekilde de bir acıma, lanetleme duygusu oluşturulmaya çalışılmaktadır. “
“Engellilik istismar ediliyor”
Türkiye’de engelli hakları mücadelesi hangi düzeydedir?
Demokrasilerin geliştiği yerlerde, burjuva anlamda da olsa, engelli haklarının biraz daha fazla olduğunu ve engellilerin toplumla daha fazla ortaklaştığını görmekteyiz. Ancak özellikle kapitalizmin çarpık bir şekilde geliştiği Ortadoğu gibi bölgelerde, engellilik problemine bakışın da çarpık biçimde geliştiğini görmekteyiz.
Bunu özellikle 20 yıllık AKP diktatörlüğü döneminde, engelliliğe dönük politikalardan fark edebiliriz. Geçerli olan yasa değil de yönetmelik olduğundan, çıkarılan engelli yasaları tozlu raflarda bırakılmaktadır. Engellilerle ilgili çok şey konuşulmasına rağmen, örneğin eğitimde, istihdamda, örgütlenme hakkında engellilere yönelik gelişme olduğunu söylemek mümkün değildir. Ülkemizde 10 milyonun üzerinde engelli olduğu ifade edilmektedir, bu bir çıkarsamadır daha fazla da olabilir, bu bireylerden ne kadarının istihdamda ve eğitimde olduğu ortadadır. Çok az bir rakamla karşılaşıyoruz. Bizim yapmış olduğumuz tespitlere göre bu oran yüzde 10 düzeyini aşamamaktadır.
Engellilikle ilgili göstermelik birtakım çalışmalar yapılıyor. Örneğin tuvaletin köşesine bir demir çaktığınızda bu engelli tuvaleti oluyor. Engelli parkları yapılıyor. Sanki engelliler için çalışma yapılıyormuş görüntüsü veriliyor. Hâlbuki engelliler bunların hiçbirisini kullanamıyor. Çünkü engellilerle istişare halinde yapılmış çalışmalar değil, ranta dönük çalışmalardır bunlar.
Birçok sanatçı engelliler hayrına konserler ve etkinlikler tertipliyor, elde edilen gelirin engellilere bağışlanacağı söyleniyor. Ancak bu vahim bir durumdur. Biz bunu önemli buluyor. Bunlar doğru çalışmalar değildir. Kalkıp engelliler için bunları yapacağız gibi bir söylem olamaz. Bunların tamamı engelliliğin istismarına yöneliktir.
Yapılacak olan çok basittir. Ranta dayanmayan, evrensel normlara bağlı çalışmalar yapılmalıdır. Kentler planlanırken, bu kentlerde bu kasabalarda engelli bireylerin yaşadığı bilinerek, onları var kabul ederek bu planlamalar yapılmalıdır. Bu yapılan hizmetlerden engelliler de herkes gibi faydalanmalıdır. Engellilere özel bir çalışma olduğu hissettirilmemelidir. Ancak günümüzde her şey bir şova dönüştürülüyor. AKP-Cemaat ve AKP-MHP dönemlerinde gördüklerimiz tamamen bunlardır.
Toplumumuz engellilikten uzak. Egemen ideolojiler, onların siyasi iktidarları uzak değiller sadece. Kendini demokrat, sosyal demokrat, sosyalist olarak ifade edenlerin de büyük bir kısmı uzaklar. Son süreçte HDP içinde bir grup engelli arkadaş çalışma yaparak bu konuyu HDP’de öne çıkardılar. Dolayısıyla HDP de engelliler konusunda en farkında, en tutarlı siyaseti izleyen yapı haline geldi. Bunu da belirtmeden geçmek istemiyorum çünkü haksızlık yapmış oluruz. HDP bu konuda parti üyelerinden başlayarak bir yaklaşımın ortaya çıkmasını sağlamıştır. Engellilik manifestosu hazırlayarak bir ses getirmişlerdir.
“Bağımsız, demokratik, özgürlükçü bir engelli hareketine ihtiyacımız var”
Türkiye’de engelli örgütlenmelerinin durumu nedir?
Türkiye’de engelli örgütlenmeleri 50’li yıllara uzanmaktadır. Ancak bu engelli örgütlenmeleri tıbbi modele göre oluşmuştur. Engelli örgütlenmesi aşağıdan yukarıya bir örgütlenmeyle örgütlenememiştir. Yukarıdan aşağı ve tıbbi modelle gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. 70’li yıllardaki devrimci dalga, engellileri de harekete geçirmiş, çeşitli gösteriler gerçekleşmiş ancak 12 Eylül askeri darbesiyle beraber engellilik mücadelesi yine üstten bir yaklaşımla devam etmiştir.
Türkiye’deki engelli örgütlenmesi bu tıbbi modeli esas alan ve sadakacı bir yaklaşımla örgütlenen bir perspektife sahip olmuş, bunun ötesine geçmekte zorlanmıştır. Bunun dışına çıkmaya çalışan hareketler olsa da genel olarak hakim olan yaklaşım budur.
Biz, bütün bu nedenlerden dolayı bir araya gelen bir grup devrimci ve sosyalist arkadaşlar olarak Özgürlükçü Demokratik Engelliler Forumu adıyla bir örgütlenme oluşturduk. Amacımız engellilerin de birer birey olarak toplumdaki her türlü sosyal, kültürel, ekonomik, akademik mücadelelere dahil olması, yer alması, toplumun bütün yoksul kesimleriyle birlikte mücadele edebilecek, engelli haklarını da bir demokrasi mücadelesi olarak görerek esas meselesinin demokrasi mücadelesi olduğu perspektifiyle hareket edecek bir engelli mücadelesi yaratmaktır. Gerçekleştirdiğimiz birçok etkinlikle de bahsettiğim bu görüşler ifade edilmeye çalışılmıştır. Bağımsız, demokratik, özgürlükçü bir harekete, sadakacı yaklaşımlardan uzaklaşan demokratik bir harekete ihtiyaç vardır. İşçiler, emekçiler, Kürtler, inanç gruplarının mücadeleleri içinde yer alabilecek bir örgütlenmeye sahip olmaya ihtiyacımız vardır.
Biz Özgürlükçü Demokratik Engelliler Forumu olarak engelli meselesinin ancak demokrasi mücadelesiyle çözülebileceğine inanıyoruz. Çünkü toplumdaki hiçbir hak tek başına alınmaz, alsanız bile kullanılamaz. Kadınlar hangi haklar için mücadele ediyorsa, işçiler ne için mücadele ediyorsa engelliler de onlar için mücadele ediyor. Demokrasi antifaşist, antiemperyalist, antişovenist bir mücadeleyle elde edilecektir. Antifaşist mücadele bu nedenle çok önemlidir. Faşist diktatörlük engellilere kabul etmeyecektir ve faşizm de engelliler için en başta karşı çıkılması gereken bir meseledir.
Engelliler herkes gibi toplumda yer almalıdır. Korumacı, acımacı, sadakacı bir yaklaşımdan uzak durarak halkın demokrasi mücadelesi içinde yer almalıdır. Ancak bu problemi böyle aşabiliriz.
“Çözüm demokratik bir cumhuriyet”
Çözüm nedir?
Çözüm yok değildir. İnsan umudu tükendiğinde tükenir. Bir devrimci için her şey tükenebilir ancak umut tükenmez. Biz de umudumuzu tüketmedik, sınıf kardeşlerimiz ve toplumun bütün dinamikleriyle demokratik bir cumhuriyeti inşa ederek, engellilik meselesinin de böyle çözümlenebileceğine inanıyoruz.